AB ülkeleri, Kovid-19 aşısı olanların serbestçe seyahat edebilmesini sağlayacak 'aşı pasaportu' üzerinde çalışma başlattı. Bu çalışmanın 3 ayda tamamlanması planlanıyor.
Pasaporta 'IBAN' gibi bir kodla ne tür aşı yapıldığı, nerede yapıldığı, PCR testi sonucu ve antikor seviyesi gibi temel tıbbi bilgiler işleneceği belirtildi. Pasaport uygulaması hayata geçirilene kadar seyahat kısıtlamalarının süreceği kaydedildi.
'3 ay içinde alt yapının hazırlanmasına karar verdiler'
Prof. Dr. Aksakal, AB'de 27 ülkenin bir araya gelerek 2 gün süren online toplantı yaptığını hatırlatarak, "Bütün Avrupa ülkeleri bir dijital platform olması gerektiği, AB'nin onayladığı aşılarla olan aşılamaların aşı pasaportuyla görünebilir bir platformda izlenmesi gerektiği konusunda hemfikir. Hemfikir olunmayan nokta bunun ne zaman başlayabileceği ve hangi şartlarla uygulanabileceği. Bunlar tartışılmaya devam ediyor. Ama prensipte 3 ay içerisinde bu dijital altyapının hazırlanması gerektiğine karar verdiler. Bununla ilgili olarak da birtakım yaptırımların arkasından geleceği yönünde tartışmalar oldu. Bunu sadece aşı tartışması olarak düşünmek de çok doğru değil. Çünkü bu aşı pasaportunun ortaya çıkış nedeni aslında AB ülkelerinin güvenli olduğunu düşündükleri sınırlar içinde seyahatlerin serbest bırakılması" dedi.
'Arkasında gizli yaptırım duruyor'
Bunun turizm gibi ekonomik boyutlarının da olduğunu söyleyen Prof. Dr. Aksakal, "AB'den onaylı aşılarla aşılanmış toplumları ve onların kayıtlarını bir ortak dijital platformda görerek, onların kendi AB çerçevesi içinde turist olarak kalmalarını sağlamak da aslında gizli bir yaptırım olarak arkada duruyor. Bizde böyle baktığımızda aslında Avrupa'dan gelen turistler açısından iyi bir destinasyonuz. O yüzden bizim de Türkiye olarak bir an önce bu dijital platforma üye olabilmek için altyapımızı gözden geçirmemiz ve gerekli adımları atmamız gerekiyor. Bunun için yaklaşık 3 ay süremiz var. Sadece gidip eğlenen turistler değil, o ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarımız var. Onlar Türkiye'ye geldiklerinde de geri dönüşlerinde birtakım yaptırımlarla karşılaşacak olabilirler. Ne olabilir? Türkiye'ye gidebilirsiniz ya da başka bir ülkeye; ama sağlık sigortanız geçerli olmaz ya da belki gitmeye bir engel konulmaz; ama dönüşte uygulanacak olan karantina çok daha ağırlaştırılmış bir karantina olabilir. Bu tip yaptırımlar için politik girişimler gerekli ve bunlar için de uyum sağlayabilmek için bir altyapının mutlaka hazır olması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
'Türkiye'nin bu iki adımı bir an öne atması gerekiyor'
'Türkiye'nin izole olabileceğini düşünmüyorum'
AB ile ilgili müzakereleri olan, uyum içinde olan ülkelerin AB'den tamamen izole edilebileceğini düşünmediğine dikkat çeken Aksakal, "Türkiye'nin bu sistemden izole olabileceğini düşünmüyorum. Çin aşısı o döneme kadar bir ruhsat alırsa o gündeme getirilebilecek. Ama o zamana kadar ruhsat alamaması durumunda da PCR testleri, son saatlerde istenen antijen testleri veya kalış süreniz, nerede geçireceğiniz gibi sizi izlemeye yönelik konular gündeme gelecektir. Böyle bir şeyi kabul ederek geçiş olabileceğini düşünüyorum. Bu AB’nin sadece Türkiye'ye karşı da bir uygulaması değil, Avrupa dışında kalan ülkeler için de benzer yaptırımlar tartışılıyor. Ama mutlaka bir orta yol bulunacağını düşünüyorum. Aşı pasaportu tartışmaları başladığı andan itibaren DSÖ'nün durduğu yer de çok önemli. Bunun hakkaniyetle paylaşımı olmadan ve her ülkede en azından risk grubu aşılamaları tamamlanmadan bu tip seyahat kısıtlamalarının ya da ülkeler içinde belli bölgelerin aşılanmış kişiler tarafından daha rahat kullanılabilir olmasının uygun olmadığını düşünüyor ve desteklemediğini de bir duruş olarak açıkladı" dedi.