Sağlık Bakanlığı tarafından 18 Aralık'ta 81 ile gönderilen genelgeyle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının 'vazife malulü' sayılacağı duyurulmuştu.
9 Eylül Üniversitesi'nden İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı Prof. Alp Ergör, söz konusu kararı, RS FM'de Atilla Güner'le Akşam Postası yayınında yorumladı.
Prof. Ergör'ün açıklamaları şöyle:
- Meslek hastalığı için kanun gerekmiyor. İki yasal düzenleme zaten var. Birincisi 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu. Çok eksiği var ama yine de meslek hastalığını oldukça geniş bir bağlamda kapsıyor. SGK'nın kendi yasası var. Bu yasa bağlamında meslek hastalığı yüzde 10 maluliyet üzerinden tanımlanmış. Yalnızca sağlıkçılar değil, bugüne kadar yitirdiğimiz mavi yakalılar da buna dahil; otomotiv işçisi hayatını Kovid-19 nedeniyle kaybettiyse salgın önlenemediği içindir ve bu da meslek hastalığıdır.
- 9 Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi hastaneleri, Türkiye'de sağlık çalışanlarına iş ve işçi sağlığı güvenlik hizmetlerini yasal düzenlemeden çok önce vermeye başlayan iki kurum. 9 Eylül Üniversitesi 2006 yılında başladı. Son 8 ayda bin hastanemizde 595 sağlık çalışanına Kovid-19 tanısı konuldu ve tedavi edildiler. 596 kişiden 31'ini meslek hastalıkları bilim dalına ön tanıyla gönderdik ve 25 kişi illiyet bağı kurulduğu için tanı aldı ve onları SGK'ya bildirdik. Nisan ayının sonunda bitirmiştik ama elimizde çok sayıda dosya birikti ve hala onlar üzerinde çalışıyoruz. Üçte birinin illiyet bağı olmadığını virüsü dışarıdan kaptıklarını biliyoruz ama diğeri büyük olasılık illiyet bağı çıkacak.
'İlliyet bağı ne işimize yarayacak?'
- Eğer devlet memurları yasasına tabii bir sağlık çalışanı ise ya da üniversite yasası kapsamında ise, zaten bu iki yasa kapsamındaki çalışma maluliyet ve ölüm ile ilgili pek çok şeyi kapsıyor. Sorun dışarıda çalışanlarda çünkü illiyet bağını kuramıyorsunuz çünkü bunu izleyecek bir sağlık sistemimiz ve hizmet örgütlenmemiz yok, bunun peşinde koşacak sendikal yapılar yok. Bunun için ayrı yasa çıkarmaya gerek yok. İyi bir temas ve gözlem örgütlenmesi var ise zaten bu onu kapsar ve illiyet bağını ortaya koyabilirsiniz.
- İçerideki insanları korumak asıl olandır. Meslek örgütlerinin ve Sağlık İş Konseyi'nin asıl yapması gereken böyle bir dönemde 6331 sayılı yasanın, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin kamuda örgütlenmesini sağlayan iki maddenin ertelenmesine karşı çıkmaktır. Bu iki madde ertelendiği için pek çok hastanede hizmetler askıya alındı. Hizmeti sunmayıp, önlemi başta almayıp insanları hasta veya kazalı hale getirmeyi başarıyoruz. Bu çok trajik bir durum. Ek yasa çıkarak illiyet bağı için 3 yıl eğitim gören iş ve meslek hastalıkları yan dal uzmanlarının bunca eğitim ve birikimini, üstünü bir kalemle çiziyorsunuz ve başkanlık kararnamesiyle meslek hastalığı diyorsunuz. Böyle olmaz. Ne hukuk zemininde bunun karşılığı var, ne de iş sağlığı ve güvenliği kısmında. Asıl olan sağlık çalışanlarını alanda korumak.