İngiltere, İspanya ve İtalya'dan önde gelen 12 kulübün ‘Avrupa Süper Ligi’ adıyla yeni bir turnuva düzenlenmesi küresel futbol endüstrisinde deprem etkisi yarattı. UEFA'dan FIFA'ya, pek çok ülkenin federasyonlarından teknik direktör ve futbolculara uzanan spor kamuoyu adeta ayaklandı. Ünlü futbol yazarı Simon Kuper'in deyişiyle 'futbol asla sadece futbol değildir' motto'sundan hareketle ülkelerin liderlerinden siyasetçilerine tepkiler gecikmedi.
Yeni ligin finansmanında ABD'li dev firma JPMorgan'ın 4 milyar euro'luk yatırımlar yer alması, finans kapitalin yeşil sahalara girişi olarak görülürken, girişim 'elit takımların zenginleşme' ve 'tekelleşme' girişimine yoruldu. UEFA ve FIFA öncülüğünde böylesi bir ligin katılımcılarının milli takımları dahil tüm organizasyonlarından men edilmesi eşliğinde tepkiler çığ gibi büyüdü.
Dünyanın en büyük kitlesel sporu olan futbol, yan sektörleriyle birlikte çoktan 'amatör ruhu' ekarte ederek bir endüstriye dönüşmüşken, yeni girişimin yerel ligleri tümden ortadan kaldıracağı düşünülüyor. Ligin savunucuları ise pandemi koşullarının futbola büyük darbe vurduğunu ve yeni bir dönem açılması gerektiğini dile getiriyorlar.
Küresel futbol sanayisinin gündemine bomba gibi düşen gelişmeyi spor yazarı Kenan Başaran ile konuştuk.
‘Futbol aristokrasinin amatör oyunuyken işçi sınıfıyla ticarileşti, burjuvazi oyuncağa çevirdi zaten’
Kenan Başaran’a göre, televizyon içine girdiğinden beri futbol çoktan endüstri haline geldi, bu yüzden 'romantizme' fazla yer yok. Aristokrasinin amatör oyunuyken, işçi sınıfıyla birlikte ticarileşen, burjuvaların önce verim kaybı olarak görüp sora ticari oyuncaklarına çevirdiği futbol açısından yeni lig girişiminin gelinen aşamayı gösterdiğini belirten Başaran, ancak bunun 2024'den sonra beklendiğini ve şu anda zamanlamasının erken olduğunu dile getirdi. Real Madrit başkanı Peres'in pandeminin futbol üzerindeki etkisini örnek vermesiyle 115 milyon euro'ya oyuncu alındığı için dalga geçildiğini aktaran Başaran, futbol sektörünün normal şartlarda stadlar, bilet geliri üzerinden çok da kazançlı olmadığı ve bahis gibi yan sektörleriyle anlam taşıdığını Simon Kuper'e atıfla dile getirdi:
“Futbol üzerinden romantizm yapılmasının bir anlamı yok. Bu romantizm öleli yıllar oldu. Televizyon bu işe ayağını uzattığından beri futbol bir sektör, endüstri. Kısa bir başlangıç hikayesi şu. Aristokrasinin amatör amaçlı bir oyunuydu, işçi sınıfı ticarileştirdi. Burjuvalar önce buna 'günah' diye baktı, 'verim kaybı' diye baktı. Daha sonra aldılar, kendi ticari oyuncaklarına çevirdiler. Gelinen nokta sürpriz değil aslında sadece zamanlaması çok erken oldu. Beklenti 2024’ten sonra bu mevzunun ısıtılmasıydı. Çünkü UEFA’nın şampiyonlar ligi yeni formatını açıklaması söz konusuydu. Şimdi aslında tam tekelleşiyor. Hayatın birçok alanında bu tekeller var. Ama futbol herkesin ilgilendiği bir oyun olunca çok sağlıklı bir durum değil. Büyük kulüpler pastanın büyük kısmını kapıyorlar. Ama açgözlüler, doymuyorlar. Perez için ‘Alkollüydü galiba bu açıklamaları yaparken’ denildi. Pandemi sürecinde 115 milyon euroya oyuncu almış. Dolayısıyla ekonomik sebep demenin anlamı yok. Normal şartlarda futbol bir oyun olarak kalmaya devam ederse zaten çok kazandıran bir sektör değil aslında. Simon Kuper, futbol üzerine yazar. Bunlar asırlık batık şirketlerdir, ne batarlar ne çıkarlar. Çünkü sermayesi insan, insanın bileği, eli. Mesela Cenk Tosun sakatlandı, Beşiktaş’ın şampiyonluk ihtimali zayıfladı. Değişkenlerin çok farklı olduğu bir oyunda diğer sektörler gibi kestirebilir sonuçlar öngöremiyorsunuz. Sürdürülebilir bir ekonomileri olması gerekiyor. Ama Amerikan sermayesi, Çin sermayesi, Arap sermayesinin dahil olmasıyla artık görünenin arkasında başka kazançlar var. Yani dehşet bir bahis sektörü, fonların girmesi çıkması, borsası var. Yoksa sahadaki görüntü, bilet satmak değil."
'Finansal futbol diyoruz buna'
Kenan Başaran, bugün gelinen aşamada yeşil sahalar üzerinden yaşananın 'finansal futbol' olarak tanımlanabileceğini vurguladı. İşin siyasi yanı da olan para endeksli bir yapı çıktığını belirten Başaran, "Sadece zamanlama açısından sürpriz oldu" vurgusu yaptı:
"Finansal futbol diyoruz buna esasen. İşin siyasi tarafı var. Infantino bugün, 2022 Dünya Kupası gelmiş geçmiş en iyi kupa olacak diyor. Klimalar eşliğinde oynatılacak bu kupa. Tamamen para endeksli bir yapı. Sadece zamanlama açısından sürpriz oldu. Yoksa futbol lig belgelerinde bütün bu süreçler ortaya dökülmüştü. Bunların yapılacağı biliniyordu. Hatta 20 sene öncesinin bir hikayesidir. G-14 diyorlardı ekonomideki gibi. Bu kulüpler uzundur bunu hayal ediyorlardı. Amaç daha fazla para koparmak. Ama şu anda bir çıkmaza girmişler.”
'12'ler çatırdamaya başladı ama Perez de hukuken engelleyemezsiniz diyor'
Başaran'a göre Avrupa Süper Ligi girişimine karşı tepkiler büyük ve 12'ler yalnız kalmış görünüyor, ama asıl iş taraftarlarda. Başaran stadyumlar boş kalırsa etkileri olacağını söylerken, bir engelleme girişimine karşı 12'ler cephesinin hukuki yollara da başvurabileceğini dile getirdi:
“Aslında iş taraftarda. Taraftar bu kulüplerin maçlarına gitmezse, en azından stadyumları boş bıraksalar bile önemli bir etki yaratır. Çünkü izlenme oranlarını etkilemeyebilirsiniz. Uzakdoğu izler, orası burası izler dijital üzerinden. Z kuşağı hedefleniyorsa onlara çok fazla ket vuramazsın. Ama stadyumlarda izlenmesi açısından etkili olabilir. Bu ligin oynanmaması yönünde tepkiler ağırlıkta. Futbolun eski yeni yıldızları, bizzat oluşumun içinde yer alan kulüplerin efsane isimleri Alex Ferguson’dan Gary Neville’a, Eric Cantona’ya kadar herkes karşı. Nispeten çoğunluğun değil çoğulculuğun savunulduğu bir durumdayız. Keşke siyaseten de dünya bu kadar duyarlı olsa. 12’ler yalnız kalmış durumda, çatırdamaya da başladı. İngiliz medyasındaki haberlere göre, Liverpool’un vazgeçebileceği, City ve Chelsea’nin de tereddüte düştüğü söyleniyor. Diğer yandan Perez de 'anlaşma imzaladık, öyle kolay kolay kimse çıkamaz' diyor. PSG dahil üç kulübe de süre tanınmış katılmaları için. Birtakım davalar örnek gösteriliyor. Hukuken engelleyemezsiniz deniliyor. Patenciler böyle bir yapı kurmuşlar, ona Avrupa Konseyi onay vermiş. Güreşçilerin bir organizasyonu örnek gösteriliyor. Almanya’da kazanılmış bir dava örnek gösteriliyor. Yani ‘Rekabet açısından engelleyemezsiniz’ diyenler de var, ‘rekabeti olumsuz etkiliyor, kapalı devre sistem kuruyor' diye karşı çıkanlar var. Bu 12 kulüp eğer blöf yapmıyorlarsa, daha sonraki eylemleri erkene alıp kısa vadede para koparmaya çalışmıyorlarsa o zaman her şeyi, büyük bir hukuki savaşı da göz almışlardır.
'Futbol asla sadece futbol değildir saptamasının sağlamasını görüyoruz'
Başaran diğer yandan meselenin bir çok boyutunun ortaya çıktığına dikkat çekti. Klüplerin içinde isyan çıktığını, kimin neden yana olduğunun ortaya çıktığını belirten Başaran, Simon Kuper'in ünlü sözü 'futbol asla sadece futbol değildir' sözünün sağlamasının yaşandığını dile getirdi:
"Ama işin birçok boyutu var. Liverpool bu yeni lige katılıyor ama teknik direktörü ‘Ben ve oyuncularımı ilgilendiren bir durum değil, biz gitmek istemiyoruz’ diyor. ‘Futbol asla sadece futbol değildir’ sözünün bir sağlamasını da görüyoruz. Kimlerin gerçek kahraman olduğunu kimlerin olmadığını da görüyoruz. Mesela Zinédine Zidane burada Perez’i destekleyen bir tutumda, ‘Ben işime bakarım’ diyor. Zidane daha önce Cezayir’in iç siyasetindeki insan hakları ihlallerine, diktatoryal tutumlara da sessiz kalmış, sadece para kazanma endeksli bir davranış sergilemiştir. Ortadoğu’daki pazarlardan pay kazanmak adına, kişisel sponsorluklar gibi. Bir yandan Zidane bir yandan Jürgen Klopp, iki ayrı kutuptalar. Genel anlamda futbolseverler Klopp ve benzerlerinden yana."
'Mevcut düzen çok da adil değil ama nispeten daha çoğulcu, en küçük takımın da şansı olabiliyor'
Kenan Başaran'a göre, mevcut düzen çok adil olmasa da yeni girişim küçük takımlara şans bırakmayacak. Futbolun çamurda, yağmurda, doluda, çimende oynanması gereken bir oyun olduğunu ancak giderek son teknoloji mükemmel akıllı sahalara hapsedilerek sterilize edildiğini belirten Başaran, taraftarların da artık müşteriye dönüştürüldüğünü anımsattı. Eskiden büyük takımların maçlarının yılda bir oynandığını, heyecanla izlendiğini anımsatan Başaran, bunun bu tür bir ligle çok sık tekrarlanmasının cazibesini de öldüreceği görüşünü dile getirdi. Başaran'a göre, yeni tipte finansallaşma FIFA ve UEFA'ya takılacağından orta yol bulunmak durumunda kalınacak:
“Mevcut düzen çok da adil değil ama nispeten daha çoğulcu. En küçük takımın da bir şansı olabiliyor, buradaysa hiç olmayacak. Futbolu her koşulda giderek sterilize etmeye başladılar. Tanıl Bora futbolun folklorunu çok güzel anlatır. Bu oyunun çamurda, yağmurda, doluda, toprak zeminde, çimende oynanması gerekiyor. Ama gitgide mükemmel akıllı statlara hapsedilmeye başlandı. Taraftar müşteriye dönüştürülme başlandı. Böyle bir süreç var. Ama hala diğer sporlara göre daha kitlesel ve daha farklı sonuçlara açık bir oyun. NBA’de, basketbolda çok sürpriz olmaz. Ama burada hala küçük bir takım Leicester City, Premier Lig gibi dev bir organizasyonda şampiyon olabiliyor. Türkiye’de -siyasi sebepler bir tarafa-, Başakşehir diye bir kulüp çıkıp seyircisiz şampiyon olabiliyor. Dolayısıyla bu oyun hala çok cazip. Bu 12’ler bu cazibeyi öldürüyor. Çocukluğumda bir Real Madrid, Bayern Münih, Barcelona’nın maçlarını izlemek için uykusuz kalırdık. Yılda bir olurdu. Bu iş her haftaya döndüğünde o kadar cazip olmayacaktır. Orada da yükler-zayıflar dengesi yine oluşacaktır. Bunu anlamıyorlar bir türlü. Artık bu kulüpler daha çok karşı karşıya geldikleri için çok fazla izlenmeyebilirler. Eskiden ben bir Barcelona-Paris Saint-Germen yarı finalini asla kaçırmazken şimdi göz ardı edebilirim. Çünkü artık her sene oynanıyor. Bu cazibesini öldürüyorlar aslında. Ama yatırım fonları bu işe giriyor, satın alıyor. 5 sene sonra yine değişir diye bakabilirler. İki yapı arasında geçişgenlik olmazsa büyük olan taraf her şeye rağmen FIFA ve UEFA organizasyonları olacak. Orası insan kaynağını nereden elde edecek? Oraya giden futbolcuya milli takım yasaklanırsa futbolcular da o tarafa gitmemeye meyledebilir. Mutlaka anlaşarak orta yolu bulmak zorundalar, başka şansları yok.”
'TFF karşı çıktı ama genelleşirse, UEFA ve FIFA ile anlaşırlarsa, acaba biz nasıl gireriz diye düşünürler'
Peki Türk futbolunun Avrupa Süper Ligi girişimine tepkisi ve olası tutumu ne olur? Türkiye Futbol Federasyonu şimdiden karşıt tutum açıklamışken, Kenan Başaran, buna rağmen 'bekle-gör' taktiğiyle hareket edileceği görüşünde. Türkiye'de futbolun özerkliği zaten yitirdiğini belirten Başaran, TFF'nin şimdilik UEFA'dan yana tutum almaktan başka şansı olmadığını dile getirdi. Başaran örneğin iç rekabet yüzünden bu lige üç büyüklerden Fenerbahçe ve Galatasaray'ın birlikte çağrılmasının çatırdama yaratacağı, sadece birisinin gitmesinin sorun çıkaracağı değerlendirmesini yaptı:
“Bu organizasyon kurulsa, yola çıksa, Fenerbahçe ve Galatasaray’ı birlikte çağırsa Türkiye’de de çatırdama olur. Ama birisinden biri giderse, problem. Gidemez daha doğrusu. Fenerbahçe Galatasaraysız, Galatasaray Fenerbahçesiz yapamaz. Bu iç rekabete ihtiyacı var. Türkiye’nin, Nihat Özdemir’in tepkisi çok anlamlı değil. Çünkü Türkiye’de futbol özerk yapısını kaybetti. Geçen sene pandemi nedeniyle Süper Lig’de tutuldu. Bu Türkiye Futbol Federasyonu kararıyla olmadı. Çünkü Kayseri kalesinde açılan teşekkür pankartı siyaseteydi, federasyona değildi. Dolayısıyla zaten TFF’nin UEFA’dan yana tutum almaktan başka bir şansı yok. Türkiye’de futbolun bütün organizasyonuna ilişkin her türlü eylem yetkisi federasyona verilmişti bir ana statüyle. Kulüpler Birliği de hiç beklemeden açıklama yaptı, ‘Biz bu organizasyonun karşısındayız’ dediler. Bir tek aykırı ses Ünal Aysal’dan geldi, o da nevi şahsına münhasır bir kişidir. 2013’te o da bu projeyi desteklediğini açıklamıştı. Diğerleri zaten bu topraklara özgü bekle-gör taktiğiyle hareket ediyorlar. Ama gizli ajandalarında o ihtimali de gözetiyorlardır. Genelleşirse o taraf UEFA ve FIFA ile anlaşırsa, acaba biz nasıl gireriz diye düşünürler.”