'Deşifre olan Hillary Clinton yargılanmadı, Assange gazetecilik yüzünden cezalandırılıyor'
20:48 13.12.2021 (güncellendi: 12:04 15.12.2021)
‘Deşifre olan Hillary Clinton yargılanmadı, Assange gazetecilik yüzünden cezalandırılıyor'
Abone ol
Çağlar Tekin’e göre, Wikileaks olayı, dünyada açık iletişimin ilk büyük somut örneğiydi, Assange ise gazetecilik başarısı yüzünden cezalandırılıyor. ABD'nin saldırganlığına pek çok ülkenin katıldığını anımsatan Tekin, Biden'ın 'basın özgürlüğünü' araçsallaştırmasına dikkat çekip, “Ya aynı şeyi Rusya, Çin ve Küba’da biri yapsaydı” diye sordu.
Dünyada dijital gazeteciliğin öncülerinden Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'ın ABD tarafından casuslukla yargılanmak üzere iadesini talep ettiği davada Britanya adaletinden skandal nitelikte onay çıktı. Başından beri usule ilişkin suistimaller ve hukuk rezaletlerinin damgasını vurduğu davanın temyiz sürecinde Britanya Yüksek Mahkemesi, Biden yönetiminin Assange'ın hakkında talep ettiği 175 yıl onaylanırsa yüksek güvenlikli hapishane yerine memleketi Avustralya'da cezasını çekmesi teklifini kafi buldu. Alt mahkeme Assange'ın yıllardır tecrit altında yaşamak zorunda kalması yüzünden bozulan sağlığını gerekçe göstererek iade talebini reddetmişken, top Britanya hükümetinde. Vaktiyle Şili diktatörü Pinochet'nin İspanya'ya iadesine 'insani' gerekçelerle olur vermemiş olan Londra'nın kilit müttefiki ABD'nin savaş suçlarını ve küresel çapta yasadışı dinleme skandallarını ortaya sermiş olan Assange hakkında ne yapacağı merak konusu.
Wikileaks ve Julian Assange davasını gazeteci yazar Çağlar Tekin ile konuştuk.
‘Bu davada gazeteciliğin cezalandırılmasından bahsediyoruz’
Çağlar Tekin, dünyanın Wikileaks sayesinde ABD'nin Irak, Afganistan'daki savaş suçları ile Guantanamo'daki işkencelerinin yanı sıra Latin Amerika'daki darbe süreçleri hakkında pek çok hakikatten haberi olduğunu vurgularken, aynı durumun Türkiye'yle ilgili belgelerde de geçerli olduğunu anımsattı. Tekin'e göre, Wikileaks'in sergilediği bu büyük gazetecilik başarısı nedeniyle Assange cezalandırılıyor:
“WikiLeaks bir dizi belgenin dünya genelinde deşifre edilmesi süreciyle hayatımıza girdi. Amerika için önemli olan bu belgeler arasında özellikle Irak, Afganistan ve Guantanamo’da işlediği insanlık suçlarıydı. Amerikan savaş helikopterlerinin Irak’ta ikisi gazeteci masum 18 kişiyi herhangi bir ikaz yapmadan tarayarak öldürmesinin görüntülerini, Guantanamo’daki işkenceleri, Afganistan’da doğrudan masum insanların öldürüldüğü görüntüleri hatırlıyoruz. Bunların dışında Latin Amerika ülkelerinde yaşanan süreçler var. Darbelerde CIA'nın doğrudan parmağından tutun da yargı darbeleriyle Brezilya'nın solcu iktidarlarının içeri atılması dahil... Türkiye’ye bakarsak WikiLeaks belgelerinde FETÖ’cü polislerin Balyoz, Ergenekon gibi süreçlerde askerleri nasıl etkisiz hale getireceklerini Amerika’nın büyükelçiliğini kullandığı, AKP'lilerin birbirlerini Amerika’ya nasıl gammazladıklarını, unların her birinin belgelerinin ABD büyükelçiliğinden Dışişleri'ne isim isim iletilmesini, kimin hakkında kimin neler söylediğini ve destek bulmaya çalıştığını biliyoruz. Burada çok sayıda AKP’li ismin geçtiğini hatırlıyoruz. Örneğin Balyoz ve Ergenekon gibi süreçlerde FETÖ’cü polisler örneği vardı. İcazet almak için ABD Büyükelçiliği’ne gidip konuştuklarını veya terfi almak için birbirlerini gammazladıklarını biliyoruz. Bu Türkiye’ye özgü bir durum değil, birçok ülkede benzerlerinin yaşandığını gördük. WikiLeaks bunları deşifre eden dünyaya duyuran çok büyük bir gazetecilik başarısı gösterilen bir süreç. Bu süreçte gazeteciliğin bu kadar özgürce, başarılı biçimde yapılmasından dolayı cezalandırılmasından bahsediyoruz.”
