00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
7 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:07
13 dk
PARANIN HAREKETİ
11:21
16 dk
HABERLER
12:00
6 dk
HABER MASASI
13:30
35 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
4 dk
HABERLER
19:00
5 dk
ARAMIZDAN AYRILANLAR
20:30
15 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
4 dk
HABERLER
12:01
5 dk
YAPAY ZEKA GÜNLÜĞÜ
14:05
54 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
3 dk
YOL ARKADAŞI
MHP neden mıntıka temizliği yapıyor
17:33
87 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
GÖRÜŞ

Momo’dan Huggy Wuggy’e: Aileler çocuklarını sakıncalı içeriklerden korumak için ne yapmalı?

© AAÇocuk tablet
Çocuk tablet - Sputnik Türkiye, 1920, 07.02.2022
Abone ol
Özel
Sosyal medya aracılığı ile yayılan siber zorbalık iddiası olan Momo’nun ardından, şimdi de bir korku oyunu karakteri ‘Huggy Wuggy’nin, çocuklara yönelik video içeriklerinde kullanılması ebeveynler tarafından eleştiriliyor. Sputnik, YouTube’un denetiminin nasıl çalıştığını ve çocukların bu içeriklerden nasıl korunması gerektiğini uzmanlara sordu.
Zaman zaman ebeveynlerden ‘yeterli denetim mekanizmasının’ olmadığı yönünde eleştiriler alan YouTube’da son olarak ‘Prenses Aylin’ isimli bir kanalın içerikleri gündem konusu oldu. Ekşisözlük yazarı ‘magdurfakir’ tarafından açılan ‘prenses aylin youtube kanalı rezaleti’ isimli başlıkta, kanal içeriğinin çocukları ne kadar etkileyebileceğinin bir örneği yer alıyor. Yazarın girdisinde, bu kanalda ‘artırılmış gerçeklik ile çekilen canavar videolarının’ olduğu vurgulanıyor ve maruz kalan çocuğun gece uyurken zorlandığı da belirtiliyor.

Korkunç karakterler çocuklara yönelik videolarda bulunuyor

Kanalın videolarında yer alan ince keskin dişli dev bir mavi oyuncak ayı, yani ‘Huggy Wuggy’, aslında yetişkinlere yönelik bir korku oyunu karakteri. Bu kanalın yanı sıra Türkçe ve yabancı dilde pek çok kanal bu karakteri, çocuklar için yapılmış içeriklerinde kullanıyor. Ancak, bu tek örnek değil. 2019 yılında bir mesajlaşma uygulaması üzerinden yayılan oyunun etkisiyle Arjantin’de 12 yaşındaki bir kız çocuğunun intihar ettiği iddiasıyla ortaya çıkan ‘Momo’ karakterinin daha sonra YouTube videolarına ‘sızdığı’ haberleri pek çok ülkede panik yarattı. Simgesi Japon heykeltıraş Keisuke Aiso'nun 'Kuş Kadın' eseri olan 'Momo'nun YouTube’daki videolarda belirdiğine işaret eden hiçbir bulgu olmadığını platformun yetkilileri açıklamıştı.

Türkiye’de 3 ayda çocuk güvenliği politikası ihlalleri nedeniyle 2 milyon video YouTube’dan kaldırıldı

Türkiye’de ise 2020 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, içeriklerinde çocuğa cinsel istismar ifadelerinin yer aldığı 4 kanal hakkında soruşturma başlatmış, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından ise bu içerikler engellenmişti. Türkiye’de Temmuz-Eylül 2021 tarihleri arasında YouTube'dan kaldırılan 6.2 milyon videonun, 2 milyonu çocuk güvenliği politikası ihlalleri nedeniyle kaldırıldı.
Sputnik, bu gibi videoların çocukların psikolojilerine nasıl etki edebileceğini ve ailelerin alması gereken önlemleri Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Bölüm Başkanı Klinik Psikolog Gülşah Ergin’e sordu. Platformun denetim mekanizmasının nasıl çalıştığını ve geliştirilmesi için neler yapılması gerektiğini ise uzmanlığı bilişim hukuku alanında olan Avukat Gökhan Ahi anlattı.

YouTube’un denetim mekanizması nasıl çalışıyor?

Avukat Ahi, YouTube ve benzeri video platformlarında çocukları sakıncalı içeriklerden koruma adına belirli politikaların oluşturulduğunu söyleyerek “Çocukların içinde yer aldığı cinsellik temalı videolar, cesaret oyunları içeren videolar, tehlikeli veya akrobatik hareketler içeren videolar, kaba dil, şiddet içeren videolara izin verilmemektedir. Ancak gerçekte böyle bir izin mekanizması yok. İçeriklerin, ya içerik oluşturucular tarafından ‘çocuklara uygundur veya değildir’ şeklinde işaretlenmesi istenmektedir ya da kullanıcıların şikayet etmesi beklenmektedir. Tabii, Google’un kendi bir takım algoritmaları da var, çıplaklığı veya kaba dili tespit eden filtreler uzun bir süredir kullanılıyor. Bu filtreleri kolaylıkla aşanlar olduğunu biliyoruz, bu tür içerikler önce kaldırılıyor, devamı halinde süreli yasaklamalar söz konusu olabiliyor. Çocuklara uygun olmayan içerikler, yaş tespiti uygulamasıyla çocuklara gösterilmiyor da olsa, çocuklar bu engeli kolaylıkla aşabiliyordedi.

