Şen, A Haber televizyonunun canlı yayınında gündemi değerlendirdi ve soruları yanıtladı.
Son zamanlarda yapılan anket manipülasyonlarının bilimsel etik açısından yapılmaması gereken bir konu olduğunu dile getiren Şen, herkesin hata yapabileceğini ama bilimle uğraşanların asla böyle bir şeye yeltenmemesi gerektiğini belirtti.
Mustafa Şen, 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde, seçimin 1. turda bitmeyeceğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yüzde 50'nin üzerine çıkamayacağı ve seçimi ikinci tura kalacağını söyleyenlerin "AK Parti yüzde 30'un altına düştüğü" şeklinde açıklama yaptığını anımsattı.
Şen, "Biz bunları ölçtük, defalarca analiz yaptık ve gördük ki AK Parti'nin oy oranı yüzde 40. Bunu siz hata payı çerçevesinde az aşağıya az yukarıya oynatabilirsiniz." diye konuştu.
Şen, AK Parti'yi yüzde 30'un altında gösteren anket firmalarının, örneklem planı üzerinden yapılacak diğer saha çalışmalarına dahil bir kısım verilerin, analizlerin ve bu sonuçlara nasıl ulaştıklarına dair belgelerinin olmadığını belirterek, "İtiraz edildiğinde ham veriyi gösterebilmesi gerekir, ham veriyi örneklem planı ile birlikte tarafsız bir heyetin incelemesi gerekir. Bunlara açık olmaları gerekir ve bunu her araştırmada yapmanız gerekmez ama bir itiraz olduğunda buna açık olmalısınız. Dolayısıyla buna açık olduğunuzu baştan bilerek bu sonuçları açıklayacaksınız ama ben böyle bir şey göremiyorum." ifadelerini kullandı.
'Açıklama yapıyorsanız onun hakikatin bir yansıması olması gerekmez mi?'
Araştırmacılar Derneğinin manipülasyon konusunda yaptırım gücü olmadığını belirten Şen, şöyle devam etti:
"Araştırmacılar derneğimiz çok esaslı kaliteli bir kurum fakat yaptırım gücü yok onun için odalara bağlı olmak gerekiyor, o ayrı bir mevzu. Daha önce AK Parti'nin çıkarttığı bir kanun var, yapılan araştırmaların kimlik bilgilerinin ve finansmanında nereden sağlandığının da açık bir şekilde ortaya konulması gerekiyor. Bunları da göremiyoruz ama bunları görmesek bile bunları koymazsanız bir gerçeği açıklamakla mesul değil misin? Eğer açıklama yapıyorsanız onun hakikatin bir yansıması olması gerekmez mi? Bunun böyle olmadığını görüyoruz.
CHP Genel Başkanının avukatı Sayın Mustafa Kemal Çiçek, şöyle bir cümle kullandı, benim kanım dondu, '650 milyon anket firmalarına ve medyaya dağıtıldı.' Buna sessiz kalamazdık, korkunç bir şey. Şimdi bu yalan veriler nereden ortaya çıkıyor anlıyorsunuz. Diyeceksiniz ki 'bir avukatın demesiyle olabilir mi? Zira o başka bir partiye geçti' tamam orada duralım diyelim ki o doğru yani Sayın Çiçek yanlış bir beyanda bulunuyor. Peki, CHP'nin eğitim çalışmalarından bir video gördük, Cumhurbaşkanımız bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinde gösterdi. Oradaki eğitimci, 'büyük bir yalan söyleyin, onu sürekli tekrar edin yalanınız basit olsun' diyor. Bu süreçlerin entelektüel arka planlı bilmeyenler, 'işte bir eğitimci böyle bir şey saçmalıyor' der ama böyle saçmalık olmaz."
Söz konusu eğitimcinin konuşmasının, kendi sözü değil Hitler'in Propaganda Bakanı Goebbels'in kitabından cümleleri olduğunu vurgulayan Şen, "Bu böyle olmaz buna dur demek lazım. Parti ayrımı gözetmeksizin bütün siyasi camianın, hakikatler üzerine konuşmak bağlamında bir ant vermeleri ve birlikte hareket etmeleri gerekiyor." dedi.
'Avukat Çiçek, CHP'nin ana söylem stratejisini ortaya koyuyor'
CHP'den, istifa eden avukat Mustafa Kemal Çiçek'in bir kısım anket şirketlerine ve medyaya 650 milyon lira dağıtıldı iddiasına ilişkin ise Şen, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun avukatı, '650 milyon dağıtıldı' derken yalan söylemiş olmuyor çünkü eski partisi CHP'nin ana söylem stratejisini ortaya koyuyor. Dolayısıyla bu iki söz birbiriyle mutabık ve bu utanç verici bir şey." diye konuştu.
