CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, Suriye askerlik görevini yerine getirirken hayatını kaybeden Caner Sarmaşık’ı, ailesinin aktardıklarını, Romanların karşılaştıkları ayrımcılıkları RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı.
Purçu, ailelerin çocuklarını askere göndermeye verdiği önemi ve özveriyi “Öncelikle her Türk vatandaşında olduğu gibi biz de Türk vatandaşıyız. Atatürk ne demiş? Kendisini Türk hisseden herkes Türk’tür. Bu da Atatürk milliyetçiliğinin tanımıdır. Biz askere çocuklarımızı gönderirken düğünlerle, şenliklerle, eğlencelerle gönderiyoruz. Askerlik yapmak onurumuz ve gururumuzdur. Her zaman bunu böyle bilir ve o gün gerçekten ciddi bir eğlence yaparak sevinçle, gururla çocuklarını askere gönderirler” diye tarif etti.
‘Son günlerde kendi etnik kimliğinden dolayı bir ayrımcılık söz konusu olmuş’
Purçu, Caner’in Suriye’ye gönüllü olarak gittiğini ve ailesine son günlerinde ayrımcılığa maruz kaldığını anlattığını aktardı:
“Caner’de böyle askere gitti ve Kayseri’de askerlik yaparken gönüllü olarak Suriye’ye gitmek istedi ve gitti. Dolayısıyla o heyecan, şevk, vatan ve minnet borcuyla görevi yapmaya çalıştı. Çocuğun psikolojisi yerinde, gönüllü gitmiş olduğu bir yer, ailesi tarafından da söylenilen bu. Bu çocuğun intihar etme şansı sıfır. Devamlı ailesi ile görüşüyor. Yalnız ailenin söylediği bir şey var. Son günlerde kendi etnik kimliğinden, Roman olmasından dolayı bir ayrımcılık söz konusu olmuş. Dolayısı ile bir rahatsızlığı olmuş. Birkaç kere ailesine telefon etmiş. Demiş böyle, muhtar devreye girmiş. Aramış, muhtarla görüşmüş.”
‘Silah ve merminin kimin olduğu otopsi raporuna yazılmamış’
Otopsi raporunu incelediğini söyleyen Purçu, silahın ve merminin kimin olduğuna ve ateşleme mesafesine yer verilmediğini “Bunlar söylenti tabii ki asıl çocuğun öldükten sonraki raporuna bakmak lazım. Apar topar bir rapor hazırlandı. Ön rapor deniyor buna, otopsi raporu. Ben aldım, okudum, inceledim, süreci takip ettim. Ön rapora baktığımızda silahın kimin silahı olduğu belli değil. Çıkan mermi kimin silahından çıktığı belli değil ve ön raporda o ateşli silah kaç metreden ateş edildiği ile alakalı hiçbir bilgi yok. Rapora intihar diye onu bunu inceleyip yazmışlar. Alelacele verilmiş bir karar raporu okuduğunuzda. Silah kimin silahı, mermi kimin silahından çıkan mermi yazılmamış. Nasıl o zaman bu çocuk intihar ediyor? Hem de raporda ‘Bu inceleme sonucunda silah, mermi, atış mesafesi ana raporda tespit edilecek’ demiş. E o zaman niye intihar yazıyorsun” diye belirtti.
‘Velev ki intihar, çocuğun psikolojisi bozuldu ve intihar etti, bizim için yine şehittir’
Caner Sarmaşık’ın intihar olsa bile şehitlik mertebesi verilmesi gerektiğini savunan Purçu, bu konu üzerine bir kanun teklifi hazırladığını “Velev ki intihar! Bu çocuğun psikolojisi bozuldu ve asker ocağında ölüyor. Bizim için gene şehittir. Sevinerek, heyecanlanarak, gururlanarak askere giden bir çocuk, bir asker, bir genç vatanın evladıdır. Vatan borcunu yaparken psikolojisinin bozulması da bunalıma girmesi de bir ölüm sebebidir. Bütün askerlerimiz için geçerli, eğer o asker ocağında görevini yaparken, nöbet sırasında, bir şekilde ölüyorsa yine şehit olması lazım. Bu da yok. Romanların, derneklerimizin, vatandaşlarımızın istediği tek bir şey var: Caner Sarmaşık’ın şehit olarak kabul edilmesi. Bu sadece Caner Sarmaşık için değil bütün askerlerimiz için geçerli olması gereken bir şeydir. Asker ocağında ölen herkes şehittir. Şehit olması lazım. Bu konuda bir kanun düzenleme çalışması yapıyorum. En kısa sürede bunu da bütün askerlerimizi kapsayacak şekilde önerge olarak vereceğiz” diye ifade etti.
‘Şehitlik mertebesi verilmesi ile ilgili dava açıldı’
Purçu, yürütülen soruşturma konusunda “Şu an bir soruşturma açıldı. Sağ olsun devletimizin kurumları da bu konuya ilgi gösterdi. Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, birçok kurum Caner Sarmaşık’ın bu meselesine çok ilgi gösterdi. Soruşturmanın sonuçlarını bekliyoruz. Biz de sıkı sıkıya takip edeceğiz, ediyoruz. Ailesi suç duyurusunda bulundu. Oğlumuzun psikolojisi her şeyi yerindeydi. Bu çocuk intihar edemez. Velev ki böyle bir şey oldu. Son anda bunalıma girdi. Şehitlik mertebesi verilmesi ile ilgili dava açıldı. Onu da takip edeceğiz. Çok güzel bir şey söyledi babası: Oğlum bak ben kirada duruyorum. Damım akıyor ama ben bir kuruş para istemiyorum. Hiçbir şey istemiyorum. Tek istediğim onurumuzun geri iade edilmesi, çocuğumuzun şehit olarak kabul edilmesi” dedi.
‘Romanlar milliyetçi bir toplumdur, Atatürk milliyetçisidir’
Purçu “Romanlar milliyetçi bir toplumdur. Atatürk milliyetçisidir. Bunun da gereğinin yerine getirilmesini istiyoruz. Herkes kanunlar yasalar önünde eşittir. Biz de eşitiz. Hiç kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur. Ayrımcılık, ötekileştirme, nefret söylemleri ile ilgili Türkiye’de ciddi çalışmalar yapılması lazım. En maruz kaldığımız konular bunlar ve en çok sorun yaşadığımız mesele de maalesef bu: Önyargı, ayrımcılık, ötekileştirme ve nefret söylemleri. Roman dernekleri federasyonları bunlarla mücadele ediyor. Biz bununla mücadele ediyoruz ama ülkemizi de vatanımızı da halkımızı da milletimizi de çok seviyoruz. Bizi niye ayırıyorlar? Niye ötekileştiriyorlar. Biz bu devletin bir parçasıyız” diye ekledi.