Kıbrıs'taki BM Barış Gücü, varlığını sonlandırmalı mı?
© AAKıbrıs'taki BM Barış Gücü varlığını sonlandırmalı mı?
© AA
Abone ol
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi Kıbrıs Adası’nda konuşlu BM Barış Gücü’nün görev süresini 27 Ocak’ta aldığı kararla altı ay daha uzattı. Türk Dışişleri ve Kuzey Kıbrıs Dışişleri bakanlıkları bu karara tepki gösterirken Türk ve Yunan uzmanlar da Barış Gücü’nün adada çözüme bir katkı sağlamadığını vurguluyor.
Kıbrıs'taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü 1964 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıs Rumları arasındaki çatışmaları engellemek ve ada üzerindeki düzen ile kanunun normal şartlarda devam etmesini sağlamak amacıyla göreve başladı. Barış Gücü, Türk ve Rum kuvvetlerini ayıran ve Yeşil Hat adı verilen 180 kilometre uzunluğunda, 346 kilometrekarelik ara bölgeyi kontrol ediyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin BM Barış Gücü’nün görev süresini altı ay daha uzatma kararına karşın ilk açıklama Kuzey Kıbrıs Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasında KKTC’nin rızasının alınmaması BM’nin kendi ilke ve kurallarının ihlali anlamına gelmektedir. Barış operasyonlarının temel dayanağı olan tüm tarafların rızalarına başvurulmasına ilişkin rehber ilkenin bizzat BM tarafından göz ardı edilmesi, BM’nin itibarını derinden sarsmakta ve ülkemizdeki varlığını sorgulatmaktadır. Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (BMBG), KKTC topraklarındaki faaliyetlerini, halen hüsnüniyetimiz ile sürdürebilmektedir. BMBG’nin ülkemizdeki varlığı ve operasyonlarının devamı için KKTC ve BM arasında üzerinde mutabık kalınacak yasal bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Bu husustaki tüm çağrılarımızın cevapsız bırakılması nedeniyle, gerekli adımları atmaktan başka seçeneğimiz kalmamıştır.”
‘Rum tarafının politikalarını destekleme anlamı taşımaktadır’
Açıklamaya, “BMGK söz konusu kararında, geçerliliğini yitirmiş, denenmiş ve tüketilmiş ‘iki kesimli, iki toplumlu federasyon’ modelini dayatmaya çalışması kabul edilemezdir. Bu yaklaşım, Kıbrıs Türk halkını ucu açık bir sürece hapsetmek ve izolasyon altında yaşamak zorunda bırakmayı amaçlayan Rum tarafının politikalarını destekleme anlamı taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne sözde ‘tüm adanın temsilcisi’ gibi davranmaktan vazgeçmesi gerekmektedir. Adada iki egemen eşit devlet ve iki halkın bulunduğu gerçeğinin BM Güvenlik Konseyi dahil tüm uluslararası toplum tarafından kabul edilmesi, en gerçekçi yaklaşım olacaktır” ifadeleri de eklendi.
Türk Dışişleri: KKTC makamlarının rızası yine alınmamıştır
Türk Dışişleri de bu açıklamaya destek vererek şu ifadeleri kullandı:
“Söz konusu karar alınırken, bu yönde yapılan tüm çağrı ve ikazlara rağmen KKTC makamlarının rızası BM kural ve ilkelerine aykırı olarak yine alınmamıştır. Yasal bir düzenleme yapılmasından bugüne kadar ısrarla imtina edilmiş, ancak BM Barış Gücü KKTC makamlarının iyi niyetli yaklaşımı çerçevesinde faaliyetlerini sürdürebilmiştir. Bu konuda KKTC makamlarının bundan sonra atacağı adımlara desteğimiz tamdır. Güvenlik Konseyi’nin bir yandan Ada’daki taraflara çözümü bulmalarını söylerken, diğer yandan elli yılı aşkın süredir denenmiş, tüketilmiş, sonuç vermediği kanıtlanmış ve bir tarafın rızasını yansıtmayan bir çözüm modelini dayatmaya çalışması gerçeklikten kopuk ve çelişkili bir tutumdur.”
