Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) politika faizini 200 baz puanlık artışla yüzde 19'a yükseltmesini değerlendirdi.
Hafta sonu birkaç iş adamı dostuyla yemek yediklerini, içlerinden birinin "Gebze'de bir arazim var. Yatırım yapmayı düşünüyordum. Biraz özkaynak, biraz kredi kullanacaktım. Banka krediyi yüzde 25 faizle vermeye kalktı. Hesap ettim, yatırımdan kazanacağım yıllık getiri faizi bile karşılamıyor. Yatırımdan vazgeçtim" dediğini anlatan Güngör, şöyle devam etti:
- "Onun sözü daha bitmeden, diğer ikisi lafa girerek, faizlerden dert yandılar. Sonra da bana dönüp 'Bu faizle sen olsan yatırım yapar mısın?' diye sordular. Açıkçası kala kaldım. Haksızlar mı?
- Bugün cebinizde 100 milyon TL paranız varsa yatırımla filan ne diye uğraşacaksınız. Hele ki, Merkez Bankası'nın dün yaptığı hatta piyasanın bile beklemediği 2 puanlık faiz artışından sonra koyun paranızı mevduata… Alın yıllık minimum yüzde 20 faizi… Yan gelip yatın."
"Kimse kusura bakmasın. Tablo ortada" diyen Güngör, Türkiye'nin yüzde 19 politika faiziyle dünya sıralamasında 7.'liğe yükseldiğini söyledi. Güngör, "Yerini bile bilmediğim Surinam Cumhuriyeti'nin hemen altında. Kongo'yla başa baş. Haiti'nin biraz üzerinde. Sağ olsun, Para Politikası Kurulu önden bayağı yükledi" ifadesini kullandı.
'İnsanın aklına ister istemez şu meşhur 'ağa-maraba' öyküsü geliyor'
Her defasında "Umarım bu kez atılan taş ürkütülen kurbağaya değer" diye dua ettiğini, ancak olmadığını söyleyen Güngör, şunları yazdı:
- "Ne 'finansal piyasaları sakinleştirsin' diye beklenilen yabancı sıcak parayı getiriyor? (Ki, zaten ülkenin sıcak paraya değil doğrudan yatırıma, üretime, istihdama ihtiyacı var)
- Ne vatandaş dövizini bozdurmaya koşup, ters dolarizasyonu başlatıyor? Ne de enflasyon tam manasıyla düşüyor? O zaman insanın aklına ister istemez şu meşhur 'ağa-maraba' öyküsü geliyor."
Güngör, Merkez Bankası'nın ABD tahvil faizlerinden de kaynaklı küresel piyasalardaki hareketliliğe karşı finansal istikrarı sağmak adına zaman kazanmak istediğini, bunu da anladığını ifade etti.
"Ama bu iş kalıcı olmaya devam ederse, ülke olarak döviz kurundaki artışın yükleyeceği maliyetten daha yüksek bir maliyetle karşılaşırız" diyen Güngör, yazısının bu konudaki bölümünü "Yüksek faiz, yüksek kur döngüsüne sıkışıp kalırsak da büyüme hayallerimiz suya düşer" diye noktaladı.