Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Yerhov: Karadeniz'de barışı korumada Türkiye'ye kritik rol düşüyor
© İHA / MEVLÜT İŞLİAleksey Yerhov
© İHA / MEVLÜT İŞLİ
Abone ol
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Yerhov, “Karadeniz bölgesinde barışın korunmasını amaçlayan, en önemli uluslararası hukuk belgelerinden biri olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin gerekliliklerinin icrasına ilişkin kontrolör devlet olan Türkiye’ye büyük ve kritik bir rol yüklemektedir” dedi.
'Ukrayna krizi olmadığını' belirten Aleksey Yerhov, Rusya ile NATO ve ABD arasında sistematik güven krizi yaşandığını bildirdi. Artık Washington ve Brüksel’in sözlerine inanmadıklarını kaydeden Yerhov, Kiev’in Minsk Anlaşması'nı sabote ettiğini ifade etti.
Aydınlık'tan İsmet Özçelik'e konuşan Yerhov, Ukrayna’da ve Karadeniz’de yaşanan gerilimle ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:
'NATO'nun Karadeniz planı'
Amaçları belli. Karadeniz’de NATO’nun devamlı donanma varlığı bulundurmasını sağlamak ve bu bloğu Ukrayna ve Gürcistan gibi yeni üyeler ile genişletmektir. Bunun sonucunda da bu bölge, Rusya’nın ulusal güvenliği için daimi tehlike kaynağına dönüşecektir.
Bu noktada dikkatinizi birkaç gerçeğe çekmek istiyorum. 2020 yılına kıyasla geçen yıl NATO istihbarat uçaklarının kullanılma yoğunluğu Karadeniz’de yüzde 60’tan fazla artmıştır. Uçuşların sayısı 436’dan 710’a yükselmiştir. ABD stratejik bombardıman uçakları Karadeniz hava sahasında 92 kere (2020’de 78 kere) uçuş gerçekleştirmiş ve kruz füzelerinin fırlatılmasının öngörüldüğü sınıra kadar ilerlemiştir. Birleşik NATO Kuvvetleri yönetimi, Karadeniz’de 15 tatbikat (2020’de 8) gerçekleştirmiştir. 2021’in ocak ayından aralık ayına kadar 30 NATO askeri gemisi Karadeniz’e girmiştir (2020’de 23). Onların toplam bulunma süresi, 400 günün üzerine çıkmıştır (2020’de 358). Bu rakamlar, durumu çok açık şekilde ortaya koymaktadır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi
Bazılarının Karadeniz’de askeri üstünlük kurma niyeti var. Tüm gayretleriyle bunu gerçekleştirmeye çalışacaklar. Bu husus, karmaşık durumda ve ‘patlama tehlikesi’ bulunan Karadeniz bölgesinde barışın korunmasını amaçlayan, en önemli uluslararası hukuk belgelerinden biri olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin gerekliliklerinin icrasına ilişkin kontrolör devlet olan Türkiye’ye büyük ve kritik bir rol yüklemektedir.
Ukrayna'da yaşananlar
Yaşanan Ukrayna krizi değil. Şu anda ABD ve NATO, Rusya ile Ukrayna sınırındaki sorunları ön plana çıkarmaya çalışıyor. Hem onlar hem de partnerleri bu mantrayı her yerde ve her zaman tekrarlıyorlar. Gerçekten de şu anda, Rusya ile 'kolektif Batı' olarak adlandırılan yapı arasında, daha net belirtmek gerekirse, Rusya ile ABD, Rusya ile NATO arasında sistematik güven krizi yaşanmaktadır.
NATO, ülkemizi 'çevrelemek' amacıyla SSCB’ye karşı kurulmuştu. Bu arada, SSCB 1954’te İttifak’a üye olma girişiminde bulundu, ama üyeliği reddedildi. Bu koşullar karşısında Varşova Paktı’nı kurmaya başlamak zorunda kaldı. Eminiz ki, şu anda da NATO, 'Rusya aleyhine çalışmaktadır'. Bizi özellikle endişelendiren husus, blokun ve askeri altyapısının adım adım sınırlarımıza yaklaşmasıdır. Son yıllarda İttifak’ın sınırları doğuya doğru 1000 kilometreden daha fazla genişlemiştir. Bu da NATO’ya Rusya topraklarındaki hedefleri stratejik olmayan silahlarıyla vurma imkânı vermektedir.
