AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, kadın haklarının teminatı için İstanbul Sözleşmesi'ne ihtiyaç olmadığını, Türkiye'nin hukukuyla, iç mevzuatıyla, anayasal düzenlemeleriyle kadınların hakkını koruyacak güce sahip olduğunu belirterek, "Ankara Mutabakatı denilen yeni bir çalışmayı ortaya koymayı planlıyoruz. Bu konuda çalışmaları başlattık. Kadının korunması anlamında iç hukuk düzenlememiz neyi gerektiriyorsa yapmak durumundayız. Şiddet uygulayanın gözünün yaşına asla bakmadık, bakmayacağız" dedi.
Kaya, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2002 yılından bu yana yola çıktıklarından beri AK Parti olarak her alanda vatandaşın haklarını koruyan, gözeten yenilikçi adımlar attıklarını belirtti.
AK Parti'nin, şiddete karşı "sıfır tolerans" ilkesiyle hareket ederek daima mağdurun yanında olduğunu ve başka mağduriyetler yaşanmaması için önlemler aldığını aktaran Kaya, kadına karşı şiddetin insanlığa ihanet ve ırkçılık gibi bir şiddetten farksız olduğunu, hiçbir insan ve canın cinsiyetinden, yaradılışından ötürü şiddete maruz kalamayacağını belirtti.
Kaya, şiddetin her türlüsünün insanlık suçu olduğunu vurgulayarak, "Kadın haklarının teminatı için İstanbul Sözleşmesine ihtiyacımız olmadığını görüyoruz. Türkiye kendi hukukuyla, iç mevzuatıyla, anayasal düzenlemeleriyle kadınların hakkını koruyacak güce sahiptir. Bu konuda aslolan İstanbul Sözleşmesi değil, bizim kendi hukukumuz ve bu konuda yapmış olduğumuz düzenlemelerdir. Kadına karşı şiddetle mücadele noktasında kararlılık olduğu müddetçe bu konuda hiçbir şekilde geri adım atılmayacaktır." diye konuştu.
2011'de uygulamaya alındığında CHP başta olmak üzere hiç kimsenin İstanbul Sözleşmesi'ne sahip çıkmadığını savunan Kaya, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Daha sonra İstanbul Sözleşmesi farklı tartışmaların mecrasına çekildiğinde muhalefet de farklı anlamlar yüklemeye başladı. 'İstanbul Sözleşmesi olmazsa bütün kadınlar mağdur edilecek, haksızlığa uğrayacak, şiddet meşru hale gelecek' gibi akıl almaz ve kabul edilemez iddialar ortaya atılıyor. Böyle bir şeyin olması asla ve asla mümkün değil. 6284 sayılı yasamız gereğince kadını koruma kararları yürürlükte. Yasalarımızda değişen bir şey yok. Yasalarımızda kadına karşı şiddet konusunda her şey mevcut. İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi bu yasaları yürürlükten kaldırmıyor."
'Sözleşmedeki bazı kavramlar Türkiye'nin aile yapısını hedef alan noktaya çekildi'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı iş birliğinde kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda ciddi bir eylem planının halihazırda yürütüldüğünü söyledi.
Bu çerçevede, Sosyal Hizmet Merkezlerinde "Şiddetle Mücadele İrtibat Noktaları" oluşturduklarını aktaran Kaya, şöyle devam etti:
"Şiddet gören kadınlarımıza ve şiddet riski altında olan kadınlarımıza çok hızlı bir şekilde ulaşabilmek için ALO 183 Sosyal Destek Hizmet Hattı'nı kurduk. Yine Bakanlık dönemimde Kadın Destek Sistemi (KADES) uygulamasını İçişleri Bakanlığımızla birlikte hayata geçirdik. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimizin sayılarını artırdık. Kadınlarımızın maruz kaldıkları şiddeti bertaraf etmek için bu konuda gereken tüm tedbirleri hızlı bir şekilde alma noktasında ciddi bir mücadele veriyoruz. Şiddet gören kadınlarımıza maddi ve manevi destek olmak için her zaman yanlarındayız. Kadına yönelik şiddeti sadece cezaen değil, aynı zamanda kadınlarımızın haklarını koruyarak da durdurmaya çalışıyoruz. Bununla ne demek istiyorum? Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerimiz 105 noktada şiddet mağdurları için telafi hizmetleri sunuyor. Ceza İnfaz Kurumlarında da failleri cezalandırdığımız gibi şiddet konusunda da onları rehabilite edici önlemler alınıyor."
