Adem Metan'ın sorularını yanıtlayan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan ile en son yüz yüze ne zaman görüştünüz?' sorusuna '2019 yılının nisan ya da mayıs ayında' yanıtını verdi. Söz konusu görüşmenin Babacan'ın AK Parti'den ayrılacağını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ilettiği görüşme olduğunu ifade eden Babacan şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan ile son yüz yüze görüşmem 2019 yılında sanırım nisan ya da mayıs ayında oldu. Benim artık AK Parti'den ayrılmak istediğimi kendisine tebliğ ettiğim görüşmeydi. İlk kendisi duydu. Daha önce kimseyle paylaşmamıştım bunu. İlk kendisi duymuş oldu. Bunca yıldır beraber çalışmış insanların bir hukuku vardır; bir ayrılma kararı varsa onlarla konuşmak gerekir, bu yüzden ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a söyledim."
Babacan: AK Parti’den ayrılacağımı ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söyledim, ilk kendisi duydu https://t.co/3wR7RaIPvi pic.twitter.com/2nRiV6jpLw
— Sputnik Türkiye (@sputnik_TR) April 29, 2021
'Siyasetin en önemli özelliği insanları özgürleştirmesi'
'Siyasetin en önemli özelliğinin insanları özgürleştirmesi' olduğunu ifade eden Babacan sözlerine şöyle devam etti:
“Ara ara iş dünyasını özlüyorum çünkü daha basit, sınırları olan bir alan. Ama siyasette yaptıklarımın ve sonuçlarının geniş etkisini iş hayatında bulmak mümkün değil. Şöyle bir düşünün; Türkiye’nin en varlıklı, en büyük şirketlerini bir düşünün. Bizim gibi özgür konuşabiliyorlar mı? Mümkün değil. Siyasetin en önemli özelliği insanları özgürleştirmesi. Bir siyasi parti olarak biz rahat eleştirebiliyoruz, düşündüklerimizi açıkça söyleyebiliyoruz. Kimse dönüp bize işine bak diyemiyor çünkü işimizi yapıyoruz.”
Metan’ın 'Türkiye’de ekonomik problem var mı?' sorusu üzerine Babacan 'Türkiye şu anda yakın tarihin en derin ekonomik krizini yaşıyor' dedi ve şunları söyledi:
“Önceki krizlerden bir farkı var o da şu: Türkiye 3500 dolarlık milli gelirden 12 bin 500 dolara çıktı. Dolayısıyla 2013 yılında ülke o zirveyi yaşadı, toplumumuz yüksek refah seviyesini gördü. Yüksek refahtan geriye düşünce bu krizi yönetmesi ailelerin, vatandaşlarımızın, gençlerimizin daha zor. Dünyada çok yoksul ülkeler, zor yaşam standartları var. Fakat insanlar o zorluğun içerisinde doğup büyüdükleri zaman çok dert etmeyebiliyorlar ama iyiyi gördükten sonra onun gerisine düştüklerinde onun psikolojik etkisi çok ağır oluyor. Daha dün sosyal medyadaki yorumları bana arkadaşlar gösterdi. Genç bir kardeşimiz yazmış demiş ki: eskiden bizim evdeki buzdolabını açınca yiyecekler yere dökülüyordu, şimdi buzdolabının sadece bir rafında birkaç şey var, başka bir şey yok evimizde. O zorluyor herhalde en çok, krizin en acı tarafı bu. İyiyi görüp sonra daha kötü durumla karşı karşıya kalmak.”