Güney Kıbrıs tarafından 1997 yılında Rusya’dan alınan S-300 hava savunma sistemleri, o dönem Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin sert itirazları sonrasında Girit Adası’na yerleştirilmişti.
15 yıl boyunca Girit Adası'nda atıl bir şekilde bekleyen S-300 hava savunma sistemleri, 2013 yılında ilk kez bir tatbikatta Yunanistan tarafından denendi. Son olarak ise geçtiğimiz Kasım ayında sistemin test edildiği basına yansıdı.
Girit’teki Amerikan üssü
Eski Hava Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanı Albay Gürsel Tokmakoğlu’nun, Girit’teki S-300’ler konusunda dikkat çektiği nokta, oradaki ABD varlığı. Girit’teki Suda Körfezi’nde ABD’nin bir donanma üssü olduğuna dikkat çeken Tokmakoğlu, “Girit’te hem NATO hem de ABD kendi özel çıkarları için askeri varlıklarını bulunduruyorlar. Ama ABD’nin üssünün olduğu Girit’in savunmasında S-300’ler kullanılıyor” dedi.
Türkiye’nin ihtiyaçlarına binaen S-400’leri aldığını ve sistemi kullanmayı bir pazarlık konusu yapmak zorunda olmadığını kaydeden Tokmakoğlu, “Ancak Girit’teki S-300’lerden ABD ve NATO faydalanıyor ise S-400’lerde de aynı mantıkla hareket edilebilir. Masada, müşterek bir çıkar doğrultusunda yerleştirilecek bir yer bulunur” diye ekledi.
‘ABD ile görüşülecekse ilk konunun S-400 olmaması gerekiyor’
S-400 sorunu çözülünce Türk-Amerikan ilişkilerinin düzelmeyeceğini ifade eden Tokmakoğlu, Türk-Amerikan ilişkilerindeki en önemli sorunun, ABD’nin YPG’ye sunduğu destek olduğunu söyledi. Tokmakoğlu, “Eğer ki ABD ile görüşülecekse ilk konunun S-400 olmaması gerekiyor. İlk olarak ‘Ortadoğu’nun siyasi haritasında değişiklik yapamazsınız’ dememiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Tokmakoğlu, Joe Biden yönetiminin, Barack Obama döneminden kalma bazı alışkanlıkları olabileceğinin ve bunu Türkiye’ye uygulamaya çalışabileceğinin altını çizdi. Tokmakoğlu, Türkiye’nin dış politikasının Obama döneminden çok farklı olduğunu dikkat çekti ve şunları ekledi:
“ABD, ‘sen Rusya ile işbirliğine gidersen ben de seni dışlarım’ noktasına getiriyorsa bu, çok büyük bir yanlış olur. Türkiye ile Rusya belirli politikaları komşuluk ilişkisi içinde yürütmek zorunda. ABD’nin ‘ben çizgi çiziyorum buradan geçme’ demesi kabul edilebilir bir şey değil.”
‘Türkiye de S-400 sistemini hangarda bekletmek için almıyor’
2013 yılında, S-300’lerin ilk defa NATO nezdinde denendiğini ifade eden Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Merve Seren ise ‘Girit modeli’nin füze platformlarının herhangi bir yere transferi manasında kullanılmadığını düşünüyor.
Bakan Akar’ın ‘Girit modeli’ ile kast ettiğinin Türkiye’nin NATO nezdinde atışlı testleri yapması olabileceğini ifade eden Seren, “Türkiye de S-400 sistemini hangarda bekletmek için almıyor. Eğer anlaşma olursa S-400’ler, NATO tatbikatları kapsamında kullanılabilir ancak buna ABD'nin nasıl bir tepki vereceği henüz belli değil. Ancak Türkiye'nin bu yönde bir niyeti olsa da Rusya’nın buna nasıl tepki vereceği düşünülmelidir. S-400 halen Rusya’nın envanterinde olan bir sistem. Türkiye’ye verdiği ihraç modeli farklı olsa da buradaki bilgileri paylaşmak istemeyeceği aşikâr. Ancak satış sözleşmesini bilmeden yorum yapmak yanlış olur” değerlendirmesinde bulundu.
Seren, “Ancak Rusya ne olursa olsun NATO pazarını deldi ve ilk defa bir NATO ülkesine bu sistemi doğrudan hazır alım, yurt dışı tedarik modeli ile satmayı başardı’ diye de ekledi.
‘F-35’ler masada olmalı’
ABD ve Türkiye arasında S-400 dışında da birçok sorun olduğuna işaret eden Seren, bunların başında ise YPG konusunun geldiği konusunda emekli Albay Gürsel Tokmakoğlu ile hemfikir.
F-35 savaş uçağı konusunun, S-400 müzakereleri sırasında gündemde olması gerektiğini ifade eden Dr. Merve Seren, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“S-400 sorunu çözülse dahi Türkiye’nin F-35 programına geri alınacağının bir garantisi yok. Dolayısıyla Türkiye’nin olası müzakere sürecinde F-35 gibi garantiler istemesi şart. Daha önemlisi ise Türkiye’nin S-400'u sürekli operasyonel tutmadığı takdirde, füze ve hava savunmasını nasıl sağlayacağıdır. Bunun için de NATO'dan garantiye ihtiyacı var. Aksi takdirde zamanında yaptıkları gibi Patriot’ları konuşlandırıp en kritik ve acil ihtiyaç durumunda, güncelleme-uzatma gibi bahanelerle anlık olarak çekmeleri kuvvetle muhtemeldir.”