'Bizi aldattılar'
Bizi çok uzun süre aldattılar, NATO’nun genişlemesinin güvenliğimiz için tehdit oluşturmadığına dair ninniler söyleyerek bizi uyuttular. Sonuçta da blokun askeri altyapısı, Doğu Avrupa’da ve eski Sovyet bölgesinde konuşlandırıldı. Bu da NATO füzelerinin ülkemizin tam kalbine, Avrupa kısmına kadarki uçuş süresini kısaltılmıştır.
Artık Washington ve Brüksel’in sözlerine inanmıyoruz. Her şeyden önce NATO’nun genişlememesi ve üye devletlerinin sınırlarımızın yakınlarında saldırı silahları yerleştirmemesi konusunda yasal bağlayıcılığı bulunan güvenlik garantilerinin alınması bizim için kritik önem taşımaktadır. Bize diyorlar ki, her devletin birliklere girme hakkı varmış. Biz de diyoruz ki, devletler, başkalarının güvenliğine zarar vererek kendi güvenliğini pekiştirmemelidir. Böyle bir taahhüt, 1999’da AGİT İstanbul Zirvesi’nde onaylanmış ve tasdik edilmiştir. Güvenlik ya herkes için bölünmezdir ya da yoktur. Kısacası, benim yumruk sallama hürriyetim başka bir insanın burnunun başladığı yerde bitmektedir. Ukrayna ise, maalesef, gerilimin daha fazla tırmanmasının ‘fünyesi’ olabilir. Kiev’de bazı kesimler, Batılı sponsorları tarafından kabahatlerinin örtülmesinden istifade ediyorlar.
Türkiye'nin teklifi
Rusya Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dmitriy Peskov’un açıklamalarına göre, Türkiye Kiev üzerindeki etkisini kullanıp Ukrayna’yı Minsk anlaşmalarını yerine getirmeye ikna ederse bunu memnuniyetle karşılarız. Bu arada Minsk anlaşmaları, Ukrayna’nın doğusundaki krizin çözülmesi için kimin neyi yapması gerektiğini, bu adımların sıralamasını açık ve net olarak ortaya koymaktadır. İstanbul’da müzakereler yapılması meselesine gelince, bunu doğrulamak için herhangi bir bilgim yok.
Ukrayna'nın NATO üyeliği
Bir kez daha net bir şekilde söylemek istiyorum. En ciddi kaygılarımızın sebebi, herhangi bir ülkenin herhangi bir örgütte üyelik meselesinden ziyade, öncelikli olarak sınırlarımızın yakınlarında modern saldırı silahlarının yerleştirilmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkabilecek olan ciddi ve ağır neticelerdir. NATO hali hazırda Ukrayna’ya silah 'pompalamakta' iken, eğer bu ülke bir gün, Allah korusun, İttifak’ın üyesi olursa neler olur?
Zaman zaman bize diyorlar ki, silahların tedariki 'sadece bir işmiş'. Bizce bu, her zaman doğru olmayabilir, zaman zaman da hiç doğru değildir. Böyle olsaydı, bazı başkentler, komşu ülkelere silahların, mesela, Amerikan uçaklarının veya Fransız korvetlerinin, satışlarını dikkatlice takip etmezlerdi. Ve tabii ki, çok önemli bir husus da sadece neyi değil, kime ve ne için silah verdiğinizdir. Askeri teknik ürünlerin ‘son alıcısının’ olgunluk ve sorumluluk derecesi çok mühimdir. Ve bu 'alıcının' elde ettiği yeni silahlar, alıcının bunları hiçbir cezai sorumluluk taşımadan maceracı bir şekilde kullanma niyetini arttırma riski doğurursa, bu durum, iyice düşünüp taşınmak için bir sebep olmalıdır.
Anlaşmaya sabotaj
Şu andaki gibi, bu kadar ağır ve sorumluluk bilinci gerektiren günlerde kiminle iş yaptığınızı net olarak anlamanız lazım. Şu olasılığı da mutlaka göz önünde bulundurmamız gerekiyor: Şu anda Batı’da ortaya çıkan tüm histeri, Ukrayna'nın Donbass’taki askeri eylemlerini kışkırtmayı değilse de, en azından Kiev rejiminin, uymayı reddettiği Minsk anlaşmalarını tamamen sabote eden tutumunu örtmeyi amaçlıyor.
Bundan dolayı biz, imkânı olan herkesi, BMGK tarafından onaylanan ve Ukrayna’nın bizzat üstlendiği yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla Kiev’e gerekli nüfuzu göstermeye çağırıyoruz.