00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
7 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:07
13 dk
PARANIN HAREKETİ
11:21
16 dk
HABERLER
12:00
6 dk
HABER MASASI
13:30
35 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
4 dk
HABERLER
19:00
5 dk
ARAMIZDAN AYRILANLAR
20:30
15 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
4 dk
HABERLER
12:01
5 dk
YAPAY ZEKA GÜNLÜĞÜ
14:05
54 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
3 dk
HABERLER
19:00
14 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

'Batı'nın pazarlamak istediği gibi Tunus’ta ideal bir demokrasi söz konusu değil'

30072021-Eksen.mp3
Abone ol
Hüsnü Mahalli'ye göre Tunus Batı'nın pazarlamak istediği gibi ideal bir demokrasi değil. Yüzde 73 oyla seçilmiş Kays Said'in Libya sınırından militan akışı ve iç savaşa gidiş istihbaratı üzerine Ennahda'ya karşı harekete geçtiğini söyleyen Mahalli, gidişatın Mısır'dan sonra Tunus'ta da İslamcıların iktidarına verileceğine işaret ettiği görüşünde.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in, Müslüman Kardeşler'in kolu Ennahda destekli teknokrat hükümet ve meclisin yetkilerini dondurmasıyla başlayan kriz devam ediyor. Said, siyasi, ekonomik ve sağlık krizi ile yolsuzlukların tartışıldığı Tunus'ta protestoların sokağa taşmasının ardından harekete geçti. Seçimlerde yüzde 70'den fazla oy almış Said, Anayasa'nın 80'inci maddesine dayanarak aldığı kararları savunurken, Ennahda hareketi 'darbe' yapıldığını söylüyor.
Batı'da Arap isyanlarının 'ılımlı' görünümdeki tek örneği olarak gösterilen Ennahda, Tunus içerisinde laik kesimler tarafından eleştiriliyordu. Özellikle laik siyasetçilere yönelik suikastlar ve selefi İslamcılara alan açmakla suçlanan Ennahda, Türkiye ve Katar'la işbirliğinden ötürü 'ulusal güç' olmadığı suçlamalarıyla karşı karşıyaydı.
Tunus’ta yaşananları Arap dünyasını yakından takip eden gazeteci ve yazar Hüsnü Mahalli ile konuştuk.

'Tunus'ta Batı'nın pazarlamak istediği gibi ideal bir demokrasi söz konusu değil'

Hüsnü Mahalli'ye göre, Tunus'ta Batı'nın pazarlamak istediği gibi ideal bir demokrasi yok. Müslüman Kardeşler hareketi için 'ılımlı İslam' tanımının doğru olmadığını söyleyen Mahalli, Gannuşi'nin sızan ses kaydında 'yavaş yavaş ülkeyi ele geçireceklerini' söylemesine işaret etti. Mahalli, Ennahda döneminde laik liderlere suikastlardan, turistik tesislere baskınlar ve Suriye'ye millitan akışına uzanan bir dizi gelişme yaşandığını anımsattı. Ennahda'nın 2013 seçimlerinden bu yana oy kaybına işaret eden Mahalli, hareketin teknokrat hükümeti belirlemesinin nedeninin de muhalefetin çok parçalı olması olduğunu vurguladı:
“Birincisi Batı’nın pazarlamak istediği gibi Tunus’ta ideal bir demokrasi söz konusu değil. İkincisi, Müslüman Kardeşler için ılımlı İslam tanımı da doğru değildi, çünkü takiyye yapıyordu. Bunu nereden yaptığını biliyoruz. Çünkü lideri Gannuşi’nin gençlerle yaptığı toplantının ses kaydı sızdırılmıştı geçen sene. Mealen söylüyorum, orada da ‘Sakin olun, biz istediğimizi yavaş yavaş yapacağız, memleketi ele geçireceğiz’ diyordu. Üçüncüsü, İslamcılar iktidara geldiği andan itibaren, Nahda partisi 2013 seçimlerinden hemen sonra Tunus Dışişleri Bakanlığı’nın aktardığına göre on bin genç, Türkiye’ye ve bura üzerinden Suriye’ye girdi. IŞİD, El Nusra ve farklı gruplara katıldı. Bunların içinde de 760 cihat nikahı denen kız var. Böyle bir tablo varken, Tunus’u ideal bir demokrasi, ideal bir ılımlı İslam modeli olarak pazarlamanın hiçbir anlamı yoktu ve nihayet Batı bunu geç de olsa anladı. Bunun için de en az biri politikacı iki sendika lideri öldürüldü. Bu arada turistik mekanlarda ve askeri kışlalarda fazlaca IŞİD saldırıları yaşandı. Böyle bir sürü olay yaşandı. Böyle bir ülkeden söz ediyoruz. Üç sefer seçim yapıldı. Birincisinde 217 milletvekilinin 89’unu aldı Nahda. İkincisinde 68’e düştü. Üçüncüsünde sandalye sayısı 52’ye oy oranı da 20’ye düştü. Giderek eriyen, artık kendiyle çelişen bir İslamcı Nahda partisi var. Nahda’nın içinde de çok ciddi kavga vardı. Bu kavgadan kendini korumak için Nahda lideri Gannuşi, meclis başkanlığını garantiledi. Teknokrat hükümet var ama birinci parti Nahda. 52 milletvekiline rağmen, meclisin dörtte birine sahip. Çünkü diğer partiler kendi aralarında anlaşamıyor."
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said - Sputnik Türkiye, 1920, 30.07.2021
DÜNYA
Tunus Cumhurbaşkanı Said: Anayasanın çiğnendiğini söyleyenler yalancıdır
'Gannuşi'nin gizlice Türkiye'ye gelmesinden sonra koptu her şey'
Tunus'ta Kays Said'in hamlesinin arkasında Gannuşi'nin gizlice Türkiye'ye yaptığı ziyaretin yer aldığını aktaran Mahalli, Ennahda'nın başka bir ülkeye devletin sırlarını satmak ve yolsuzlukla suçlandığını kaydetti. Mahalli'ye göre gidişat Mısır'dan sonra Tunus'ta da İslamcıların iktidarına son verilmesine işaret ediyor:
"Neden bu tantana çıktı? Ocak 2020’de Nahda lideri ve meclis başkanı Gannuşi gizlice Türkiye’ye geliyor. Meclisten izin almadan ve cumhurbaşkanına haber vermeden. Orada koptu her şey. Şimdi Gannuşi veya bütün ekip neyle suçlanıyor? Başka bir ülkeye devletin sırlarını satmak. İki, yolsuzluk yapmak. Üç, diğer milletvekillerini de kapsıyor, hırsızlık yapmak. Onun için dokunulmazlık kaldırıldı. Dün üç partiyle ilgili olarak soruşturma başlatıldı, birisi de Ennahda partisi, bunun geri dönüşü yok. Belki söylemek için erken ama gidişat onu gösteriyor, Mısır’dan sonra Tunus’ta da İslamcıların iktidarına son verilecek.”

