Müftüoğlu: 'Beyin arızası salgını', önümüzdeki dönemde öncelikli sağlık problemi haline gelecek
© TwitterOsman Müftüoğlu
© Twitter
Abone ol
Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, 'beyin arızası salgının' önümüzdeki dönemlerde yaygın bir sorun haline geleceğini belirtti. Müftüoğlu, "Aklımız/beyinlerimiz sadece 'düşünce zincirlerimiz' bakımından değil 'odaklanma, öğrenme ve anımsama' yeteneklerini de bana göre sinsice kaybediyor" dedi.
Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, 'beyin arızası salgının' önümüzdeki dönemlerde yaygın bir sorun haline geleceğini belirtti.
Prof. Dr. Müftüoğlu bugün kaleme aldığı yazısında, şu ifadeleri kullandı:
"Aklımız/beyinlerimiz sadece 'düşünce zincirlerimiz' bakımından değil 'odaklanma, öğrenme ve anımsama' yeteneklerini de bana göre sinsice kaybediyor. Bu olumsuz gidişin pek çok sebebi olsa da ilk sırayı 'kaygı/endişe meselesi' alıyor. Kaygı/endişe problemi öncelikle de çocuklar ve yaşlılarımızı tehdit ediyor. Kısacası daha önce de sık sık gündeme getirmeye çalıştığım 'beyin arızası salgını', önümüzdeki dönemin öncelikli sağlık probleminden biri haline gelecek gibi görünüyor."
'Anksiyete ülkemizde yaygınlaşıyor'
Sağlık Bakanı'nın "Sinirsel bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçların satışında muazzam bir artış var" açıklamasını hatırlatan Müftüoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Ruh sağlığı uzmanlarına göre, depresyon, anksiyete ve benzeri psikiyatrik bozukluklar ülkemizde de hızla yaygınlaşıyor. Yetişkinlerimizde depresyon, uyku bozuklukları yaşlılarımızda bellek kaybı (demans ve Alzheimer meseleleri), çocuklarımızda dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu gibi meseleler neredeyse tavan yapmış durumda. Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanımız da açıkladı: Sinirsel bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçların satışında muazzam bir artış var. Bu bilgiyi ilaç endüstrisinin açıkladığı rakamlar da doğruluyor. Geçtiğimiz 2 yılda antidepresan ilaçların satışında inanılmaz bir patlama yaşanmış. Kısacası çoluk, çocuk, yaşlı, genç, yetişkin çoğumuz muazzam bir tehditle 'serotonin açlığı meselesi' ile karşı karşıyayız ve bu açlık bizi toplumsal bir mutsuzluğa doğru sürüklüyor."