Yeni yıldan itibaren geçerli olacak 2 bin 825 TL’lik asgari ücreti DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na değerlendirdi. Çerkezoğlu, “15 kişinin bir masanın etrafında toplanıp, milyonların hayatı hakkında karar vermesi hiç adil değil, demokratik de değil. Milyonlarca insanın hayatı, hükümet ve işverenin insafına bırakılabilecek bir durum değil o yüzden biz asgari ücretin belirlemesi sürecinin de değişmesi gerektiğini söylüyoruz” dedi.
İşte Çerkezoğlu’nun Atilla Güner’le Akşam Postası’na yaptığı açıklamaların satırbaşları:
'Olması gerekenin çok çok gerisinde'
“Bu ücret 2021 dünyasında ve Türkiye’sinde bir işçinin ailesiyle birlikte yaşayabileceği en düşük tutar olmanın çok gerisindedir. 2825 Liralık asgari ücret, ortalama ücret haline gelmiş bir asgari ücret bugün milyonlarca insanın yaşaması için reva görülen bir asgari ücret olarak açıklandı ve asla yeterli değil, beklentilerin çok gerisinde. Gerçek anlamda geçim ücreti olmanın da çok gerisinde bir asgari ücret. Özellikle pandemi ile birlikte çok büyük bir yoksulluk yaşanıyor. Çok ciddi iş kaybı, gelir kaybı ve giderlerde artış var. Bunları göz önüne alan bir asgari ücret belirlenmeli demiştik 2021 yılı için ama ne yazık ki beklentilerin ve olması gerekenin çok çok gerisinde bir rakam belirlenmiş oldu.
Biraz başından itibaren asgari ücretin belirlenmesi sürecinin antidemokratik ve adil olmayan yanına dikkat çekiyoruz çünkü 15 kişinin bir masanın etrafında toplanıp, milyonların hayatı hakkında karar vermesi hiç adil değil, demokratik de değil. İşleyiş olarak oy çoğunluğuyla karar alınıyor ve karar kesin. Genellikle hükümet ve işveren anlaşarak asgari ücreti belirliyor. Milyonlarca insanın hayatı, çocuklarının geleceği orada hükümet ver işverenin belirleyiciliğine kalmış durumda. Hükümet ve işverenin insafına bırakılabilecek bir durum değil o yüzden biz asgari ücretin belirlemesi sürecinin de değişmesi gerektiğini söylüyoruz.
'Açıklanan rakam olduğundan yüksek gösteriliyor'
Asgari ücret bazı ülkelerde sembolik ücrettir. Çok az sayıda işçi asgari ücret ile çalışır ama Türkiye’de böyle değil. Ortalama ücret ile geçinen herkesin çalışma ve yaşam koşullarını etkiler. Emeklisinden kamu çalışanına, pandemi ödeneklerinden işsizlik ödeneklerine kadar her şey asgari ücret üzerinden hesaplanıyor. Dolayısıyla herkes için çok önemli. Asgari ücret milyonların meselesi. Bunun bu şekilde belirlenmesi kabul edilebilir bir yöntem değil. Asgari ücret en büyük toplu pazarlık sürecidir. Türkiye’de en önemli paylaşım mücadelesidir ve o sebeple asgari ücretin tümüyle gerçek bir toplu pazarlık ile yani bütün sendikaların ve işçi örgütlerinin söz sahibi olduğu ve uyuşmazlık durumunda grev hakkımızın da olduğu gerçek bir toplu pazarlık ile belirlenmelidir diyoruz ama bu böyle olmadığı için yıllardır açlık sınırının altına düşen, milli gelir artışından payını almayan, dolar, altın ve enflasyon karşısında sürekli gerileyen bir asgari ücret var Türkiye’de. Disk olarak biz masada yokuz ama biz sürecin tarafıyız diyoruz ve eylem, etkinlik ve meydanlarda insan onuruna yakışır asgari ücret mücadelesini örgütlüyoruz toplumsal talep olarak.
Açıklanan rakam olduğundan yüksek gösteriliyor çünkü AGİ dahil bir rakam bu. Asgari geçim indirimi ücretin bir parçası değildir, işveren tarafından ödenmez. İşverenin ödediği asgari ücret 2557 liradır. Bu rakam asla bir işçinin ailesiyle birlikte yaşamasına yetecek bir rakam değil. Vergide adalet olmadan, ücrette adalet olmaz. Asgari ücretin ve bütün ücretlerin, asgari ücret düzeyindeki bölümünün tümüyle vergi dışı bırakılması ve özellikle asgari ücret üzerindeki kesinti yükünün mesela damga vergisi gibi, SGK prim kesintileri gibi kesinti yükünün hazineden karşılanması lazımdır.”