‘Said'in müdahalesi öncesinde Tunus’ta iç savaş riski vardı’

Mahalli'ye göre 'darbe' söylemi kurarken Mısır ile Tunus arasındaki farklara dikkat etmek lazım. Mısır'da güçlü bir İhvan tabanı bulunuyorken ordunun doğrudan iktidara el koyduğunu anımsatan Mahalli, Tunus'ta ise bunun geçerli olmadığınü, üstelik Ennahda öncülüğünde ülkenin adeta iç savaşa sürüklendiğini söyledi. Gidişatı İslamcıların etkin olduğu Libya'nın batısındaki durumun da etkilediğini belirten Mahalli, Kays Said'in müdahalesinde Libya'dan cihatçı ve silah sızdırılmasına dair istihbaratın da rol oynadığını dile getirdi:
"Tunus, Mısır’dan farklı. Müslüman Kardeşler, Mısır’da çok etkiliydi. Dolayısıyla 2013’teki Sisi darbesiyle, üç gün önceki Tunus’taki ‘darbe’ arasında bir fark var. Orada direkt ordu müdahale etti. 2013’te Mısır’da yaşanan Müslüman Kardeşler darbesi başlangıçta yine batıdan tepkiyle karşılandı. Ama daha sonra ne oldu? Batısı da doğusu da herkes Erdoğan dahil Sisi ile barıştı. Dolayısıyla söylemle eylem arasında bir fark var. Tunus’ta şöyle bir olay yaşanıyor. Ciddi bir iç savaş riski vardı. Bir, koronadan dolayı; iki, ekonomik sıkıntılardan dolayı. Çünkü Tunus bir turizm ülkesi. IŞİD ve benzeri örgütler, arada eylemlerde bulunuyorlar. Tunus - Libya sınırı. Peki İslamcılar nerede, batıda. Tunus sınırına yakın bölgelerde. Ara medyasında altı aydır bir sürü şey yazılıyordu, silah sızdırma, adam sızdırma, para götürme getirme başlıklarıyla ilgili. Dolayısıyla ordu, istihbarat bunu takip ediyor ve bunları Cumhurbaşkanı Kays Said’e rapor ediyorlar. Öyle bir riskten dolayı müdahale gereği hissetti. İç dinamikler açısından söylüyorum, bir de dış dinamikler var. Libya’da olaylar nasıl gelişiyor, kontrol altına alınabilir mi, barış olur mu, işin içinde Cezayir var mı, İslamcılar giderek yükseliyor, bunların hepsi o bölgede. Bunlar da bölgesel ve uluslararası dengeler göz önünde bulundurularak anlaşılan ordu, güvenlik güçleri ve Cumhurbaşkanı Said ki 2019 Ekim’de yapılan seçimde arkasında yüzde 73 oy desteği var, durum değerlendirmesi yaptılar."
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said - Sputnik Türkiye, 1920, 27.07.2021
DÜNYA
Tunus Cumhurbaşkanı Said'den aldığı kararları 'darbe' olarak nitelendirenlere yanıt: Hukuk derslerini gözden geçirin
'Onlar da diyorlar ki referandumdan beri sen Türkiye'de neler yaptın...'
Mahalli'ye göre Tunus liderliği durumu AB ile de konuşmuş olmalı. Diğer yandan Türkiye ve Katar'ın 'darbe' söylemlerine atıf yapan Mahalli, Kays Said'in ise bu iddialara karşı Erdoğan yönetimine Türkiye'nin kararnamelerle yönetildiğini anımsattığını dile getirdi. Türkiye açısından sıkıntılı bir resim olduğunu belirten Mahalli, Tunus'ta akan suların geri çevrilmesinin zorluğuna işaret etti:
"Bence Avrupa Birliği ile de konuşmuşlardır. Türkiye ve Katar’a gelelim. Türkiye, darbe oldu vs. diyor. Arap medyasında yer aldığı şekliyle söylüyorum. Onlar da diyor ki referandumdan bu yana sen Türkiye’de neler yaptın? Ülkeyi kararnamelerle yürütmüyor musun? Ben de kararname yaptım diyor, Tunus’taki Cumhurbaşkanı da. Katar niye apar topar Tunus Cumhurbaşkanı’nı arama gereği duydu, niye telefonda konuştular? Demek ki bir şeyi örtbas etmek istiyorlar. Çünkü Müslüman Kardeşler üzerinden bütün suçlamalar Türkiye ve Katar’a yönelik. Onu saklamaya çalışıyorlar. Örneğin Yeni Şafak, dün ilk defa Müslüman Kardeşler tanımını kullandı Gannuşi ve El Nahda için. O zaman Müslüman Kardeşlerse sen niye tutuyorsun Türkiye olarak? Böyle bir çelişki var bu işin içinde. Cumhurbaşkanı da dün Cezayir Cumhurbaşkanı’nı aradı. Katar, Tunus’u Erdoğan da Cezayir’i arıyor. Çünkü Tunus, Cezayir, Libya ve Fas’ta Araplar arasında bir kargaşa yaşanıyor. Türkiye niye taraf olmaya çalışıyor ki orada? Türkiye açısından sıkıntı burada. Ama akan sular geri çevrilemez Tunus’ta."
Tunus Başbakanı Hişam el-Meşişi - Sputnik Türkiye, 1920, 26.07.2021
DÜNYA
Görevden alınan Tunus Başbakanı Meşişi: Görevi Cumhurbaşkanı'nın atayacağı kişiye devretmeye hazırım
‘Mısır çok önemli bir Arap coğrafyası, Tunus öyle değil’
Mısır’ın konumu itibariyle geçmişten beri önemli bir Arap ülkesi olduğunu ifade eden Mahalli, Tunus’un böyle bir pozisyonunun olmadığını, en önemli ayırıcı özelliklerinden birinin AB ülkeleri ve Libya’ya olan yakınlığı olduğunu anımsattı:
“Mısır ile karşılaştırdığımızda orada bir eşsizlik çıkar. Çünkü Mısır büyük bir ülke. 100 milyon nüfusu var ve yoksulluk çok yaygın. Tunus öyle değil. Tunus kökenli pek çok insan Fransa’da yaşıyor. Dolayısıyla Fransız kültürüyle beslenmiş yaygın entelektüel bir kitle var. Tunus, 56’da bağımsız oldu. Mısır’da 1928’de Müslüman Kardeşler örgütü kuruldu. Geçmişten gelen Mısır’da bir durum var. Mısır çok önemli bir Arap coğrafyası. Mısır hep odak noktasıydı. Tunus öyle değil. Hiçbir zaman öyle önemli bir ülke olmadı. Tunus’un en önemli özelliği, İtalya’ya çok yakın olması. Oradan Malta’ya çok yakın. Yüzbinlerce insan gemilere binip batıya giderse ne olur? Bundan dolayı bir ilgi gösteriyorlar. Bir de Libya’ya komşu olmasından kaynaklanıyor. Suriye’ye yankıları olumlu ya da olumsuz olabilmesi için şu andaki Tunus’taki Cumhurbaşkanı’nın iktidarı tümüyle kontrol edebilmesi ve dış politika çizgisini belirlemesi gerekiyor. Çünkü Mısır Camp David anlaşmasından sonra 78’te Tunus Arap Birliği, Tunus’a taşındı. Dolayısıyla Tunus o anlamda psikolojik bir faktör.”