‘Youtube Kids’in özellikle de yaş gruplaması anlamında çok başarılı olduğunu söylemek mümkün değil’

YouTube’un, YouTube Kids adında çocuklar için özel bir uygulamaya da geçtiğini vurgulayan Ahi, “Bu platformda, otomatik filtreler ile oluşturulan videolar ile içerik üreticilerinin ve ebeveynlerin fikirleriyle toplanan çocuk içerikli videolar yer alıyor. Film ve video endüstrisinin markalı filmleri, dizileri ve animasyon filmleri bu platformda yer alıyor. Ancak Youtube Kids’in bu anlamda, özellikle de yaş gruplaması anlamında çok başarılı olduğunu söylemek mümkün değil. Zira, çocuklar arasında da ilgi ve gelişim düzeyi arasında farklar var. 16 yaşında bir çocuğun beklentileri ile 6 yaşındaki çocuğun beklentileri aynı değil. Ülkeler arasındaki kültürel farklar, birçok içeriğin çocuklara uygun olup olmadığını konusunda kafa karıştırıcı olabiliyordedi ve ekledi:

‘Platform çocuklar konusundaki yayın politikasını sıkılıkla güncellemeli, en önemli denetim ise ebeveynlerde’

“Sonuç olarak, Youtube’un çocuklar konusundaki yayın politikasını sıkılıkla güncellemesi ve içerik kontrolünü her bir ülkede akredite olmuş sivil toplum gruplarına vermesi en iyi yol gibi görünüyor. Asıl en önemli denetim ise ebeveynlerde. Ebeveynler, çocuklarının en azından 15 yaşına kadar neyi izleyip izlemediğini kontrol etmesinde ve yakından takip etmesinde büyük fayda var.”

‘Travma yalnızca büyük afetler, depremler değildir, küçük yaş gruplarındaki çocuklar izledikleri şeyleri gerçek zannediyor’

Klinik çocuk psikoloğu Gülşah Ergin ise çocukların merak duygusuyla birlikte, etraflarından duydukları bu karakterleri araştırmaya başladıklarını söyleyerek, kapasitelerini aşacak içeriklerle karşılabileceklerini ekliyor:
“Özellikle küçük yaş gruplarında çocuk zaten izlediği şeyi gerçek zannediyor. İzlediği şey ile gerçek dünyayı ayırt edemiyor. Çocuklar haberlerden de, bu şekilde izlediği videolardan da etkilenir. Dolayısıyla bunu gerçekmiş gibi yaşar, bu şekilde hissediyor. Bu aslında bizim travma dediğimiz bir durum. Travma dediğimizde büyük yangınlar, seller, depremler, büyük felaketler diye düşünmeyelim sadece. Bir bireyin fiziksel ve psikolojik kapasitesini aşan her şey travmadır. Dolayısıyla bu, çocuk için travmatik bir deneyime dönüşmüş oluyor. Bu sefer de çocuk, izlediği şeyi andıracak en ufak bir şeyde tetiklenme yaşamaya başlıyor. Mesela karanlık ise, odasındaki karanlıktan da tetikleniyor. ‘Anne, ben gidemiyorum, benimle tuvalete gelir misin’ diyor, banyoya tuvalete gidemiyor. Odasında tek başına vakit geçiremiyor. ‘Birisi çıkacak sanki benim karşıma’ diyor, koridorlardan koşarak geçiyor. Korkutma öğeleri son yıllarda hep oyuncak ayı gibi şeylerin üzerinden olduğu için, evde kendisinin, kardeşinin oyuncağı varsa bunlardan korkuyor. Oyuncaklar toplanıyor, gözlerinin içine bakamıyor. Dolayısıyla bu gerçekten çocuklarının hayatlarını ve güvende hissetmelerini etkileyen bir şeye dönüşüyor.”

‘Travmatik etki yaratan olaylar beyinde yer ediyor, çocuklar korktuklarına benzer şeyler gördüğünde tetikleniyor’

Ailelerin ‘çocuk unutur’ dememesi gerektiğinin altını çizen Ergin, “Bir olay travmatik bir etki yarattı ise, bu oldukça nörofizyolojik bir konu da aslında, beyinde yer ediyor. Beynimizin sağ tarafında bu olay kalıyor ve buna benzer şeyler gördüğümüzde, duyduğumuzda tetikleniyor. Çocuklar bunu arkadaşlarına da söyleyemiyor, kendilerini mahçup hissediyorlar. Anne babalar günlük hayatın içerisinde mecburen görüyorlar. Dolayısıyla anne babanın desteği çocuk için çok kıymetli. Çocuğun duygusunu göz ardı etmemek gerekiyor dedi ve ekledi:

‘Ailelerin ‘benim yanımda görsün’ diyerek kendilerinin çocuklarına korkutucu içerikleri göstermelerini tasvip etmiyoruz’

“Tüm bunlarla beraber bir de şöyle yapan aileler olmaya başladı. 21. yüzyıl ebeveynleri oldukça kaygılı ebeveynler. Çocuklarını mutlu etmek için, bir zarar gelmesin diye endişeleniyorlar. Bu tarz görselleri çocuk olur da kendi başına görür ve etkilenir diye düşünen bazı kaygılı ebeveynler bu içerikleri çocuklara kendileri göstermeye başladılar. Bu sefer çocuk da fena halde travmatize oluyor. Bir de onu korumakla yükümlü olan anne babasının böyle içerikler gösteriyor olması da çocuğu ayrıca travmatize ediyor. Bu asla tasvip ettiğimiz bir şey değil. Çocuklara bu içerikleri açıp göstermek ‘benim yanımda görsün, açıklamasını yapayım’ demek uygun bir yaklaşım değil gerçekten.”
Aileler çocuklarını sakıncalı içeriklerden korumak için neler yapmalı?
Anne babaların bu durumla karşılaştıklarından ne yapmaları gerektiğini de aktaran Ergin’e göre ilk önce interneti kullanmayı öğretmek gerekiyor:
“Mutlaka çocukların güvenliklerini sağlayıcı internet filtreler kullanılmalı. Ardından, çocukla birlikte tabletini, bilgisayarını nasıl kullanabilir, gerekli olduğu kadar gereksiz bilgiler de var, çocuğu günlük hayatı içerisinde öğretilmeli, rol model olunmalı. Aynı zamanda çocuk internete girdiğinde izole bir yerde girmesi değil, evin ortasında bir yerde girmesi için teşvik edilmeli ya da böyle bir ortam hazırlanmalı. Çocuğun ne izlediği takip edilmeli. Tabii, bir de işin duygusal boyutu var. Diyelim ki çocuk çok korkuyor, etkilendi. Bu zamanlarda duygusal destek çok önemli. ‘Bunda korkulacak ne var, insan hiç bundan korkar mı, izlediğin şey gerçek değil ki zaten, neden korkuyorsun, çok saçma’ gibi ifadeler kullanılmamalı. Çünkü çocuk zaten korkuyor, zor bir durumun içerisinde. Bir de ebeveyni duygusunu kabul etmediği zaman çocuk daha da kötü hissediyor. Çocuğun var olan duygusu hakkında konuşmak zararlı değil, bilakis ihtiyacı olan bir şey. Aile demeli ki ‘sen şimdi çok korktun, izlediğin şeyler seni çok etkiledi, o kadar çok etkilendin ki aklından atamıyorsun, tüm bu olanlar sana gerçekmiş gibi geliyor’ gibi empatik dinleme, yansıtmalar yapılmalı.”

‘Önce çocukların duyguları kabul edilmeli, daha sonra güvende olduğu vurgulanmalı’

Ebeveynlerin çocuklarına duygusal yansıtmalar yapmadan savunmacı tutuma geçmesinin oldukça zararlı olduğundan bahseden Ergin “Önce çocuğun duygularını yatıştırmalı, duygusunu onaylamalı, kabul etmeli arkasından da güvende olduğuna vurgu yapılmalı. Aynı zamanda çocuklara özellikle yatarken evin dünyadaki en güvenli yer olduğuna ve yanında olunduğuna vurgu yapılabilir. Çocuk ihtiyaç duyarsa yatarken o uyuyana kadar yanında durulabilir, yatağında değil, ama yanında durulabilir. Çocuk uyuduktan sonra ebeveynler kendi yataklarına gidebilirler. Bu duygusal destek oldukça kıymetli” diye konuştu.

Ne zaman profesyonel destek alınmalı?

Ailelerin tüm çabasına rağmen çocuğun hala korktuğu durumlarda psikolojik destek alınması gerektiğine işaret eden Ergin şu ifadeleri kullandı:
“Çocuğun günlük yaşamı ve rutini de bundan etkilenmeye başladı. Mesela derslerine odaklanamıyor, her an bir şey çıkacakmış gibi düşünüyor, tuvalet eğitimi almış olmasına rağmen altını ıslatıyor ya da tırnaklarına yemeye başlıyorsa psikolojik bir yardım almalarını öneriyoruz. Eğer bu durumda yardım alınmazsa, ciddi bir takılmaya sebep oluyor. Diğer gelişim alanlarını da etkileyebiliyor. Okula bile gündüz giderken korkan çocuklar var. Çocuğun öğrenmesi için etrafı keşfetmesi gerekiyor ama bu durumda yapamıyor. ‘Ben tek başıma yatamıyorum, tuvalete gidemiyorum’ diyor, bu sefer de özgüveni etkileniyor. Dolayısıyla olay sadece evde rahat hareket edememesi değil, diğer gelişim süreçlerine de ket vuruyor, sekteye uğratıyor. Bunlar terapilerde çalıştığımız ve çözme yöntemleri olan konular. Anaokulu ve ilkokul dönemi en sık karşılaştığımız konudur zaten korkular.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала