Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, Donald Trump'ın başkanlık döneminin hem ABD'nin dünyadaki konumu hem de Türkiye - ABD ilişkileri açısından önemli sonuçlar doğurduğunu söyledi.
Türkiye - ABD ilişkilerinin bu dönemde salt kişisel yakınlıklar üzerinden yürüdüğünü ve 'kayıp yıllar' olarak tarihe geçtiğini ifade eden Kaya, "İktidar yetkilileri ile Trump arasındaki bu yakınlık Türkiye’ye bir katkı sağlamadığı gibi hem bölgesel açıdan hem de ülke olarak önemli telafi edilmesi çok zor sonuçlara sebep oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Bu süre zarfında yaşananları hatırlatmak istediğini ifade eden Kaya, konuya ilişkin basın açıklamasında sözlerine şöyle devam etti:
- "Trump öncesi başlayan ABD’nin PYD/YPG’ye silah desteği kesintiye uğramadan bu dönemde de devam etmiştir. ABD Fırat’ın doğusuna yerleştirdiği bu örgütleri petrol satışıyla desteklemiş, hatta ABD’li petrol şirketi Delta’yı bu örgütlerle fiili ortaklığa sokmuştur.
- Yıllardır söylenen ama hayata geçirilmesine cesaret edilemeyen ABD elçiliğinin Tel-Aviv’den Kudüs’e taşınması bu dönemde olmuştur.
Türkiye’nin Suriye’nin Kuzeydoğusunda sınır güvenliğini temin maksadıyla gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı kapsamında 3 bakan, 2 bakanlığa yaptırım kararı da Trump tarafından yürürlüğe konulmuştur. - Trump Yüzyılın Anlaşması tartışmaları ile birlikte İsrail’e her türlü desteği vermiş, Filistin’in hukuki olarak tarihe karışması hedefini bu dönemde dillendirilmiştir. Körfez ülkelerinin İsrail ile normalleşme adımları yine Trump ve damadı Jared Kushner’in girişimleri ile gerçekleşmiştir. Kendi döneminden önce gerçekleşen 15 Temmuz 2016 darbe girişimin aydınlatılması ile ilgili olarak Trump hiçbir şey yapmadığı gibi sorunu Türkiye-ABD ilişkilerinin tamamen dışına çıkarmayı başarmıştır.
'ABD’nin otuz yıldan beri Güney Kıbrıs’a uyguladığı silah ambargosu ilginçtir yine bu dönemde kaldırılmıştır'
- ABD’nin otuz yıldan beri Güney Kıbrıs’a uyguladığı silah ambargosu ilginçtir yine bu dönemde kaldırılmıştır. Bölgesel açıdan barışa hizmet edeceğine inanılan P5 + 1 ülkeleri ile İran arasında imzalanan Nükleer anlaşmadan ABD yine bu dönemde çekilmiştir. Amerika Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklı taleplerine karşı Yunanistan’ın yanında yer alması da bu dönemde olmuştur. Askersiz olması gereken Dedeağaç’ta askeri üs kuran ABD doğrudan Türkiye’yi tehdit etme noktasına maalesef bu dönemde geçmiştir.
- Diplomatik tavır bir tarafa asgari insani nezaket kurallarını hiçe sayan ve Cumhurbaşkanının şahsında bu millete hakaret eden mektup da bu dönemde Türkiye’ye gönderilmiştir. Üzücü olan taraf ise bu mektuba rağmen 13 Kasım 2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD ziyaretini iptal etmemiştir.
'CAATSA yaptırımları da bu dönemde hayat bulmuştur'
- Yine 2018 Ağustos’unda Türkiye’den ABD’ye satılan alüminyum ve çeliğe uygulanan gümrük vergisi Trump tarafından iki katına çıkarılmıştır. Bütün bu süreçlerde ABD’yi Twitter üzerinden yöneten Trump zaman zaman 'ekonominizi mahvederim' mesajlarını da paylaşmayı atlamamıştır.
- Son olarak CAATSA yaptırımları da bu dönemde hayat bulmuştur. Her ne kadar Trump bu yaptırımlara karşı olsa da karşı duruşun gerekçesi Türkiye’yi desteklemek değil, Çin’in elini güçlendireceği sebebiyledir.
- Bunca olanlara rağmen bu olaylar yaşanırken bizler iktidar yetkililerinden Trump iyi çevresi kötü şeklinde propagandalar duyduk. Hatta seçim döneminde iktidar adına TV’lerin tartışma programlarına katılanların birçoğu Trump lehine yaptıkları destek açıklamalarına muhatap olduk.
