Uzak Doğu ülkelerinde özellikle Japonya’da giderek artan hikikomori hastalığı, çağın hastalığı olarak nitelendiriliyor.
Japonca bir sözcük olan ve ‘içeri çekilme, hapsedilmiş olma’ anlamını taşıyan hikikomori, insanlardan kaçma, tek yaşamı güvenilir hissetme, bireyin kendini sosyal hayattan izole etmesi şeklinde görülüyor.
Bu kişilerin yaşamdan 'elini ayağını çekip' temel ihtiyaçları dışındaki tüm zamanlarını odalarında geçirdiklerini belirten uzmanlar, aşırı koruyucu aile tutumları ve teknoloji bağımlılığının hastalığı tetiklediğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, sosyal etkileşimin ve aile bağlarının güçlendirilmesinin önemini vurguluyor.
Her Pazartesi ve Cuma günleri yayınlanan Yeni Şeyler Rehberi programına konuk olan Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nde Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş, günümüzde giderek artan hikikomori konusunda bilgi verdi, tavsiyelerde bulundu.
Hikikomorilerin toplumsal yaşamı kenarda bırakıp temel ihtiyaçları haricinde zamanını evinde ya da odasında geçirdiklerini kaydeden Candaş, “Hikikomori zaman kullanımı ve toplumsal rollere ve sorumluluklara da gösterilen bir tepki olarak görülebilir” dedi.
Candaş, özellikle teknoloji bağımlılığı ve aşırı koruyucu aile tutumlarına işaret ederek “Aşırı koruyucu aile tutumları da bu hastalığı tetikleyen sebepler arasında gösterilmektedir. Özellikle teknoloji kullanımı ve bağımlılığı hikikomori için başlangıcı tetikleyen en önemli unsurlardan biri. Hikikomori modern çağımızın gitgide artan bir hastalığıdır” diye konuştu.