'Kadın haklarının tehlikeye girmesi asla söz konusu değildir'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadesiyle Türkiye'nin "aileerkil" bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Kaya, bu aile yapısının bozulmaması için kadına da erkeğe de bazı vazifelerin düştüğünü dile getirdi.
Türk toplumunu ve nesilleri ayakta tutan şeyin bu güçlü aile yapısı olduğuna dikkati çeken Kaya, şunları kaydetti:
"Bu aile yapımızı tehdit edecek her türlü şeyin karşısında yer almamız gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi ne yazık ki kadını ve erkeği kimliksizleştirerek farklı noktaya çekmek isteyenlerin savunduğu, arkasına sığındığı bir mesele haline geldi. Söz konusu sözleşmenin feshedilmesiyle kadın haklarının tehlikeye girmesi asla ve asla söz konusu değildir. Sosyal medyada ve yapılan bir takım eylemlerde kadın haklarını ihlal ettiğimiz noktasında söylenen şeyler gerçek dışıdır. Sözleşmeden çıkılmasıyla kadını şiddete açık hale getiren bir karar alınmış gibi lanse ediliyor, bu gerçek dışıdır. Toplumun ve insanların vicdanını, bu şekilde galeyana getirmek isteyenler konusunda dikkatli olmaya çağırıyoruz. Biz her zaman kadınlarımızın yanındayız. Yine vurgulamak istiyorum. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve CEDAW Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, aynı kararlılıkla uygulanmaya devam ediyor. Yeni uygulamaya geçirdiğimiz İnsan Hakları Eylem Planımız'da büyük reformlar var. Kadınların güçlendirilmesi ve korunmasına dair de çok ciddi reform planlarımız İnsan Hakları Eylem Planı'nda da mevcut. Bu planda kadın konusuna verdiğimiz önem ve değer, geniş yelpazede kadınlarımızın yanında ne kadar güçlü bir iradeyle bulunduğumuzun da aslında son göstergesi."
'Herkesin hukukunun garanti altına alınacağı yeni düzenlemeler yapacağız'
Kaya, İstanbul Sözleşmesi, toplumun büyük kesiminde rahatsızlık verici bir duruma ulaştıysa, bu kesimini de dikkate alarak ortaya çıkan ikiliğin giderilmesi gerektiğini belirtti.
Yasalar, anayasalar ve uluslararası sözleşmelerin, değişmez kaideler ve ilahi kanunlar olmadığının altını çizen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini 'büyük bir talihsizlik ve çağdışılık' olarak yorumlayanlar da bu sözleşmeden çekilen sadece Türkiye'ymiş gibi davrananlar da aslında bunu çok iyi biliyorlar. Bu tartışmalı sözleşme, aslında birçok Avrupa ülkesinin parlamentosundan geçmedi. Aile yapısını bozduğu için bu sözleşmeyi reddeden ülkeler oldu. Mesela İngiltere'nin de aralarında olduğu Slovakya, Macaristan, Polonya gibi bazı ülkeler onaylamayı reddederek sözleşmeden çekildi, bir kısmı da onayladıktan sonra geri çekilmek için adım attı. Fransa ve Almanya'nın sözleşmeye şerh koyduğunu biliyoruz. Hırvatistan da sözleşmeden çekilmek istiyor."
'Yapacağımız yeni hukuki düzenlemelerde toplumsal mutabakata özen göstereceğiz'
AK Parti'nin kurulduğu günden beri kadının ve ailenin yanında olduğunu söyleyen Kaya, dertlerinin kadını ve aileyi güçlendirmek ve korumak olduğunu, kadını korumanın toplumun her bir ferdini güvence altına almak demek olduğunu dile getirdi.
Muhalefet partilerinin sözleşmenin feshedilmesine karşı tepkilerini de değerlendiren Kaya, "Her şeye karşı olan muhalefet, sözleşmenin iptalinden sonra neredeyse şiddet çağrısında bulunacak noktaya geldi. Onlara da Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Her türlü şiddet ihtimalinin tam karşısında olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu kadınların hukukuna sahip çıkacağına dair söz vermiş. İyi etmiş de önce CHP bünyesindeki kadınların hukukuna sahip çıkmasını tavsiye ederiz kendisine. Sözleşmenin iptali üzerinden ucuz popülizm yerine CHP teşkilatları içerisinde tacize, tecavüze uğrayan kadınların hukukuna sahip çıksın ve bu CHP'li haydutlara gereken cezayı parti içerisinde versin." şeklinde konuştu.