'Dışarıya demokrasi götürmeyi hedefleyen ABD, kan ve gözyaşından başka bir şey götürmemiştir'
- Diğer taraftan Küreselci ve Ulusalcıların meydan muharebesine dönen seçimlerin ardından hele de 6 Ocak’taki Kongre baskını ile ortaya çıkan manzara Demokrasi havarisi pozlarına bürünen Amerika için utanç sayfaları olarak tarihe geçti. Müdahale ettiği her yere demokrasi götürdüğü şeklinde propaganda yapan ABD’de, bu kongre baskını ile toplumsal kırılma fay hatları net bir şekilde gün yüzüne çıkmış oldu.
- Aslında 6 Ocak’ta yaşananlar bir anlamda Amerika için ikinci 11 Eylül anlamını taşıyordu. Dışarıya demokrasi götürmeyi hedefleyen ABD kan ve gözyaşından başka bir şey götürmemiştir. İçeride yaşananlar ise Amerika’daki toplumsal dinamikler arasındaki uçurumu ortaya çıkarmıştır."
20 Ocak'ta ABD Başkanlığı görevini devralacak Joe Biden'ın da Trump'tan farklı olmayacağı görüşünü dile getiren Kaya, "Tek fark Türkiye’yi köşeye sıkıştırma girişimleri kurumlar üzerinden yürüyecek. Şayet Türkiye bu yeni dönemde doğru adımları atamazsa ABD ile yaşanan birçok kriz alanı varlığını üzerine ekleyerek devam edecek" ifadesini kullandı.
"Malumunuz olduğu üzere Biden, Obama’nın yardımcılığını yaptı. Bölgemiz özellikle Obama döneminde bugünkü çıkmazların içine sokuldu. Biden da Büyük Ortadoğu Projesi’nin yılmaz bir savunucusu olarak biliniyor. Türkiye dikkatli olmadığı takdirde çok büyük hasarla karşı karşıya kalabilir" diyen Kaya, şunları kaydetti:
- "Trump ile kişisel yakınlıklar üzerinden yürüyen daha doğrusu yürüdüğü zannedilen ilişkiler Biden döneminde daha çok kurumsal boyutlarda yürüyeceğine dair genel bir kanaat var ve bizce bu şekilde olacağı da doğrudur.
- Peki, bu dönemde Türkiye nasıl hareket etmeli, neler yapmalıdır? Türkiye bir an önce bireysel yaklaşımları bir kenara bırakıp kurumsal aklını öne çıkaran, bunu destekleyen, güçlendiren bir yol haritasını hayata geçirmelidir.
- Türkiye dış politikasını iç politikaya malzeme yapmamalıdır. Kamplaşma dilini terk etmelidir. Eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright cuma günü Time’a yazdığı makalede Amerika için 'Biz ve onlar' ayrışmasının çok büyük zararlar verdiğini ifade etmiştir. Türkiye için bu özeleştirinin zamanı gelmiş hatta geçmektedir.
'S-400’ler Türkiye’nin hava sahasının güvenliği açısından hayati önemdedir'
- S-400’ler Türkiye’nin hava sahasının güvenliği açısından hayati önemdedir. Bu konuda kesinlikle geri adım atılmamalıdır. Buradan Rusya ile tek taraflı bağımlılık içine de girilmemelidir.
- Suriye Türkiye için en büyük güvenlik tehdidi olmaya devam etmektedir. Biden’ın Suriye politikasını Afrika ve Ortadoğu sorumlusu olması beklenen Brett McGurk yürütecektir. McGurk YPG’yi silahlandıran isimdir. Bu da Amerika’nın Suriye’nin toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmayı hedeflediğinin delilidir.
'Türkiye ABD’nin Suriye planlarını boşa çıkaracak diplomatik açılımlar yapmalı'
- ABD’nin Fırat’ın doğusundaki PYD/YPG’ye alan açma çalışmaları titizlikle(!) devam etmektedir. Türkiye ABD’nin Suriye planlarını boşa çıkaracak diplomatik açılımlar yapmalı, bölge ülkeleri ile sorunlarını bir an önce gidermelidir. Malum olduğu üzere Türkiye’yi S-400 alımına iten şartlar, Suriye’de yaşananlarla birlikte ortaya çıkan güvenlik tehditleri sonucunda oluşmuştur. Bu anlamda Suriye’de olanları yok saymak ölümcül sonuçlar doğurabilecektir.
