MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, yaptığı yazılı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun gerçekleştirdikleri görüşmeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Milletin 15 Temmuz'da püskürttüğü hain emellerin, geçen zaman içerisinde saklandıkları yerlerden başlarını uzatmaya başladıklarına işaret eden Büyükataman, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni aciz zannedenlerin kendilerine yeni bir yol ve yöntem belirlediklerini söyledi.
Büyükataman, "Sandıktan çıkan iradeye saygı göstermeyip sandık dışı yöntemlerle Türkiye'de iktidar belirleme çabaları bir yana; birilerinin devşirdikleri ve kurdukları sözde particiklerle siyaset sahasını itibarsızlaştırma gayretleri de göze çarpmaktadır. Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan düşmanlıkları, ülke sevgisinden ağır basanların gözlerini bürüyen nefret ikliminde ekilen tohumlar, bu topraklara yabancıdır. Bu iklimi ve çürümüş tohumları reddediyoruz. Türkiye'yi bu nefret iklimine sokmaya çalışan başta CHP ve zihniyeti olmak üzere tek merkezden yönlendirilen particikler; ahlaksız ve üslupsuz saldırılarına bir an evvel son vermelidir. Dün akşam acil koduyla bir araya getirilen iki partinin Genel Başkanının 1970 ve 80 öncesi olaylarını hatırlatmasını, akıllarına sokulan kirli niyetin dışavurumu olarak değerlendirmek mümkündür" görüşünü dile getirdi.
'Fitnelere basın özgürlüğü penceresinden bakmamız mümkün değildir'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "MHP; sokağı bilir, hasmı bilir, haini bilir, tuzak ve tertipleri bilir ve tanır. Ancak Milliyetçi-Ülkücü Hareket'i tarafı olmadığı saldırılarla ilişkilendirmeye ve yargılamaya cüret etmek terörizmin lügatinden beslenenlerin harcıdır. Aynı zamanda bühtandır, komplodur" şeklindeki ifadelerini aktaran Büyükataman, şöyle devam etti:
"Navigasyon olmadan sokakta yönünü bulamayacak olanların defaatle teşebbüs ettikleri bu sokak tehditlerine ve teşviklerine geçit vermeyeceğimizin, Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in bu komployu bozacağının bilinmesinde fayda vardır. Uzunca bir süredir, siyaseti itibarsızlaştırmaya çalışan partilerin genel başkanlarından ilçe yöneticilerine dek çeşitli isimlerinin partimize ve Sayın Genel Başkanımıza yönelik çirkin, siyasetin diline yakışmayan, söyleyeni küçülten ifadelerine sistemli bir şekilde muhatap olmaktayız. Bundan maksat, Milliyetçi Hareket'in sinir uçlarıyla oynayarak camiamızı hataya sevk etmektir. Bunların emanet akılları ile anlayamadığı, Milliyetçi Hareket'in bu tuzaklara düşmeyecek kadar ferasetli ve tecrübeli olduğudur.
Partisinin geçmişini reddedip son 10 yıl vurgusu yapan Kılıçdaroğlu'nun, il başkanı bulmakta zorlandığı particiğini daha kuruluş aşamasında piyon olarak sahaya süren Davutoğlu'nun kurmaya çalıştığı tuzaklar bize çocuk oyuncağı gelir. Bunların acizliği; farenin kendisini köle eden kapanı alıp kurda tuzak kurmaya kalkmasından farksızdır. Gazete görünümlü kağıt parçalarında, haber sitesi izlenimi verilmiş fitne odaklarında yazılan yazılara, öngörü ve kulis bilgisi adı altında atılan iftiralara ve yapılan fitnelere basın özgürlüğü penceresinden bakmamız mümkün değildir."
'Serokluğunun nereden geldiği bellidir'
Basın mensuplarına hakaret edenlerin, boykot adı altında kanalları hedef gösterenlerin ve çalıştığı medya organından dolayı gazetecileri muhatap almayanların, MHP'yi basına düşmanmış gibi göstermeye kalkmalarının ikiyüzlülük olduğunu belirten Büyükataman, şunları kaydetti:
"Kullandıkları seviyesiz üslubu ve çirkin sözleri yok sayarak aldıkları cevapları, medyadaki 'dostları' vasıtasıyla 'MHP'den tehdit' başlıklarıyla yaygara koparanlar, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ve aziz Türk milletinin birliğini baltalamaya çalışan 'dahili bedhahlar'dır. Bunların harici bedhahlarla olan dostlukları gün yüzüne çıkmıştır. İnsan içine çıkmaya yüz bulamayacak olanların partimizi ve Sayın Genel Başkanımızı hedef alması derin bir çelişkidir. Yeni bir yola çıktıklarını söyleyen bu bedhahların gittikleri yol, yol değildir. Tehlikeli sularda yüzmektedirler. Tarih, iyi bir öğretmendir. Yeter ki bu öğretmenin anlattıklarını iyi yorumlayabilelim.
Bebek katilinden boşalan sözde unvanlara talip olan Serok Ahmet'in, bölücülükte Kandil ile atbaşı gittiğini dikkatle takip etmekteyiz. Serokluğunun nereden geldiği bellidir, Kürtçe konuşan kardeşlerimizi kalkan olarak kullanmaya kalkıp laf cambazlığı yapmasına hiç gerek yoktur. 'Ben Başbakanken' ile başlayan masallar anlatan Davutoğlu, 2015 yılında bir şehidimizin töreninde kullandığı 'Anadolu'nun, Trakya'nın, Mezopotamya'nın, Kafkasya'nın, Akdeniz'in, Karadeniz'in, Ege'nin, Van Gölü'nün, Tuz Gölü'nün ve dahi bütün dağların çocukları' ifadelerinde ısrarcıdır."
'Sen Başbakanken de Türkiye diyememekte ve bölücülük peşindeydin'
Davutoğlu'nun Başbakanken de şimdi de aynı kişi olduğunu, söylediği tek gerçeğin de bu olduğunu ifade eden Büyükataman, şu görüşleri aktardı:
"Geçtiğimiz hafta 'Mardin'den bütün Mezopotamya'ya, bütün Anadolu'ya, bütün Trakya'ya sesleniyorum. Kazanımlarınızın teminatı Gelecek Partisidir' diyen Davutoğlu; hangi coğrafyadan, hangi kazanımlardan bahsettiğini açıklamak zorundadır. Sen Başbakanken de Türkiye diyememekte ve bölücülük peşindeydin; hala Türkiye diyememektesin, toprağımızı ve insanımızı bölmenin peşindesin. Bu dil, dil değil; bu gaye, gaye değildir. Bu kirli emellere saygı göstermemizi bekleyenler, Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in kendisini inkar etmesini arzulamaktadır.
İnsanımızı ve ülkemizi bölmeye kalkan Davutoğlu'na en güzel cevap Akif'in 'Birlik' şiirindeki şuurdur. Şuursuzların bizi ve ülkülerimizi anlamasını beklemiyoruz. Sözlerimizi anlamak istemeyip çarpıtanlar muhatabımız değildir. Biz, cevabımızı aziz Türk milleti ile yeniden paylaşalım; Milliyetçi Hareket Partisinin sokakta işi yoktur. Kavga ve karışıklıkta hayır görmesi imkansızdır. İnsan onuruna ve demokratik adaba uygun olarak yapılan makul eleştirilere tahammülsüzlüğü asla düşünülemeyecektir. Bizim sevdamız şiddet değil Türk milletidir, Türkiye'dir."