Türkiye’nin yeraltı sularındaki azalmayı Hidroloji uzmanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür, RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi. Öngür, suya ulaşmanın kolay olduğu bölgelerde Devlet Su İşleri (DSİ) denetimi dışında açılan kaçak kuyuların bu soruna yol açtığını, Konya ovasında yer altı suyunun 150 metre derinliğe kadar çekildiğini anlattı:
‘Konya Ovası’nda son 15 yılda 150 metreden fazla derinliğe çekildi’
“Suya ulaşmanın kolay bir yolu olduğu, yer altı suyunun zengin olduğu yerlerde sayısız kaçak kuyu açıldı. Örneğin Konya ovası devasa bir ova, yer altı suyu açısından da oldukça kalın ve zengin bir zemini var. İçindeki tabakaların birçoğunda su dolaşabiliyor. Bol su tüketen ürünleri elde etmek üzere yapılan tarım için gerekli suyu alacak yüzlerce kaçak kuyu var. Derinlikleri de 300-500 metreyi buluyor. Son 15 yılda yer altı suyu çoğu yerde 150 metreden fazla derinliklere düşmüş. Konya Ovası’nın yer altı suyu tükendi. Yeni su kaynağı için önemli bir ihtiyaç ve tarıma da sakınca getiriyor.”
‘Konya ovasında yüze yakın yeni obruk oluştu, nedeni kaçak yapılan kuyulardır’
Devlet Su İşleri’nden kaçak yapılan kuyuların Konya Ovası’nda obruklara neden olduğunu söyleyen Öngür “Konya ovasındaki yer altı suyunun içinde dolaştığı kaya birimleri çatlaklarıyla yer altı suyu hareket edince ve eriyen tavandaki sağlam tabakaların desteğini sağlayan yer altı suyu düşünce maar dediğimiz yüzeyde dairesel olan çökükler oluşuyor. Obruklardan bahsediyorum. Konya ovasında yüze yakın yeni obruk oluştu. Nedeni var olan kuyuların büyük bir bölümü Devlet Su İşleri’nden kaçak yapılan kuyulardır. Tarım üreticileri, köylüler kendi kafalarına göre karar veriyor. Konya’da konuşlanmış sondaj firmaları da yapıyor. Benim meslektaşlarımdan yol gösteren sayısız yanlış insan var. Esas Konya’da yapılan tarımın çok su gerektiren dış kaynaklı tohumlar ve ürünlere yönelmesi bunun önemli bir kısmıdır” dedi.
‘Ege’de Gediz ovası, Salihli ve Alaşehir arasında yer altı su seviyesi beklenmedik oranda düştü’
Öngür, açılan kaçak kuyuların ve azalan yer altı suyu seviyesinin Türkiye’nin farklı yerlerinde de rastlandığını “Bunun başka örnekleri de Türkiye’nin değişik yerlerinde var. Ege’de Gediz ovası, Salihli ve Alaşehir arasında su seviyesi beklenmedik oranda düştü. Ege denizine boşaldığı yerin yakınında kuş cenneti Balıklı göl var. Orası da kurudu. Salihli’nin, Ahmetli’nin orada Marmara gölü var, o da kuruyor. Su kullanan yerlerde yasa dışı olmasına rağmen çok sayıda sondaj kuyusuyla dileyen istediği zaman çekiyor” diye açıkladı.
‘Akarsuyu engellediğimiz zaman, beslediği yer altı suyunu da etkilemiş oluyoruz’
Akarsuların yönlendirilmesi ile toprakların beslenmesinin önüne geçildiğini söyleyen Öngür, Devlet Su İşleri’nin yeni planlamalar yapması gerektiğini söyledi:
“Yer altı suyunu tüketenler şimdi ferahladı çünkü suların tükenmesi kuraklığa bağlı bir sorunmuş gibi algılanmaya başlandı. Gediz’deki sondajların önemli bir kısmı azalan su için tarımcının açtıkları ama yan vadilerdeki tüm akarsularda küçük barajlarda toplanıp Manisa kentinin su ihtiyacını karşılamaya yönlendiriliyor. Akarsuyu engellediğimiz zaman, beslediği yer altı suyunu da etkilemiş oluyoruz. Yerel halkın akarsudan kullandığı temiz ve besleyici su kaynağını engellemiş oluyoruz. Sonuçta yer altı suyu ve yüzey suyu kaynaklarının kamu malı olduğu ancak yaşamı sürdürmek için çok değerli olduğunu unutmuş durumdayız. Devlet Su İşleri yeniden yapılanmalı, iyi yönetilmeli ve yasaklar ciddi bir şekilde uygulanmalıdır.
‘DSİ ihmal edildi, DSİ de konuyu ihmal etti’
Yer altı suyu kaynakları hükümet tasarrufu altında olduğu için kamu yönetiminin önemli bir kusurudur. Onun için örgütlenmiş devlet, Devlet Su İşleri’ni kurmuş. Yer altı sularından tüketmeyi düşünen varsa mutlaka izin alarak üretime geçmesi ve yer altı suyu çekimi sırasında denetlenmesi gerekiyor. 20-30 yıl öncesinde oldukça düzenli şekilde işletilirken DSİ ihmal edildi. DSİ de konuyu ihmal etti”
‘Dikkatli bir yönetim olursa 5-10 yılda toparlayabiliriz’
Öngür, var olan yasaların yer altı suyunu korumakta yeterliliği konusunda “Gediz ovası örneğinden gidersem 25-30 yıldır bu tehdidin altındayız. Var olan yasa yeterli, kamu yönetiminin kendine gelmesi lazım. Bu bir canlı sistem, çekimimizi tüketimimizi kısıtladığımız zaman yavaş yavaş kendini beslemeye başlar. Çok ciddi, dikkatli bir yönetim olursa 5-10 yılda toparlayabiliriz. DSİ’de çalışan meslektaşlarımız da çaresizler, bir şey yapmaya kalkarlarsa başları derde girer” dedi.