Bazı anketlerde "Gençlerin AK Parti'yi terk ettiğini dair yalanların" olduğunu hatırlatan Mustafa Şen, şunları belirtti:
"AK Parti'nin gençlerden aldığı oy oranı, en yakın takip eden partinin en genç yaş grubu 10 puan üzerinde, 2 genç yaş grubu 15 puan üzerinde. Şimdi kim kimi terk etti? AK Parti çok ilginç bir şekilde, hala baştan beri gençlerin birinci partisi. Bu da çok önemli bir şey. Bir başka manipülasyon kararsızlar üzerine yapılı. Şöyle söyleniyor, 'Kararsızlar, işte umut kesildi şu oldu, bu oldu kararsızlar 15, 20, 30' yalan, böyle şey olmaz. Neden olmaz çünkü kendi sözleriyle çelişiyorlar. Çünkü bu arkadaşlarla konuştuğumuz zaman bir cümleleri şu olur, 'Türk toplumu politize bir toplumdur' buna katılmayacak olan var mı? Hepimiz katılırız, biz politize toplumuz.
Nereden biliyoruz? Sandığa katılma oranı 90'larda, geçerli oy oranlarınım yüzde 85'lerde, 87'lerde bazen 92 çıktığı da oldu. Şimdi politize bir toplumda kararsız çok olmaz. Diyorlar ki yine ikinci cümleleri 'Efendi Türk toplumu, seçmen kutuplaştı' diyorlar. Ama kutuplaşma ile kararsızlık ters orantılıdır. Politizasyon ile karasızlık ters orantılıdır. Politize olmuş, kutuplaşmış bir toplumda kararsızlar düşük olur. 'Oy vermeyeceğim, kararsızım, siyasi fikrimi burada belirtmek istemiyorum' diyenlerle birlikte toplamda şu an yüzde 10-12 civarında bu kesim."
Toplumunun Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan koptuğu yönündeki iddialara da değinen Mustafa Şen, şunları kaydetti:
"Alakası yok, açık uçlu soruyorsunuz. Diyorsunuz ki 'Cumhurbaşkanı seçim olsa kime oy verirsiniz?' Yüz üzerinden dağılır, seçenek yok, katılımcılar kendileri söylüyorlar. Çok enteresan Sayın Erdoğan yüzde 45'lerde çıkıyor, tam açık uçlu sorduğunuzda yüzde 38 çıkıyor fakat yüzde 38'in altında 50 insan daha var ve onların en yakınına 3-4 kat fark atıyor. İsimleri karşılıklı sorduğunuzda da Sayın Erdoğan hiçbir seçenekte yüzde 50 altına düşmüyor. Hatta bazı isimler olurlar mı bilmiyorum ama eğer olmayı dönerlerse sonucu görürler, Sayın Erdoğan 60'ları aşıyor.
İsimler konuşulduğunda hiçbir seçenekte 50'nin altına düşmediği Sayın Erdoğan 2. tur ihtimali sıfır, seçim 1. turda bitecek gözüküyor. Dolayısıyla bu arkadaşlara çok basit bir şey öneriyorum, gerçeği bilin ve ona göre hareket edin. Bütün nüfusa bakıldığında AK Parti'ye 27 diyor ama seçim sonuçları geçerli oy üzerinden hesaplanıyor, nüfus üzerinden değil. Böyle algı operasyonları yapmayın, bu numaralarınızı kimse yutmaz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın milletin kabulünü görmüş, karizmatik bir lider olduğunu söyleyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şen, şöyle devam etti:
"Yaptığımız çalışmalarda, 'ülkenin ve sizin sorunlarınız ne, bize ayrı ayrı söyler misiniz?' diyoruz. Bireysel ve toplumsal olarak gördükleri sorunları, bu ülkede en iyi kimin çözeceğini soruyoruz. Cevap Tayyip Erdoğan çıkıyor, CHP'li de böyle söylüyor, MHP'lisi de İYİ Partili de HDP'li de. Partilere göre bu ağırlıklar tabii ki değişiyor MHP, Büyük Birlik Partisi ve AK Parti'nin seçmenin de bu oranlar çok daha yüksek ama diğer partilerden de öyle söylüyor. Peki diyorsunuz 'muhalefet çözebilir mi?' arada korkunç bir fark var. Kendine partilerine, kendi liderlerine dair verdikleri cevaplar aslında onlar."