Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk-Amerikan ilişkilerinin ciddi şekilde test edildiği bir dönemden geçtiğini, Türkiye’nin özellikle PKK terör örgütü ve uzantılarıyla mücadele konusunda NATO müttefikinden arzu ettiği desteği ve dayanışmayı göremediğini açıkladı. Erdoğan, bunun demokrasi ve özgürlükler konusunda iddia sahibi bir ülke için büyük bir çelişki olduğunu ifade etti.
Uzmanlara göre Erdoğan’ın son açıklamalarının, daha önce ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu arasında yapılan, Amerikan tarafının Türkiye’ye S-400 sistemlerinden dolayı sitem ettiği ve kullanmaması için uyardığı telefon görüşmesinden ayrı olarak ele alınmaması gerekiyor.
Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü İleriye Dönük Amerikan Araştırmaları Merkezi Doç. Dr. Maksim Suçkov, Sputnik’e açıklamasında, iki ülke arasındaki ilişkilerde Joe Biden döneminde her şeyden önce Beyaz Saray'ın Türkiye’yi diyalektik mantıkla algılaması nedeniyle belirsizlik hakim olacağını söyledi.
Suçkov, “’Türkiye ABD’nin müttefiki, ancak ortağı değil.’ Bu formül birçok Amerikalı uluslararası ilişkiler uzmanı tarafından sık sık tekrarlanmakla birlikte ABD’li diplomatlar ve politikacılar tarafından paylaşılıyor. Bunun arkasında, Ankara'nın NATO'nun güney sınırlarında bir müttefik olarak Washington için önemi olduğu anlayışı var, ancak aynı zamanda ABD’nin iki ülke arasında artan çelişkilerden duyduğu hayal kırıklığı da seziliyor. Şu anki Amerikan yönetimi, özellikle de bu diyalektik bağlamında Türkiye ile etkileşime girmek için olası seçenekleri bulmaya çalışıyor” diye konuştu.
Suçkov, Türkiye'ye yönelik mevcut Amerikan politikasının temelinde ne olduğu ve bu politikanın gelecekte hangi mantıkla gelişeceği sorusuna şu yanıtı verdi:
“Amerikalıların bu politikası Türkiye'nin Rusya ile ortaklıktan uzaklaştırılmasına, Moskova ile Ankara arasındaki çelişkilerin yoğunlaştırılmasına, Erdoğan'a yaptırım baskısına, Ankara'nın Amerikan çıkarlarına ters düşebileceği alanlarda ve bölgelerde dış politika manevrasının sınırlandırılmasına dayanıyor. Bu politikanın en çarpıcı tezahürleri, ABD'nin Türkiye'nin Rus S-400'leri satın almasına verdiği tepki ve Türk hükümetinin hoşnutsuzluğuna rağmen Kürt oluşumlarıyla temasları kısıtlamaya isteksiz olmasıdır. Bundan böyle temasların ve Amerikan-Türk ilişkilerinin de bu mantığa göre gelişeceğini düşünüyorum.”