Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın hazırladığı Basın Kartı Yönetmeliği’ndeki değişiklikler Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) tarafından yargıya taşınmıştı. Danıştay, yapılan değişikliklerin basın özgürlüğüne aykırı olduğuna ve gazetecilerin basın kartlarının muğlak ifadelerle ve keyfi gerekçelerle iptal edilemeyeceğine hükmederek ‘basın meslek onurunu zedeleyecek işler yaptığı/yapması’, ‘milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması’ ile ‘bunları alışkanlık edindiği/edinmesi’ gibi yönetmeliğin en önemli düzenlemelerinin yürütmesini durdurdu.
Danıştayın bu kararı üzerine İletişim Başkanı Fahrettin Altun sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda “Basın Kartı yönetmenliğimizin bazı maddeleri Danıştay tarafından iptal edilmiş. Daha iyisini yapmak için derhal çalışmaya başladık. Görevde olduğumuz müddetçe “gazetecilik” adı altında “terörizm propagandası” yapanlarla mücadele edeceğiz. Terör seviciler boşuna sevinmesinler!” ifadelerini kullandı.
Basın Kartı yönetmenliğimizin bazı maddeleri Danıştay tarafından iptal edilmiş.
— Fahrettin Altun (@fahrettinaltun) April 1, 2021
Daha iyisini yapmak için derhal çalışmaya başladık.
Görevde olduğumuz müddetçe “gazetecilik” adı altında “terörizm propagandası” yapanlarla mücadele edeceğiz.
Terör seviciler boşuna sevinmesinler!
‘Bu yönetmelik gazetecileri belli bir kalıba sokma, adeta deli gömleği giydirerek zapt etme amacı taşıyordu’
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ise bu kararın üzerine yaptığı açıklamada “Gazetecilere giydirilmeye çalışılan deli gömleği yırtılmıştır” ifadesini kullanılarak “Yaklaşık 2 yıl 3 ay önce yürürlüğe giren yeni Basın Kartı Yönetmeliği’ne karşı, ‘gazeteciliğin Resmî Gazete yayıncılığına, gazetecinin de memura’ dönüştürülmek istediği tepkisini gösterip, yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı duyurmuştuk. Çünkü bu yönetmelik gazetecileri belli bir kalıba sokma, adeta deli gömleği giydirerek zapt etme amacı taşıyordu. Yani İletişim Başkanlığı istediğine kart vermeyecek, istediğini ömür boyu kart başvurusu yapamayacak şekilde reddedecekti. Bu kabul edilemezdi” denildi.
‘Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında basın özgürlüğü tarifi yaptı, idareyi hukuka uymaya çağırdı’
Açılan davada Danıştay 10. Dairesi’nin basın kartı için getirilen sigorta primlerinin basın iş yasasına göre yatırılması şartını kaldırdığını duyuran ÇGD “Dilekçemizde yürütmesinin durdurulmasını talep ettiğimiz diğer hükümlerin reddedilmesi üzerine, avukatımız aracılığıyla İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde itirazda bulunduk. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yani ülkenin en yüksek idari yargı mercii, kararında basın özgürlüğü tarifi yaptı, mevcut yasalar ve Anayasa uyarınca idareyi, hukuka uymaya çağırdı” denildi ve eklendi:
“Danıştay bu kararında özetle şunları söylemiştir:
Basın Kartı vermemek basın özgürlüğünü, gazetecinin çalışmasını engellemektir. Basın Kartını komisyon kararı olmadan iptal etmek hukuki değildir. Gazeteci, bazı davranışları ‘alışkanlık haline getirmesi’ gibi muğlak ifadelerle engellenemez. Gazetecinin kartını keyfi olarak iptal edemezsin, ‘ömür boyu başvuru yapamaz’ diyemezsin. Basın ve ifade özgürlüğü vazgeçilmezdir, bunun için memura değil gazeteciye kart verilmelidir.”
‘Bu yönetmelik hükümlerine göre verilen ve hukuk dışı olduğu ortaya çıkan tüm kararlar iptal edilmelidir’
Yapılan açıklamada “Bir kez daha ortaya çıkmıştır ki İletişim Başkanlığı hukuk dışı eyleme imza atmıştır. Bu yönetmelik hükümlerine göre verilen ve hukuk dışı olduğu ortaya çıkan tüm kararlar iptal edilmelidir. İletişim başkanlığını hukuka uymaya çağırıyoruz ve soruyoruz: Hukuki olmadığı tescil edilen bu yönetmelik hükümleriyle kaç gazetecinin basın kartı keyfi olarak engellenmiştir, idare kaç gazeteciye kart vermeyerek hukuk dışı işlem kurmuştur?” ifadeleri kullanıldı.
‘Basın kartı ya da sürekli basın kartı verme işlemi sınırsız bir keyfiyetle yürütülüyor’
İletişim Başkanlığı’nın basın kartlarıyla ilgili verileri ‘şeffaf bir biçimde’ açıklaması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada “Demokrasinin daraldığı ülkelerde devletler önce gerçek verilere ulaşımı engeller. Türkiye’de de aynı durumla karşı karşıyayız. Kaç gazetecinin basın kartı iptal edildi, kaçı başvuruya rağmen bekliyor, kaçının başvurusu reddedildi? Bunların hiçbiri idare tarafından açıklanmıyor. Hatta bireysel dilekçeler bile İletişim Başkanlığı’nca ‘kart durumunuz inceleniyor’ yanıtıyla geçiştiriliyor. Basın kartı ya da sürekli basın kartı verme işlemi sınırsız bir keyfiyetle yürütülüyor. İletişim Başkanlığı, Danıştay kararından ders çıkarmalı ve derhal basın kartı başvurularıyla ilgili verileri şeffaf biçimde açıklamalıdır” denildi.
‘Kimin gazeteci olduğuna hayatında bir gün bile gazetecilik yapmamış memurlar karar veriyor’
Açıklamada “Basın kartları basın meslek örgütleri dışlanarak verilemez. Bizim sendikalarımız var, cemiyetlerimiz, derneklerimiz var. Yurt çapında örgütlü gazetecileriz ama kimin gazeteci olduğuna hayatında bir gün bile gazetecilik yapmamış memurlar karar veriyor. Ülkenin tüm medya ekosistemini kontrol altında tutan bir yapıyla karşı karşıyayız. Bir ahtapot gibi tüm basın camiasını kuşatan bu karanlığa karşı hukuki yollarla hakkımızı aramak, mücadele etmek zorundayız. İnternet basınında binlerce meslektaşımız gazeteci sayılmadan çalışmaya devam ediyor, yasal olarak hiçbir hakları yok. İşte mevcut basın yasası böyle hukuksuz, anti demokratik yönetmeliklerle işletiliyor” ifadelerine de yer verildi.