Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, 27 Nisan tarihinde kamusal olaylarda polisin ses ve görüntüsünün alınmasını yasaklayan genelgesi yargıya taşındı.
Ankara Barosu Başkanlığı tartışma yaratan genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay’a dava açtı.
Hürriyet'in haberine göre 20 sayfalık dava dilekçesinde, özetle şöyle denildi:
'Kolluk yetkisinin kötüye kullanılmasıdır'
- Düzenleme ile hem temel insan hak ve özgürlükleri hem ceza muhakemesi hukukunun yüzlerce yılda kazandığı hak arama ve delillendirme imkân ve usulleri hem haberleşme hakkı hem de savunma hakkı ihlal edilmektedir. Bu nedenle Emniyet Müdürlüğü genelgesi, bir yetki aşımıdır. Kolluk yetkisinin kötüye kullanılmasıdır.
Denetlemeyi azaltmaktadır
- Tarafımızca iptali istenen genelge, içerikten de anlaşıldığı üzere kamu görevlilerinin görevleri esnasında denetlenebilirliğini azaltmayı amaçladığından Anayasa’nın 2. maddesine, haber alma ve verme hürriyetine, sansür getirme saiki olduğundan 28’inci maddesine, haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü ihlal ettiğinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesine açıkça aykırıdır.”
'Toplum baskısı ile ivedi yargılama konusu olabilmektedir'
CHP de dava dilekçesinde özetle şu ifadelere yer verdi:
"Bugün sosyal medya, güçlü bir yönlendirme aracı ve demokratik ülkelerde demokrasinin dördüncü ayağı olarak görülebilir. Bu sayede, kolluk faaliyetlerinden haberdar olan toplumda konuya ilişkin bir kamuoyu oluşmaktadır. Bu husus yeri gelip kolluk görevlisine yapılan bir haksız eylemin de göz önüne getirilip yine toplum baskısı ile ivedi yargılama konusu olabilmektedir.”
Öte yandan Avukat Kemal Ulusoy da vatandaş olarak benzer gerekçelerle genelgenin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Danıştay’a dava açtı.
Ankara Barosu'ndan George Floyd örneği
Ankara Barosu dilekçesinde, ABD’de polisin öldürdüğü George Floyd’u da örnek vererek şunları belirtti:
"Amerika’nın Mineapolis kentinde 25 Mayıs 2020 tarihinde siyah Amerikalı George Floyd’u öldürmekle suçlanan beyaz polis memuru Derek Chauvin’in eylemi şayet video kayıtları olmasa idi ne yargılama konusu olabilecek ne de fail bilinecekti. Ülkemizin yakın tarihinde de maalesef kamu görevlisi polis memurlarının haksız müdahalesine maruz kalan vatandaşlarımızın zararları ancak video kayıtları ile ispat edilebilmiş ve yargılama konusu yapılabilmiştir."