Toplam 82 burcun 7’sinin yıkıldığı tarihi Diyarbakır surları restore ediliyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan restorasyon çalışmasının yanı sıra çevre ve peyzaj düzenlenmesi de planlanıyor.
Bu kapsamda Yedikardeş ve Evli Beden Burçlarının dışına kurulmuş Benusen mahallesinde yaklaşık 200 yapı ve bina kamulaştırıldı. Projenin bu aşamasında 72 bina, 83 bağımsız yapının yıkımına geçtiğimiz haftalarda başlandı.
Benusen bölgesinden Millet Bahçesi'ne kadar uzanan yürüyüş yolları yapılacağı ve bölgenin ‘Benusen Vadisi’ olarak adlandırılacağı belirtiliyor. Proje tamamlandığında da 50 yıllık ilk gecekondu mahallesi olan Benusen yıkılmış olacak.
Yoksulların ‘göç’ mahallesi: Benusen
Tarihi surların yanı başındaki Benusen Mahallesi’nde ilk yapılar 1970’li yıllarda yapılmış olsa da 1990’lı yıllarda boşaltılan köylerden zorunlu göçle gelen ailelerin kurduğu bir gecekondu mahallesi.
Mahalle sakinleri surlar için yapılan projeyi desteklediklerini ancak mahalle için farklı bir alternatifin sunulması gerektiğini düşünüyor.
‘Herkes ne yapacağını şaşırmış, kara kara düşünüyor’
Mahallede taşınma hazırlıkları sürerken, mahallenin gençleri taşınacakları için üzgün. Mahalleden ve komşularından kopmak istemediklerini söylüyorlar. Bunlardan biri 29 yaşındaki İbrahim Durmuş. İbrahim Sosyal Bilgiler Öğretmenliği mezunu ama ataması yapılmamış. 4 yıldır atamayı bekleyen Durmuş, evli ve bir çocuk sahibi. Annesi, babası, kardeşleri dahil 2 katlı evde 12 kişi yaşıyor.
“Yaklaşık 40 yıldır buradayız” diyen İbrahim şöyle devam ediyor:
“Her evde 3-4 aile yaşıyor. Burası yıkıldığında bu aileler nereye gider, nasıl geçinir, nasıl yaşar? Herkes ne yapacağını şaşırmış, kara kara düşünüyor. Benusen, komşuluk ilişkilerinin en güçlü olduğu mahallelerden biri, herkesin penceresi birbirine bakar, bir aile gibi yaşarız. Apartman dairelerinde kimse karşı komşusunu bile tanımaz ama burada öyle değil.”
‘Burası yoksulların kendini idare edebildiği bir yer’
Doğup büyüdükleri mahalleyi terk etmekte zorlanacaklarını söyleyen İbrahim Durmuş, “Burası bizim için bir mirastır, buralar doğup büyüdüğümüz yerler. Gidersek anılarımızı, hayallerimizi, her şeyimizi burada bırakmış olacağız. Burada bizim için paradan öte şeyler var. Değeri parayla ölçülemeyecek şeyler. Mesele para değil, belki çok para veriyorlardır ama burası yoksulların kendini idare edebildiği bir yer. Burada doğalgaz yok, apartman giderleri yok. Bugün cebimize giren 2 kuruşla kendi gıda ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz. Ama apartmanlara geçersek daha büyük masraflarımız olacak, geçinmekte zorlanacağız. Bize sadece 1 hafta veya 1 ay mühlet verirler, bu süre içinde evi boşaltıp sonra siz başınızın çaresine bakarsınız. Biz istemiyoruz yıkılsın, ha yıkılırsa da buradaki insanların mağdur edilmemesi ve onlara yer gösterilmesi gerekir. Ekonomik yardım, sosyal yardım yapılır” şeklinde konuştu.
‘Evimi yıkmasınlar, üstüne ben para veririm’
33 yaşındaki Resul Tan da Benusen’de doğup büyümüş. Ailesi 35 yıl önce Çınar İlçesinden mahalleye göç etmiş. Seyyar satıcılık yaparak geçimini sağlayan Tan, aynı zamanda güvercin besliyor. “Gidersek onlara ne yapacağımı bilemiyorum” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Güzel anılarımız oldu burada. Buralar yıkılacak, sosyal ilişkiler kopacak, komşuluk ilişkisi kalmayacak. En çok buna üzülüyorum. Bu mahalle çocukluğumuzu, gençliğimizi her şeyi ifade ediyor bizim için. Biz burada doğup büyüdük, tüm hatırlarımız burada. Yıkılmasaydı daha iyi olurdu ama yıkılınca her şey elimizden alınmış oluyor. Burası yıkılınca bu insanlar apartmanda nasıl yaşayacak, mümkün değil. Yaşam devam eder ama buradaki gibi değil. Burası yoksul kesim. Taşınırsak yine müstakil bir eve geçeriz. Babam ‘Evimi yıkmasınlar, üstüne ben para veririm’ diyor. Çoğu insan şu an yıkılmaması için üstüne para verirler, burada gerçekten hayat çok farklı.”
‘Mahallede bir aile gibiyiz’
35 yaşındaki Servet Yağsu da 30 yıldır bu mahallede yaşıyor. 5 yaşındayken ailesi buraya göç etmiş. “Buranın maddiyatla ölçülmeyecek şeyleri var” diyen Yağsu şunları söyledi:
“İnsan ilişkileri, sosyal ilişkiler çok güçlüdür. Mahallede bir aile gibiyiz. Herkes birbirini tanır. Bu da çok güzel bir şeydir. Apartmanlar bize göre değil. Abim apartman dairesinde kalıyor, onun evine gidince sanki mezara giriyorum. Biz de istiyoruz bir turist buraya geldiği zaman suru rahat gezebilsin, surlar görünsün. Benim elimde olsa başka bir yerde aynı şekilde müstakil evler yaparım ve tüm mahalleyi oraya yerleştirirdim, yine aynı komşular olurdu. Yine doğalgazı olmasın, asansörü olmasın yeter ki ben komşularımla yan yana olayım.”