Boşandığı eşinden olan oğlunun adı ile soyadını değiştirmek için dava açan kadın hukuk mücadelesini 12 yıl sonra kazandı.
Bursa'da yaşayan Belgin Ürkel, 2006 yılında, 3 aylık hamileyken boşanma kararı aldı. Açtığı boşanma davası, 3 yıl sonra, yani 2009 yılında sonuçlanan Ürkel, o tarihte 3 yaşında olan oğlu Özgür’ün velayetini de aldı.
Oğluyla, birlikte yaşamaya başlayan Ürkel, aynı yıl çocuğunun ‘Özgür' olan adını ‘Yağız’, soyadını da ‘Ürkel’ olarak değiştirmek için Aile Mahkemesi'ne başvurdu. Ancak oğlu henüz 3 yaşındayken açtığı dava, mahkeme tarafından kabul edilmedi.
Mahkeme, çocuğun psikolojisine olumlu etki yapacağına karar verdi
Ürkel, oğlu 15 yaşına geldiğinde avukatı Batuhan Arısoy aracılığıyla Bursa 5. Aile Mahkemesi'ne 2. defa başvurdu. Avukat Batuhan Arısoy mahkemeye sunduğu dilekçesinde; lisanslı su topu sporcusu olan çocuğun anneyle soyadı farklılığı nedeniyle arkadaşları arasında sorun yaşadığını, bu sebeple psikolojisinin bozulduğunu ileri sürdü.
Mahkeme, annenin talebini yerinde bularak, değişikliğin çocuğun psikolojisine olumlu etki yapacağına karar verdi. Karar doğrultusunda çocuğun babası tarafından verilen 'Özgür' adı Yağız olarak değiştirildi. Ayrıca çocuğa annesinin soyadı verildi.
'Her isteyen anne, dayatma olmadan kendi soyadını çocuğuna verebilmeli'
Karardan duyduğu memnuniyeti dile getiren anne Ürkel, şunları dedi:
"Daha önce de ismini değişmek istedim ama dava olumsuz sonuçlandı. Herhangi bir emsal dava da yoktu. Üzerinden biraz zaman geçti. Oğlum ilkokulda bir sıkıntı yaşamadı. Daha sonra ortaokula başladığı zaman bir gün ağlayarak eve geldi. 'Bana kimse Yağız demiyor, Özgür diye hitap ediyor' dedi. Bu duruma çok üzülmüştü. Yağız'ın biraz büyümesini bekledim. İsim ve soy isim değiştireceğimiz için oğlumun da karar vermesini istedim. Daha sonra avukatla görüşüp dava sürecini başlattık. Karşı taraf itiraz etmedi. O açıdan avantajımız oldu. Oğlum lisanslı su topu oyuncusu. Orada da adı ve soyadı farklılığından dolayı sıkıntı yaşıyordu. Resmi dairelerde de sorun yaşıyorduk. Gerekçeli kararla birlikte dava sonuçlandı. Oğlum da karardan memnun. Böyle düşüncesi olan insanlar, soyadı değişikliği yapmak isterlerse aynı yolu izleyebilirler. Her isteyen anne, dayatma olmadan kendi soyadını çocuğuna verebilmeli."
'Boşanma psikolojisini tekrar yaşatıyor'
Avukat Arısoy da anneyle yaşayan bir çocuğun soyadının farklı olmasının ailenin boşandığı hissini çocukta tazelediğini belirtti. Avukat Arısoy, şu ifadeleri kullandı:
"Boşanmalarda en büyük psikolojik tahribatı alanlar çocuklardır. Bir de annesi ile soy isminin farklı olması, okula ya da hastaneye kayıt yaptırırken veya rezervasyonlarda sürekli annesinin boşandığı etiketini yapıştırıyor. Çocuk her defasında aynı psikolojik travmayı yaşıyor. Mahkeme gerekçelerimizi kabul edip çocuğun hem adını hem de soyadını değiştirdi. Bu şekilde boşanan bütün annelerin çocuklarına soyadını verebilmeleri için dava yolu açılmış bulunuyor. Karar bizim için emsal teşkil ediyor. Burada önemli olan çocuğun psikolojisi. Çocuğun üstün yararına olabilecek her durumun aile mahkemelerince değerlendirilmesi gerekiyor. Bu soy isim değişikliği bizim davamızda çocuğun, yararına oluyordu. Bunun için mahkeme böyle bir karar verdi. Karardan aile de çok mutlu oldu."
'Emsak karar çıktı'
Açtıkları dava sonucunda mahkemeden emsal bir karar çıkardıklarını belirten Avukat Batuhan Arısoy, "Çocuğun anneye verilmesinin nedeni, bakım yükünün ağır olması, anneye muhtaç olması. Genelde çocuğun velayeti anneye verilir. Medeni kanunumuza göre boşanan ailelerde çocuklar babanın soyadını taşımak zorundadır. Boşanma davası sonucunda genellikle velayet annelerde kalıyor; ancak her konuda soyadı farklılığından dolayı kadınlar çocuklarının annesi olduğunu ispatlamak zorunda kalıyor. Bu bir külfet. Çocuk da okulda hem arkadaşlarına hem çevresine bunu açıklarken zorlanıyor. Bu sebeplerden ötürü Bursa 5'inci Aile Mahkemesi'ne başvurduk ve gerekçemiz haklı bulundu" diye bilgi verdi.