Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 'Yüksek Diplomatik Gerilimli Hafta' başlıklı blog yazısında geçen hafta AB ile Rusya, Çin ve Türkiye ilişkilerinin öne çıktığını belirtti.
Rusya ve Çin'in 'Batı dünyasına karşı güçlerini birleştirmiş bir görüntü' çizdiğini, AB'nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'yle ilgili Çin'in bazı yetkililerine yaptırım kararı aldığını belirtti. Borrell, Rusya ve Çin'in yakınlaşmasının temelinde 'demokratik değerlerin reddedilmesinin' yattığını iddia etti.
Rusya ve Çin’i Batı’ya karşı yakınlaşmakla suçladı
Rusya ve Çin'in 'Batı dünyasına karşı güçlerini birleştirmiş bir görüntü' çizdiğini belirten Borrell, “Moskova ve Pekin, Batı ya da ABD hakkındaki söylemlerinde çok benzer bir üslup kullanıyor” ifadelerini kullandı.
Geçenlerde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Çinli mevkidaşı Vang Yi ile görüştüğünü hatırlatan Borrell, bakanların Batı ülkelerinden teknik bağımsızlıklarını güçlendirme niyetinde olduklarını açıkladıklarını, ayrıca Moskova ve Pekin’in işlerine karışmama çağrısında bulunduklarını kaydetti ve bu ülkelerin neye göre hareket ettiklerinin dikkatlice analiz edilmesini önerdi:
“Örneğin ekonomik olarak bu iki ülke Batı’dan bağımsızlıklarını artırmak istiyor, ancak aynı ligde oynamıyorlar ve Çin’in avantajlı olduğu ortada.”
Enerjinin Moskova ile Pekin arasındaki ilişkilerin temel unsurlarından biri haline geldiğine dikkat çeken Borrell, Çin’in Rusya'dan ithal ettiği petrol ve gaza ihtiyacı olduğunu vurguladı.
“Moskova, enerji taşıyıcılarına geçiş ile ilgili taahhütlerimizi ve ilişkilerimizdeki genel gerginliği göz önüne alarak, enerji ihracatını AB dışında çeşitlendirmeye çalışıyor” ifadelerini kullanan politikacı, altyapı için muazzam yatırımlar gerektiği için bunu yapmanın kolay olmayacağının altını çizdi.
Borrell, Pekin’in de Orta Asya’nın enerji güçleriyle anlaşmalar üzerinde çalıştığını hatırlattı.
Çin ve Rusya arasındaki bağların sadece ekonomik açıdan analiz edilmesinin doğru olmayacağı görüşünü yazıya aktaran Borrell, “Çin-Rus yakınlaşmasının temelinde her şeyden önce demokratik değerlerin reddedilmesi ve iç işlerine ‘müdahale’ olarak gördükleri şeye karşı konulması yatıyor” ifadelerini kullandı.
"Bir başka cephede, yani daha önce birçok gerginliğin bulunduğu Türkiye-AB ilişkilerinde ise haberler bir nebze daha iyi" ifadelerini kullanan Borrell, geçen hafta başında AB ülkelerinin dışişleri bakanlarıyla yaptıkları toplantıda genel söylemde ve Doğu Akdeniz'deki durumda iyileşme olduğu konusunda mutabık kaldıklarını aktardı.
Borrell, aynı zamanda Türkiye'nin iç meselelerinde HDP'ye yönelik kapatma ddavası ve Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılması gibi endişe verici gelişmeler gördüklerini kaydetti.
Last week the pace of international developments was very high and our relationships with the world’s key strategic actors have been in play: the US, China, Russia and Turkey.
— Josep Borrell Fontelles (@JosepBorrellF) March 29, 2021
Read my blog post on the pieces of this strategic ‘Rubik’s cube’: https://t.co/vrgoOwRsOP pic.twitter.com/GX7onmHiRy
Bütün bunları ve Kıbrıs konusunu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile geçen haftaki Brüksel ziyaretinde konuştuklarını aktaran Borrell yazısında, "Şuna ikna oldum ki daha yapıcı bir tavır elde etmek ve bunu sürekli kılmak için Türkiye ile aktif şekilde çalışmaya devam etmeliyiz" ifadelerine yer verdi.
"Türkiye'nin daha yapıcı şekilde çalışmasına ihtiyaç duyduğumuz kilit konulardan biri ise Libya" diyen Borrell, 10 yıl süren çatışmanın ardından Libya'da bir birlik hükümeti ve siyasi geçiş şansı bulunduğunu hatırlattı.
Borrell, Türkiye'nin Libya'da önemli bir aktör olduğunu, şimdi AB'nin Libya'da BM tarafından istenirse ateşkesin gözlemlenmesi dahil ilave olarak neler yapabileceğine bakması gerektiğini kaydetti.