2020 bütçesindeki borçlanma ve harcamaları Borsa İstanbul (BIST) eski Başkanı Prof. Dr. İbrahim M. Turhan, RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi. 2020 yılında Türkiye’de hükümet tarafından elde edilen gelir ve yapılan harcamalara dikkat çeken Prof. Dr. İbrahim M. Turhan, bu paranın nereye harcandığının bilinmediğini vurgulayarak ‘Nereye gitti bu paralar?’ diye sordu. Demokraside hükümetin hesap verir olması için çözümün kuvvetler ayrılığı ilkesini içeren güçlendirilmiş bir parlamenter sistem olduğunu açıkladı.
Prof. Dr. Turhan, hükümetin 2020 yılı için planlanan bütçeyi aştığını ve Kamu Mali Kontrol yasasında borçlanmayı artırmak üzere değişime gidildiğini şu şekilde anlattı:
‘Türkiye’de şeffaflık konusunda çok büyük gerileme var’
“Türkiye’de son dönemde şeffaflık ve hesap konusunda çok büyük gerileme oldu. 2020 yılı başında hükümet ‘784 milyar lira vergi alacağım. Bu vergileri şuralara harcayacağım, 138 milyar lira açık kalacak. 140 milyar lira da borçlanacağım’ dedi. Bizden 833 milyar lira toplamış. 50 milyar lira daha fazla vergi geliri toplamış. Bütçe açığı çok daha yüksek, 172 milyar lira olmuş. 140 milyar lira borçlanacağım dediği halde döndü yılın bitmesine birkaç ay kala Ekim ayında meclise yasa getirdi. Bizim 5018 sayılı kamu mali kontrol yasası adında çok güzel bir yasamız vardı. Büyük bir reformdu çünkü şeffaflık getiriyordu. Bunu değiştirmiş. Ben sizden 140 milyar lira borçlanacağım diye izin almıştım ama bunun çok üstüne çıktım. 240 milyar lira borçlandım. Bunu da 2 katına çıkarmak istiyorum.
‘Türkiye milli gelirine oranla dünyanın en düşük nakit destek sağlayanlar ülkelerden birisi’
Pandemi dönemidir, bunu da anlayışla karşılayalım. Dünyada birçok ülke vatandaşına nakit destek sağlarken bizim hükümetimiz borç vereyim dedi. Türkiye milli gelirine oranla dünyanın en düşük nakit destek sağlayanlar ülkelerden birisidir. Sayın Cumhurbaşkanı kendisi 46 milyar lira olarak ifade etti. Bu 46 milyar liranın çok önemli bir kısmı çalışanların ve işverenlerin ödediği primlerden oluşturulmuş olan işsizlik sigortasından karşılandı. Bütçedeki büyük harcama ve borçlanma artışının pandemiye ilişkin harcamalardan kaynaklandığını söylemek mümkün değil.”
‘Merkez bankasının hesaplarında 130 milyar lira açık görünüyor, neden ve nereye harcandı?’
Merkez Bankası rezervlerindeki 130 milyar liralık açığa dikkat çeken Prof. Dr. Turhan, kamuoyunun bu konularda bilgi sahibi olmayı hak ettiğini “O zaman soruyoruz ‘nereye harcandı bu paralar?’ diye. Üstelik Merkez Bankası’nın rezervi bir ülkenin namusu gibidir. Sıkıntı olduğu zaman Merkez bankası son ödeme ve kredi merciidir. Merkez bankasının hesaplarında 130 milyar lira açık görünüyor. Merkez Bankası Başkanımız eriyen rezervlerin yerine konmasından bahsetti, çok doğru bir tespit. Bu 130 milyar dolar, neden ve nereye harcandı? Bunu harcayan Sayın Bakan şu anda nerededir? Bunlar kamuoyunun öğrenmeye hakkı olduğu şeyler” şeklinde anlattı.
‘Sadece 5 yılda bir seçmenin önüne sandık koyarak demokrasiyi işlettiğimizi söylemek kendimizi kandırmak olur’
Prof. Dr. Turhan, hükümetlerin kamuoyuna hesap vermeye hazır olmasının gerekliliğini “Hükümet, Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nu delik deşik etmekten vazgeçsin. Bütün kamu işlemlerinde şeffaflığı azami düzeyde sağlasın. Kamu gücü, kaynağı ve imtiyazı kullanan herkes hesap vermeye hazır olmalıdır. Sadece 5 yılda bir seçmenin önüne sandık koyarak demokrasiyi işlettiğimizi söylemek kendimizi kandırmak olur. 1215’ten beri demokrasinin en temel vazgeçilmez niteliği devletin vatandaştan topladığı vergiyi nereye ne şekilde harcayacağıyla ilgili hesap vermesidir” diye vurguladı.
‘Bir kararname ile Merkez Bankası Başkanı’nın değiştirebildiği bir ortamda şeffaflığın gelişmesi mümkün olmuyor’
Güçlerin toplanmasının bozulmalara kaçılmaz bir şekilde yol açacağını söyleyen Prof. Dr. Turhan, çözümünü “Gücü kimin elinde bu kadar toplarsanız birtakım yanlışlıklar, çarpıklıklar ve bozulmalar yaşanması kaçınılmazdır. İnsanların ortak aklının oraya koyduğu yönetimlerde denetim ve denge mekanizmaları vardır. 17. Yüzyıldan beri son derece gelişmiş bir birikimi olan kuvvetler ayrılığı diye bir literatür var. Şu anki sistem bu denge ve denetimin gerçekleşmesine olanak sağlamıyor. Cumhurbaşkanı’nın hiçbir açıklama yapmadan yürürlükte olan Merkez Bankası yasasına aykırı bir kararname ile Merkez Bankası Başkanı değiştirebildiği bir ortamda şeffaflığın gelişmesi mümkün olmuyor. Anayasal bir sistem sorunudur. Sorunun çözümü güçlendirilmiş parlamenter sistemin hayata geçirilmesidir” diye ifade etti.