Rize İkizdere'de köylülerin taş ocağı yapılmasına karşı eylemleri devam ederken, bölgede yaşayan gençler de açıklamalarda bulundu.
“İkizdere Rize’nin en az gelişmiş ilçesi bir de bu taşocağı olursa İkizdere diye bir şey kalmayacak. Biz yatırıma karşı değiliz ama bir yeri yok ederek başka bir yeri yapamazsınız. Ben buranın ağaçlarına salıncak kurarak büyüdüm. İkizdere’nin belediye başkanı da başında bizimleydi bakan geldiğinde bizi ‘marjinal’ ilan etti. Ben ona bunun için oy vermedim” diyen gençlerden biri, "Biz marjinal değil Rizeliyiz. Orijinaliz. Bizi ötekileştirmeye, algı yaratmaya çalışıyorlar. ÇED raporlarına baktığımızda da hukuksuzluk ortada. Ne yapalım istiyorlar. Bırakıp gidelim mi toprağımızı? Gençliğimiz burada geçiyor, geleceğimizde burada olsun istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet'ten Leyla Kılıç'ın haberine göre, Jandarma tarafından yerel basın mensuplarının direniş alanına giremeyeceği ve sadece evlerde ve bahçelerinde görüntü alarak haber yapabilecekleri belirtildi ve basın mensuplarının çadırların söküldüğü alana gitmelerine de izin verilmedi.
Evindeki musluktan çamur aktığını kaydeden Baş, “Dağın tepesinden taş alacaksın. Bizden ne istiyorsun? Buradan alana kadar satılıyor, git oradan al. Bu kadar inat ne için? O hain firma yıkılsın inşallah. Jandarmayı dikiyorlar, o girmesin bu girmesin. Sesimizi duyurmak için gelen gazetecileri, bile engelliyorlar. Hepsini Allah’a havale ediyorum. Benim kocamın mezarı bile burada, ölünce ben de burada yatacağım. Bugünün yarını var. Babanın yeri mi de burası gelip milletin tapulu mallarını alıyorsun” ifadelerini kullandı.
Gazeteciler alana alınmadı
Gazetecilerin alana alınmaması üzerine bölgeye gelen Artvin Barosu’ndan avukat Elif Bekar da suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Bekar, “Alana geldiğimizde gazeteci arkadaşlar direnişçilerin olduğu alana alınmadı. Gerekçe olarak valilik izninin gerektiğini söylüyorlar ama basın özgürlüğü kapsamında böyle bir şey yok. Olaya ilişkin suç duyurusunda bulunacağız” ifadelerini kullandı.
Yerel basın mensubu ve ekoloji aktivisti Eren Dağıstanlı ise “Kurum kartımla alana geldiğimde her defasında çekim yapabilirken, bugün (dün) direnişçilerin olduğu alana alınmadık. Giremeyeceğimizi ve çekim yapamayacağımızı, ancak gözlerinin önünde durabileceğimizi söylediler. İzin vermiyorlar demek ki burada bir şeyler gizlenmeye çalışıyor. Herkes buranın sesi olsun...” diye konuştu.
Öte yandan Elif Bekar, jandarmanın geçen hafta sonu gece iki buçukta köylülerin tapulu arazilerinde yer alan direniş çadırlarını sökmesine yönelik de Kalkandere Adliyesi’ne suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
‘Vadimizin sesini duyun'
İkizdere’de doğan Ayla Baş da evlerinden çıktıklarında jandarmanın her defasında kimlik sorduğunu söyledi ve şu açıklamalarda bulundu:
“Ben kuzinenin önünde doğmuşum, annem elbiselerimizi bu derelerde yıkamış. Hepimiz burada doğduk büyüdük. Annelerimiz babalarımız bizi buranın çayıyla, balıyla büyüttü. Şimdi her şey elimizden alınmak isteniyor. Sabaha kadar her beş dakikada bir boş kamyonlar yukarı çıkıyor, dolu şekilde aşağı iniyor. Evimden çıkıp çöp atmaya çıktığımda jandarma kimlik sorup GBT kontrolü yapıyor. Tapulu arazimizde çadırlarımız vardı. Onları söktüler. Şimdi oraya girmemiz de yasaklandı. Vadimizin sesini duyun! Bir insanın gidecek köyü olmamalı mı? Böyle giderse bizim olmayacak."