‘Assange'ın iade süreci Wikileaks'i öven Trump tarafından başlatıldı, Biden devam ettiriyor'
Assange’ın iade sürecinin 2016 seçiminde Hillary Clinton'ın yazışmalarının sızması nedeniyle Wikileaks'i sevdiğini söylemiş Trump tarafından başlatıldığını anımsatan Tekin, olayı 'yüksek terör eylemi' diye tanımlayan Biden’ın da devam ettirdiğini vurguladı. Assange'ın Londra'da sığındığı Ekvador'da iktidarın sağa geçmesi, IMF ve Dünya Bankası kredileriyle ihya edilen bu ülkenin yeni liderliğinin sığınmayı çekmesini anımsatan Tekin, Assange'a kurulan komploda İsveç'in de 'tecavüz davasıyla' rolünü oynadığını belirtti. Tekin, Assange'la birlikte belgeleri editoryal süzgeçlerden geçirerek yayınlamış dünyanın ana akım medyasının ise av başladığında nasıl kör ve sağırı oynadıklarına atıfta bulundu:
“Trump, Assange’ın cezalandırılması ve ABD'ye iade sürecinin en büyük mimarlarından birisidir. 2016 seçimlerinde Hillary Clinton'ın gizli yazışmalarının ortaya döküldüğü dönemde Trump, WikiLeaks’i sevdiğini söylemişti. En azından CIA belgelerinin öyle dediğini biliyoruz. Şu anki başkan Biden, Wikileaks olayını bir 'yüksek terör eylemi' olarak tanımladığını söylemişti. Biden bu tablonun devamını getiriyor. Bir başka denklemi Assange’ın İngiliz makamlarına teslim sürecinde görüyoruz. Assange Ekvador'un Londra büyükelçiliğine 2012’de sığınmıştı. Ekvador’da iktidar değişimi oldu, sosyalist lider Correa’nın yerine Moreno geçtikten hemen sonra işçi sınıfına yönelik saldırı geldi, IMF ve Dünya Bankası’ndan çok kolay koşullarla krediler alındı. Ve bu kredilerden sonra Assange’ın iade sürecinin önü açıldı. Yine bir başka denklem İsveç’in yürüttüğü tecavüz davasında. Türkiye medyasında o dönem Assange için 'Londra’ya kaçmıştı' diye verilmişti. Hayır, Assange İsveç savcılarına ifade vermişti, kaçmamıştı. Savcıların elinde de bir delil yoktu. Zaten dava zaman aşımına uğrayıp kapanmıştı, sonra tekrar açıldı. Assange olayında bu tarz bir gazeteciliğin önüne geçebilmek için dünya kapitalizmi yekpare bir biçimde hareket etti. Bunu İsveç’ten Ekvador’a, ABD’den İngiltere'ye kadar herkesin yekpare bir hareket alanı var. Dünya medyası da öyle. WikiLeaks belgeleri yayınlandığında İspanya, Amerikan, İngiliz, Alman, İtalyan gazetelerinde çıktı bu belgeler. Edit edilerek yer aldı. Assange yargılanmaya başladığında hepsi kör ve sağırı oynamaya başladılar. Gazeteler o yayın sürecinin editöryel süreçten geçmesini sağlamak içindi. Bir dizi terör saldırısına veya insan hakları ihlallerine sebep olabilecek yayınları engellemek için Assange belgelerin hepsini açmadı."
