Sakarya Bölge Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Irak'ın kuzeyindeki Gara bölgesinde 13 Türk vatandaşının PKK tarafından öldürülmesiyle ilgili "Bu menfur olay, bölücü, hain terör örgütü PKK'nın insanlık dışı ve kirli yüzünü bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir. Herkesin amasız ve fakatsız, demokrasinin, milli iradenin, milletin değerlerinin, kardeşliğimizin, hukukun, anayasanın ve kanunların yanında yer alması, terörle mücadeleye taraf olması şarttır" açıklamasında bulundu.
Gül, terörle mücadelede konusunda, "PKK, FETÖ ve diğer tüm terör örgütleriyle mücadelemizi sonuna kadar kararlılıkla hukuka uygun bir şekilde sürdüreceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizde bu olaylar yaşanırken teröre sessiz kalanlar, terörün bir bumerang gibi olduğunu ve dönüp bir gün kendilerini de vuracağını bilmelidirler. Terör bir insanlık suçudur. Bu itibarla terörle mücadelenin bir uluslararası yönü de bulunmaktadır. Bu örgütler, aynı zamanda uluslararası bağlantısı olan örgütler ve aynı zamanda uluslararası topluma karşı da bütün insanlığa karşı da suç işlemektedirler" dedi.
'Çifte standardın ortadan kalkması lazım'
Bakan Gül, tüm terör örgütlerinin insan, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığına, uluslararası boyutta insanlığı tehdit ettiğine işaret ederek, bu nedenle terör örgütleriyle topyekün mücadelenin şart olduğunu vurguladı. Terörle mücadelede bir çifte standart gördüklerini dile getiren Gül, "Terörle mücadelenin başarılı olması için öncelikle çifte standardın ortadan kalkması lazım. 'Senin teröristin, onun teröristi, iyi terörist, kötü terörist' diye bir ayrımı terörle mücadelede asla kabul edemeyiz" dedi.
Terörizmle etkin mücadelenin öneminin altını çizen Gül, "Uluslararası toplumdan hepimizin beklentisi; uluslararası hukuka uygun hareket edilmesidir. Bugün bu katliamlara sessiz kalanlar, 'Terörle mücadele ediyoruz.' diyor, 'hukuka uygun bir şekilde mücadele ediyoruz' diye kimse bizi kandırmaya çalışmasın, insanlığı kandırmaya çalışmasın. Tüm dünya bilmelidir ki hepimizin güvende olmasını istiyorsak bu anlamda güvenlik sadece bir bölgenin, bir ülkenin değil, bütün insanlığın güvenliğiyle mümkündür" değerlendirmesinde bulundu.
'Her kesiminin uzlaşısıyla yeni anayasayı gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz'
Yeni Anayasa çalışmalarına ilişkin de konuşan Gül, 1982 Anayasası'nın kabul edildiği günden itibaren tartışılan bir süreç olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hem hazırlanış biçimi hem de uygulanış biçimi sürekli tartışılmıştır. Özünde milletimizin mayası olan yeni bir anayasa yarınlarımıza, çocuklarımıza bırakacağımız en değerli miras olacaktır. Anayasa'da 19 defa 184 değişiklik yapılmasına rağmen tam bir demokratik anayasa diyebilmemiz mümkün değildir. Çünkü temelinde vesayet, millete ve milletin seçtiklerine güvensizlik, özünde 12 Eylül vardır. Artık bu tabloyu değiştirmenin vaktinin geldiğine inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu çerçevede çağrılarıyla umuyorum ki toplumun her kesiminin bu anlamda uzlaşısıyla görüşleriyle şekillenerek bir yeni sivil anayasayı inşallah gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına daha özgürlükçü, daha demokratik ve tamamen kendi iradesiyle milletimizin yaptığı sivil anayasayla girmeyi hak ediyoruz."
Yeni anayasayı gerçekleştirmenin önemli bir hedef olduğunu dile getiren Gül, "Türkiye bu Anayasa'nın (1982 Anayasası) önündedir, Anayasa Türkiye'nin gerisinde kalmıştır. Milletimiz bu Anayasa'nın sunduğu perspektifin çok ilerisindedir. Gençlerimiz çok ilerisindedir. Devletimiz bu Anayasa'nın çizdiği dar bürokratik kalıplara sığmamaktadır" dedi.