65+ Yaşlı Hakları Derneği, İstanbul'da 15 Ocak'tan itibaren 65 yaş üzeri vatandaşların yeni tip koronavirüs (Kovid-19) gerekçesiyle toplu taşımaya binmelerini yasaklayacak kararın yeniden gözden geçirilmesini talep etti.
65+ Yaşlı Hakları Derneği'nden yapılan açılamada, "İstanbul Valiliğini, gerekçesi açıklanmayan bu 'toptancı' yasak kararını gözden geçirip, düzeltmeye çağırıyoruz" denildi.
Açıklamada, "Aylardır şu gerçekleri vurguluyor, yetkililerin dikkatine getiriyoruz" denilerek şöyle devam edildi:
"65 yaş ve üstü herkes için ‘emekli, evin bir köşesinde oturuyor’ klişesi geçerli değil. Türkiye’de resmi verilere göre, 65+ nüfusun yüzde 12.5’i, yaşlı erkek nüfusun yüzde 21’i çalışıyor. (TÜİK, İstatistiklerle Yaşlılar, 2019) Gerçek rakamlar daha da yüksek olabilir.
‘Bu insanların bir kısmı düzensiz işlerde çalışıyor’
Bu insanların bir kısmı düzensiz işlerde çalışıyor, yani Kovid-19 kısıtlamalarında çalışanlara sağlanan kolaylıklardan yararlanmaları mümkün değil. Önemli bir kısmı, serbest meslek sahibi, esnaf; yani, işin, tezgahın başında olmaları gerekiyor. Bir kısmı ya torununa, ya yaşlı eşine bakmak zorunluluğu, ya da kendi sağlık ihtiyaçları için sokağa çıkmak durumunda. Bu duruma rağmen, İstanbul’da yaşlılarımızın toplu ulaşım yolculuklarında zaten büyük düşüş var. Ekim ayında göre Kasım ayında, 60 yaş ve üstü yolcu sayısı 8.177.094’dan, 5.806.850’e düştü, yani yaklaşık 1/3 oranında azaldı. (İstanbul Ulaşım Bülteni, Aralık 2020) Yani, yaşlılar salgının kendileri için nasıl bir risk oluşturduğu konusunda bilinçliler.
‘Bu bireyleri eve kapatmanın, bulaşma riskini ne kadar azaltacağına dair bilimsel veri yok’
Yaşlılarımızın yüzde 40’ı, çekirdek ya da daha geniş ailelerin bulunduğu hanelerde yaşıyor. (KONDA, Yaşlılık Raporu, Ekim 2020) Bu aile bireyleri çalışıyor, çeşitli nedenlerle sokağa çıkıyor, toplu ulaşım kullanıyor. Yani Kovid-19 virüsünü eve taşımaları söz konusu. Bu durumda 65+ bireyleri eve kapatmanın, bulaşma riskini ne kadar azaltacağı konusunda herhangi bir bilimsel veri yok.
Kovid-19’un en çok evlerde bulaştığı bir gerçek. Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin Koca da en son aralık ayında, ev içi bulaşma oranlarının yüzde 85’e kadar yükseldiğini açıklayarak, bu durumu bir kez daha vurguladı. Her üç yaşlıdan ikisi (yüzde 64) evde eşiyle, ya da tek başına yaşıyor. Akşam saatlerinde ve hafta sonu sokağa çıkma yasakları ile diğer kuşakların 65 yaş üstü yakınlarına destek sağlama olanakları da ciddi ölçüde sınırlanmış.
‘Hareketsizlik, moral bozukluğu yanında umutlarını ve gelirlerini kaybedebiliyorlar’
Pandemi koşullarının herkesi çok sıkıştırdığı bu dönemde hepimizin uyduğu kısıtlamalar var, ama sadece yaşa bağlı ek kısıtların getirilmesi yaşamı 65 yaş üstü için daha da zorlaştırıyor. Hareketsizlik, moral bozukluğu yanında umutlarını ve gelirlerini kaybedebiliyorlar. Maalesef Kovid-19 dışı nedenlerle de yaşlı kayıplarının ve ciddi hastalıkların arttığını gözlüyoruz. Aşılama başlayana ve hepimizi rahatlatacak ilk güzel sonuçlar alınana kadar, tedbiri ihmal etmeden yaşa özgü kısıtlamalarda bir esnetmenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Anayasa’da güvence altına alınan temel hakların, salgın durumlarında kısıtlanabileceğini biliyoruz. Ancak bu kısıtlamaların ölçülü, oranlı, süreli olması gerektiğini, 65 yaş ve üstü bireylere yönelik kısıt ve yasakların bu sınırları aştığını, 'hak ihlali' boyutuna geldiğini pek çok hukukçu vurguluyor.
‘Davalar artabilir, devletle vatandaşı karşı karşıya getiren, gereksiz bir hukuki sorun yaratabilir’
Şair-yazar Ataol Behramoğlu ve Avukat Canan Arın, bu gerekçelerle İdare Mahkemeleri’ne, yasak kararlarının iptali için dava açtı. Bu türden davalar artabilir, devletle vatandaşı karşı karşıya getiren, gereksiz bir hukuki sorun yaratabilir. Türkiye’de yaşlılara tanınan, yasayla düzenlenmiş ve genel-geçer en önemli ayrıcalık olan, toplu taşıma araçlarından ücretsiz/indirimli yararlanma hakkının, böylesine kolayca ve toptancı bir şekilde gözden çıkarılabilmesi, yaşlı hakları için çalışan bizleri, doğrusu ürkütüyor.
Yetkilileri, bu kararı gözden geçirmeye ve düzeltmeye çağırıyoruz. Yaşlılar hakkında yasak ve kısıtlama kararları almadan önce, her düzeyde yetkililerin kendilerine şu soruları sormalarını bekliyoruz: Salgının başladığı Şubat 2020’den bu zamana, kendi yetki alanımız içinde, yaşlı yurttaşlarımıza sunduğumuz hizmetlere yeni ne ekledik, bu hizmetler için tahsis ettiğimiz maddi kaynakları, insan gücünü ne kadar artırdık? Bu soruların yanıtlarını bilmek, hepimizin, ama en çok da büyük değer verdiğimiz yaşlıların hakkı."