‘Deşifre edilen Hillary Clinton yargılanmadı bile, tam bir gazetecilik işi yapan Assange 175 yıl ceza alacak’
Assange'ın yaptığının bir gazetecilik ürünü olduğunu belirten Tekin, belgelerle ortaya serilen suçlardan ötürü örneğin Hillary Clinton yargılanmazken Assange'ın 175 yıl hapisle yargılanmasındaki ironiye dikkat çekti. Tekin ortada çok büyük kolektif bir suç bulunduğuna dikkat çekti:
“Tartışmasız olarak kabul etmek lazım, Assange’ın yaptığı iş tam olarak bir gazetecilik işidir. Bir gazeteci şunu düşünmek zorunda değil; ‘Bu belgeleri yayınlarsam bir devletin başı belaya girer mi?’ Gazeteci bunu düşünmek zorunda değil. WikiLeaks’ten öğrendiğimiz Guantanamo’da işlenen suçlar, Afganistan’dakiler yahut Brezilya’da bir petrol firmasının rüşvet çarkı ve delillere rağmen solcu başkanından neofaşist bir liderin önü açılacak şekilde kurtulunmasına bakıldığında, bunların hiçbirinin sorumluları yargılanmadı. Ceza almalarını geçtim, yargılanmadılar bile. Hillary Clinton yargılanmadı. Ama buna rağmen Assange, 175 yıl ceza alacak ve ömrü Avustralya’da dört duvarda geçecek. İade ederse orada olacak, etmezse yüksek güvenlikli bir cezaevinde kalacak. Yargılanma süreci boyunca Assange aylarca avukatıyla irtibat kuramadı. Amerika’nın müdahil olması, tek başına onun müdahil olması da değil. Ortada çok büyük kolektif bir suç var.”
‘Aynı şeyi Rusya, Çin ve Küba’da biri yapsa ABD yargılayacak mıydı’
Wikileaks belgelerinin 21. yüzyılın getirdiği açık iletişimin ilk somut ve büyük örneklerinden birisi olduğuna işaret eden Tekin’e göre, medya oligarşisinin dağılmasından duyulan rahatsızlık da Assange'ın cezalandırılmasında etkili oluyor. Biden'ın 'demokrasi zirvesi' ve basın özgürlüğüne yönelik vurgularına dikkat çekerken, bunun aslında araçsallaştırıldığına işaret eden Tekin, “Bunu Çin, Rusya veya Küba’da biri yapsaydı, Amerika bunları yargılayacak mıydı?” sorusunu da sordu:
“Belgelerde yer alan ülkelerde yönetici sınıfların her biri şunun farkındalar; ABD'ye bu yüzden çok daha rahat destek oluyorlar. Kurduğunuz o medya oligarşisi belli başlıklarda kimi yayınları frenliyor. CNN Internetional, 'Suriye’de Esad kimyasal kullandı' dedi, kimyasalları burunlarıyla kokladılar, izledik hepsini. Sonra BM’den rapor çıktı, orada herhangi bir kimyasal saptanmamıştır diye. Bunu yayınlamadılar. BM’nin bu raporunu yayınlayan ekip dağıtıldı, yerine bölgeye hiç gitmemiş ikinci bir ekip kuruldu. Amerika merkezli ekip kimyasal kullanılmıştır dedi, bunu herkes yayınladı. Bu kurumlar da şundan rahatsız oluyorlar. 21. yüzyıl bir açık iletişim, medya oligarşisinin delinebileceği bir alan haline geliyor. WikiLeaks bunun ilk somut ve büyük örneklerinden birisi. Bu medya kurumlarının ilgi göstermediği bir alanda dünyanın aslında en büyük gazetecilik başarılarından birini sergiledi. Bu tekelinden dağılmasından herkes rahatsız olduğu için el birliğiyle Assange’ı cezalandırarak benzer biçimde devletlerin suçlarını ortaya çıkarabilecek yayıncılığın önüne bir set çekmeye çalışıyorlar, göz korkutma yapıyorlar. Bu aynı zamanda bir silah. Tersten düşünelim. Bunu Çin, Rusya veya Küba’da biri yapsaydı, Amerika bunları yargılayacak mıydı? Şu an Biden'ın 'gazeteci özgürlüğü' adı altında yaptığı, yani Assange’ın iade kararının çıktığı gün yaptığı konuşmada bunu örnek verecekti ve ‘Biz buna izin vermeyeceğiz, dünya demokrasisi izin vermemeli’ diyecekti. İşlerine yaradığı müddetçe araçsallaştırıyorlar.”