- Ayrıca Dışişleri Bakanı olması beklenen Antony Blinken mesela Trump’ın İsrail politikasını desteklemiş, hatta F-35’lerin sadece İsrail’e verilmesi gerektiğini bile savunmuştur. Suriye’nin kilidini elinde bulunduran İdlib ise hâlâ diken üstündedir. Amerika buradaki gerginlik ve çatışma merkezli statükonun korunması için çıkarlarını öncelemekte ve terör örgütlerini dahi desteklemektedir. İdlib’in yeni bir çatışma alanına dönüşmesi mutlaka engellenmelidir.
'Biden döneminde de bu çok farklı olmayacaktır'
- Doğu Akdeniz konusunda ABD Trump döneminde Fransa ve Yunanistan ile yakın durmuş, onları desteklemiştir. Biden döneminde de bu çok farklı olmayacaktır. Kıbrıs ve Libya bağlamında ortaya çıkan sorunların çözümü için bölge ülkeleri ile diplomatik köprüler kurulmalıdır. Unutulmamalıdır ki, ABD ve Rusya arasındaki çatışma görüntüsü her an alan paylaşımı ve çıkar örtüşmesi ile sonuçlanabilir ve bu da Türkiye için sorunlar yumağıyla tek başına kalmasına sebep olabilir.
- Trump Rusya ile yakındı. Biden’ın ise Çin ile yakın duracağı görülüyor. Türkiye ABD, Rusya ve Çin arasında yaşanan çıkar çatışmalarına taraf olmadan kendi hinterlandı ile ilişkilerini tamir eden bir yol haritasını hayata geçirmelidir."
Kaya, Türkiye'nin yalnızlaştıkça küresel güçlerin yaptırımlarına daha kolay maruz kaldığını belirtti. Türkiye'nin sadece bölge ülkeleriyle değil, aynı zamanda bazı Avrupa ülkeleriyle de sorunlarını ortadan kaldırmayı hedeflemesi gerektiğini ifade eden Kaya, "Türkiye herkesle konuşmayı başarmalıdır ama hiç kimseye tek taraflı bağımlılık yanlışı içine düşmemelidir. Bu da kurumsal açıdan ilişkilerin geliştirilmesine bağlıdır" ifadesini kullandı.
'Bölgemizde haritaların yeniden çizilmesini engelleyecek adımlar atılmalıdır'
"ABD Soğuk Savaş döneminin ardından 1991 Körfez Krizi’nden başlamak üzere, 1 Mart tezkeresi sürecinde, Irak’ın işgalinde, Arap Baharı ile birlikte özellikle Suriye ve Libya’da, 15 Temmuz darbe girişiminde, Doğu Akdeniz’de, Filistin meselesinde yani Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren birçok alanda hep Türkiye’nin elini zayıflatmıştır" diyen Kaya, son olarak şunları söyledi:
- "Bunun adına stratejik müttefiklik denemeyeceği çok açıktır. Türkiye ABD ile ilişkilerinde hep taviz veren, zarar gören konumuna itilmiştir. Bu basın açıklaması vesilesiyle buradan iktidara seslenmek istiyorum. Daha geriye gitmeden söyleyelim. Obama dönemleri kayıp hanemize yazıldı.
- Trump dönemi kayıplarla dolu geçti. Şimdi 20 Ocak’ta Joe Biden’lı dönem başlayacak. ABD’nin bölgemizdeki öteden beri gelen ayrıştırıcı, etnik ve mezhepsel temelli planlarıyla önümüzdeki 4 yılı daha kaybetmemek için bir şeyler yapılmalıdır. Bölgemizde haritaların yeniden çizilmesini engelleyecek adımlar atılmalıdır. Özellikle bu dönem bölgesel açıdan değişikliklere gebedir. Gün kurtarmaya çalışılmamalıdır. Yarın için hesaplar yapılmalıdır. Kişisel değil kurumsal diplomasi ile hareket edilmelidir.
'Sizin gibi düşünmeyen ama fikri olanların seslerine kulak verin'
- Ayrıca iktidara bir kere daha uyarıda bulunmak istiyorum. Sizin gibi düşünmeyen ama fikri olanların seslerine kulak verin. Her şeyi bizi biliriz yanlışından kurtulun. Bu ülke hepimizin. Dış politika popülizm kaldırmaz. Bugün sorumluluk sizde yarın bir başkasına geçebilir. Ancak ülkemizin menfaatleri ortak derdimiz olmalıdır. Bunlara zarar verecek yaklaşımları terk edin."