‘Kıbrıs’ta barışı tesis eden, 1974 Barış Harekatı’yla Türkiye olmuştur’
Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün süresinin altı ay daha uzatılması ve bu konudaki itirazları Sputnik’e yorumlayan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kıbrıs Kampüsü Milletlerarası Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr Emete Gözügüzelli, şunları söyledi:
“BM Barış Gücü’nün 1964 yılından beri Kıbrıs’ta var olmasının sebebi çatışmaların önlenmesi ve eski düzenin yerine getirilmesi içindi. Fakat 1964’te adaya konuşlanmalarından 1974’e kadar geçen süreçte bunu engelleyemediler. Kıbrıs’ta barışı tesis eden 1974 Barış Harekatı’yla Türkiye olmuştur. BM Barış Gücü’nün görev süresi Kıbrıs’ta her altı ayda bir uzatılıyor ve taraflar müzakereler ve sözde bir federal çözüme davet ediliyor. Son alınan uzatılma kararında ‘ateşkes hatları boyunca askeri statükonun devam eden ihlalleri’ vurgusu son derece düşündürücüdür. Zira sınır bölgelerinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin portatif mevziler oluşturarak askeri varlığını artırdığı tespit edildi. Bu durum defaatle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamları tarafından BM Barış Gücü askerlerine iletilmiş olmasına rağmen hiçbir caydırıcı tedbir alınmadı. BM Barış Gücü’nün uzatılması kararında özellikle de Doğu Akdeniz vurgusuna yönelik mesaj verilmesi de dikkat çekiyor. Doğu Akdeniz vurgusunun tek yanlı olarak Kıbrıs Türklerinin haklarını görmezden gelerek yapılması da kabul edilemez bir tutum.”
‘Kıbrıs’ta 1974’ten bugüne kadar hiçbir çatışma olmadı’
“1964 yılından beri adada bulunan BM Barış Gücü, makul süreyi çoktan aşmıştır” diye devam eden Gözügüzelli, şunları ekledi:
“Uluslararası hukuk nezdinde bu meseleye baktığımızda, Kıbrıs Türklerinin BM tarafından uzatılan Barış Gücü’nün Kıbrıs’taki muhafazasına yönelik kararında Kıbrıs Türkünün rızası alınmadığı gibi Barış Gücü’nün hukuksal statüsünün de bizzat değerlendirilmesi gerekir. Yabancı bir askeri gücün başka bir ülkede konuşlanmasına dair uluslararası hukukta genel kabul gören net bir sözleşme, net bir izahat yoktur. Barış Gücü insani yardım başlığı altında ve tampon bölgede varlık gösteren bir şekilsel, görsel hiçbir faaliyeti olmayan, misyonunu yitirmiş bir birim. Kıbrıs’ta 1974’ten bugüne kadar hiçbir çatışma olmadı. Bu süreçte müzakerelere Kıbrıs Türk tarafı katılarak Türkiye buna açık net destek vererek işbirliği ve diyalogdan yana tavrını her zaman ortaya koyarken Güney Kıbrıs’ın aşırı silahlanma yoluna giderek adada tek egemen devlet gibi davranmaya devam etmesinin, BMGK nezdinde de bu şekilde görülmeye devam etmesi kabul edilebilecek bir durum değildir. Birleşmiş Milletler’in objektif olması ve barışın sağlanmasına katkı sağlaması gerekmektedir. Fakat görüyoruz ki yazılı mevzuatın dışına çıkan ve misyonunu, rolünü yitiren bir Barış Gücü var. Tamamıyla jeopolitik çıkarlara göre hareket eden bir misyonun Kıbrıs’ta artık bulunması anlamsız bir durumdur.”
‘ABD ve İngiltere gibi dev güçlerin çıkarlarına hizmet ediyor’
Peki, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü varlığı Güney Kıbrıs ve Yunanistan’da nasıl karşılanıyor? Atina’da bulunan Panteion Sosyal ve Siyasal Bilimler Üniversitesi’nin uluslararası politika uzmanı Prof. Christodoulos Giallouridis, Sputnik’e açıklamasında, “Birleşmiş Milletler Barış Gücü, Kıbrıs sorununu Kıbrıslı Rumların değil, büyük güçlerin çıkarları doğrultusunda çözmek niyetinde” dedi.
BM’nin Kıbrıs sorununun çözümüne hiçbir şekilde katkıda bulunmadığını, Türkler ve Rumlar arasında dengeleyici rol oynadığını öne süren Giallouridis, “Yetki süresinin uzatılması, bu şekilde adadaki durumu kontrol altında tutan ama sonuç itibarıyla Kıbrıs sorunun çözümüne yardımcı olan ABD ve İngiltere gibi dev güçlerin çıkarlarına hizmet ediyor” ifadesini kullandı.
Giallouridis, “Belki de Kıbrıs Cumhuriyeti, barış gücü varlığında kendini güvende hissetmeli, lakin barış gücü Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında çıkan büyük olayları önlemekte her zaman başarılı olamıyor. BM gerçekten de isteseydi Türkleri 1974’te çıkarırdı, barış gücü yardımıyla adada yaşamalarına izin vermezdi” görüşünü de ileri sürdü.
İsmini açıklamak istemeyen Kıbrıslı bir subay ise “Kıbrıs’ta, 180 kilometreden fazla uzunluğa sahip alanda, yaklaşık 800 barış gücü askeri her yıl yüzlerce olayla uğraşmak zorunda kalıyor” diyerek Barış Gücü askerlerinin her iki kesime, altyapıyı ayakta tutmakta da yardımcı olduğunu kaydetti.