'Tunus Mısır'la hareket ederse Suriye'ye yansıyabilir'

Mahalli, Tunus'taki gelişmelerin Ankara'nın Mısır ile normalleşmeye can attığı bir dönemde yaşanmasına atıf yaparken, Kahire'nin dayattığı koşullara dikkat çekti. Mahalli, Tunus lideri Kays Said'in Mısır'la elele vermesi halinde durumun Suriye sahasına yansıyabileceğini belirtirken, Tunus'taki gelişmelere Körfez ülkeleri dahil olsa dahi bu konuda eleştiri getiren Türkiye'ye 'Senin Libya'da ne işin var' diye sorulacağını anımsattı:
“3 Temmuz 2013'te Sisi darbe yaptığında Mısır, Suriye’ye yanaşmasın, birlik olmasın diye Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleri, Mısır’a milyarlarca dolar yardım ettiler. Yeter ki Mısır, Suriye ile birlikte olmasın diye. Çünkü dengeyi allak bullak eder böyle bir beraberlik. Şimdi aynı şeyi yapıyorlar. Katar’ın Tunus Cumhurbaşkanı’nı araması. BAE’nin Tunus’u araması, hepsi aynı tezgah içinde. Türkiye’nin de heyecanlanması… Çünkü böyle bir denge Türkiye’nin aleyhine gelişir. Türkiye, yalvarıyor Sisi’ye barışalım diye. Sisi, tamam barışırız ama iki şartım var diyor. Bir, Suriye, Irak ve Libya gibi ülkelerden çekileceksin. İki, Müslüman Kardeşler’e karşı tavır koyacaksın. Müslüman Kardeşler’i bir tarafa bıraksa, Suriye’de tavır koy. Mısır, Türkiye’ye ‘Suriye’den çekil’ diyor. Türkiye, Suriye’den çekilir mi? Mümkün değil. O yüzden Cumhurbaşkanı Said’in Tunus’ta başarı grafiğiyle bu başarıyı Sisi ile birlikte aynı potada eritip bölgeye yansıma olasılığıyla ancak Suriye’de etkisi olabilir. Sisi bu işin arkasında diyorlar. BAE bu işin içinde olabilir mi sorusuna cevap olarak o zaman da karşı taraf diyor ki Türkiye’ye ‘Senin Trablus’ta ne işin var?’ Katar’a diyor ki, atıyorum ‘Senin Somali’de ne işin var?’. Herkes kendi bakış açısı ve kendi konumunu desteklemek açısından bu suçlamaları sallıyor karşılıklı olarak. Ama olay bu değil. Olay, Türkiye ve İran, özellikle Arap coğrafyasında işbirlikçi iktidarların ihanetiyle yorumlanabilir. İstikrarlı bir ihanet de değil."
Tunus, seçim, kutlama - Sputnik Türkiye, 1920, 26.07.2021
DÜNYA
Beyaz Saray: Tunus Cumhurbaşkanı Said'in darbe yaptığı yönünde karar kılmak için henüz çok erken
'Katar'ın arkasına Türkiye'yi koydular'
Bölgede Katar'a biçilen rollere dikkat çeken Mahalli, Arap ülkesi olmayan Türkiye'nin bilinçli biçimde denkleme sokulduğu görüşünde. 'Katar'ın arkasına Türkiye'yi koydular' diyen Mahalli, Ankara'nın Libya'dan Somali'ye uzanan askeri varlığına atıfta bulundu:
"Taliban ile Amerika’yı Katar barıştırdı. Katar nasıl barıştırır, çapı ne? Katar’ın her tarafında Amerikan üsleri var. Dolayısıyla Katar’ın gelip de bölgede haritalar çizmesine ya da belirlemesine neden izin verdiler? Çünkü Türkiye’yi pazarlayamazlardı. Türkiye çünkü Arap ülkesi değil. Ama Katar’ın arkasına Türkiye’yi koydular. Dolaylı bir şekilde Türkiye bölgeye girmiş oldu. Katar’daki üsleriyle, Libya’daki varlığıyla, Somali’deki askeriyle. Bu, kendilerince İran’ı dengelemek için. Yani hikayeye biraz daha büyük çerçeveden bakarsak bugünlerde yaşadıklarımız aslında buzdağının görünen on binde biri bile değil. Yalnız Tunus değil. O coğrafyada olup biten her şey kimi ilgilendirir? Ama İngiltere, Amerika, Türkiye ya da Fırat’ın doğusu yani bütün dünyayı ilgilendiriyor. Ortadoğu’dan konuşuyoruz. Bugün ajanslarda Latin Amerika’dan bir tane haber var mı, yok, bulamazsın. Türk medyası dahil dünyadaki dış haberlerin ezici çoğunluğu Ortadoğu ile ilgili.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала