Britanya'nın Avrupa Birliği'nden (AB) çıkışı sonrası başta ticari ilişkiler olmak üzere ikili ilişkileri rayına oturtacak anlaşma süreci için son dönemece girildi. 2016 referandumunda AB'den çıkma kararı alan, 2020'de de resmen birlikten çıkan Britanya, bu yıl içindeki müzakerelerde bir türlü anlaşma sağlanamaması nedeniyle 'anlaşmasız çıkışın' eşiğinde.
Geçiş sürecinde AB kurallarına bağlı kalınmışken, pazarlıklar, 'adil rekabetin sağlanması', 'ticari anlaşmazlıkların nasıl çözüleceği' ve 'balıkçılık' konularına düğümlendi. Çözüm bulunamaması halinde ise iki taraf arasındaki ticari ilişkiler, 31 Aralık sonrasında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına göre yapılacak.
Anlaşmasız çıkış en fazla da başta otomotiv sektörü olmak üzere önemli bir pazarını yitirecek Almanya'yı etkileyecekken, son dakika tavizi bulunup bulunamayacağı meçhul. Britanya Başbakanı Boris Johnson şimdiden 'anlaşmasız çıkışa hazırlanılması' gerektiği uyarıları yapıyor.
Brexit meselesi Britanya ile önemli ticaret ortağı olan ancak Gümrük Birliği içinde yer alan Türkiye'yi de etkileyecek.
Gelişmeleri Ankara Üniversitesi'nden Doç. Dr. Özlem Kaygusuz ile konuştuk.
Doç. Özlem Kaygusuz'a göre, Brexit sürecindeki tıkanıklıkta Boris Johnson'ın attığı adımların rolü bulunduğunu belirtirken, Britanya liderinin son ana kadar AB'yi zorlama tutumunu koruduğuna dikkat çekti. Britanya ile AB arasında yoğun ticari bağlar olduğunu ve tarafların vazgeçmek istemedikleri ayrıcalıkları bulunduğunu vurgulayan Kaygusuz, takvim sıkışmasının bazı anlaşmazlık konularının ileriye atılmasını getirdiğini anımsattı:
“Eylül civarından beri bu iş buraya gidiyor diye konuşuluyordu. Çünkü Johnson’ın bazı adımları oldu. Mesela iç piyasalar yasası gündeme getirdi. Avam kamarasında oylattı. Gerilimi arttıracak ve ‘Anlaşmasız çıkışa hazırız’ imajını daha kuvvetlendirecek adımlar attı. En başından beri zaten geçiş sürecinin uzatılmaması için yasa çıkarttı. Kesinlikle uzatılmaması yönünde defalarca beyanat verdi. Hep ne olursa olsun biz sonuna kadar zorlayacağız tutumunu korudu. Eylülde bu yasa gündeme gelince 15 Ekim’di müzakereler tamamlanacak dendi, olmadı. 13 Aralık’a uzatıldı. Bir metin çıksa ve imzalansa bile üye ülkelerin parlamentolarında onaylanması gerekiyor yürürlüğe girmesi için. Çok sıkışıyor takvim. Bravo diyebileceğimiz bir şekilde anlaşma imzalanmış olacak olursa. Pazar akşamı tekrar ortak bildiriyle görüşmelere bir tur daha devam edeceğiz dediler. Çünkü yapılabilecek bir şey var. Ticaret bağları çok yoğun. Tarafların vazgeçmek istemedikleri, elde ettikleri ayrıcalıklar var. Üç anlaşmazlık konusundan biri olan balıkçılık ile ilgili bugün ne yapılabilir diye. En kolay bir ileri atarak zaman kazanarak anlaşmanın yapılmasını sağlanabileceği bir alan gibi görünüyor. Diğer iki anlaşmazlık mahkeme meselesi mutlaka bir noktaya getirilmek zorunda. Ticari meselelerde bir anlaşmazlık olursa etkili olacak mahkemeler mesela orada Johnson’ın çok üzerinde durduğu şey şuydu: diyelim ki birtakım ihtilaflar sonucunda Avrupa Adalet Divanı’nın aldığı bazı kararlar Britanya iç hukukunda yürürlüğe girmişti, bunları tekrar gözden geçirme yetkisi istedi. Geriye doğru dahi Avrupa Adalet Divanı kararlarının kendi ülkesinde geçerli olamayabileceği ya da olmamasının önünü açacak bir pozisyon istedi. Bundan vazgeçer mi bundan emin değilim, bu kadar egemenlikçi söylemi ortadayken. Diğer mesele de öyle. Adil rekabet, yani gerçekten her iki tarafın piyasaları ve pazarlarına bu zamana kadarki ticari erişim düzeyleri korumaya çalışmaları. Burada da sağlam durmalarını bekliyorum."
Diğer yandan Kaygusuz müzakerelerde en önemli meselelerden birisi olan Kuzey İrlanda'nın AB ile sınırları sorununun çözüldüğünü belirtirken, Kovid-19 krizinin de etkisine rağmen muazzam bir diplomatik süreç yaşandığını, bu sürecin diplomasi derslerinde okutulmaya layık olduğunu dile getirdi. Almanya'nın belirleyici pozisyonuna atıf yapan Kaygusuz, Berlin'in anlaşmasız çıkışı engellemeyi başarması halinde AB içinde elinde büyük siyasi gücü de toplayacağı görüşünde:
"Ama bir zamanların önemli sorunu olan Kuzey İrlanda meselesini hallettiler mesela. Gerçekten baya da bir iş yapıldı. Martta başladı müzakereler, Kovid nedeniyle bir durdu. Her iki tarafın baş müzakerecisi Kovid oldu. 11 ayrı çalışma grubu, 100 civarında hukukçu, bürokrat, uzman ile muazzam bir süreç yaşandı. Ortaya çıkacak anlaşmada bütün alanlarda çok detaylı düzenlemeler var. Balıkçılık meselesini biraz ileri atarak bütün bu üç meselede birtakım dengeli pozisyon alarak yaparlar yapabilirlerse bu anlaşmayı. İmkansız demiyorum ama sonuna kadar zorluyorlar. Bu süreci diplomasi dersinde okutmak lazım. Diplomatik müzakere süreci olarak, örnek olay olarak detaylı incelemek ve okutmak lazım. Biraz hayranlıkla da izliyorum. Arkasında siyasal dinamikler var. Almanya’nın gerçekten anlaşmayı yaptırmaya çalıştığını görüyoruz. Almanya’nın çok belirleyici bir pozisyonu var. Otomotiv ihracatı özellikle çok büyük oranlarda. Anlaşmasız bir çıkışı en çok engellemeye çalışan, şu anda da dönem başkanlığını yürüteni bütün Kovid mücadele sürecinde gerçekten kritik adımları atabilen Almanya bunu da yaparsa muazzam bir siyasi gücü elinde toplamış olacak Avrupa Birliği içinde.”
Kaygusuz, müzakerelerde AB bütünlüğünü güçlendirerek sürecini yürüttüğünü söylerken, Britanya'nın da şirketlerinin de kendilerini 'çıkışa' hazırladığını anımsattı. Artık ayrılıkla 'kıyamet kopacak' havası kalmadığını da vurgulayan Kaygusuz, Londra'nın kısa vadeli bazı sıkıntılara rağmen bu işten daha karlı çıkacağının artık net olarak görüldüğünü dile getirdi. Kaygusuz, IMF’nin Britanya'nın çıkıştan sonra bölgede hızlı büyümesini gösteren raporlarına atıfta bulundu:
“Baştan hep neyi tartıştık? AB gerçekten Brexit sürecinde bütünlüğünü biraz daha güçlendirerek süreci yürüttü. Yeni komisyon da bu konuda çok sağlam durdu. 4 yıla yayıldı bu süreç. Çıktı ama nasıl çıktı? Britanya’da bütün sektörlerde çok farklı düzeylerde şirketler anlaşmasız bir çıkış altındalar. Kısmen hazırlanmaya çalıştılar. Britanya basınında şu argümanlar da var. Biz hazırız, anlaşmasız çıkış zaten çok uzun zamandır gündemde. Dolayısıyla bütün şirketler kendini hazırladı. Bugün mesela Guardian’da okudum. Poundun değeri, İngiltere borsasındaki rakamlar, oranlar. Yani kıyamet kopmayacak havası var. Orta ve uzun vadede Britanya’nın bu işten daha karlı çıkacağı da net bir şekilde görülüyor. Daha pandemiden önce Britanya’nın çıkıştan sonra Euro alanında çok daha hızlı büyüyeceğini öngören IMF görünüm raporları var. Johnson’ın bu kadar rahat olmasının, anlaşmasız çıkış da olur demesinin altı çok da boş değil. Çünkü Britanya geçen mayıs ayında küresel tarife rejimini açıkladı. Ona girecek. Japonya ile ilk STA’sını imzaladı. Hatta AB’ye o anlaşmadaki bazı maddeleri de benim anlaşmama koyun. Bana da o ayrıcalıkları tanıyın diye onu örnek gösteriyor. Britanya’nın gerçekten küresel tarife rejimini hayata geçirdiğinde çok daha özgürce ve kolaylaştırıcı unsurlar içeren serbest ticaret anlaşmalarını hem dünyanın dört bir tarafıyla, Türkiye’yle de yapacağını ve serbest ticaretteki rekabet gücünün çok artacağını öngörüyorlar. Bu etki ne zaman ortaya çıkacak? Anlaşmasız çıkışın hemen ardından bazı ithal malların girişinde sorunlar yaşanacak. Sınırlara kamyonlar yığılabilir. İthal mallardaki gümrük oranlarının belirlenmesi hemen ahayata geçme aşamasında mal eksikliği, kıtlığı ortaya çıkabilir. Pandemide insanlar işlerini kaybederken bir de daralma görüntüsü Johnson’a çok kaybettirebilir diyen de var. Orta ve uzun vadeli etkiler Johnson’ın kötü pandemi yönetimiyle birleşince neye mal olur bilmiyoruz. Britanya demokrasisi bu süreci nasıl değerlendirecek seçimde, o da bir soru işareti.”
Brexit'in 'anlaşmasız çıkış'la gelmesi, Gümrük Birliği'nde yer alan Türkiye'yi de ilgilendirirken, Özlem Kaygusuz'a göre, Ankara Britanya ile ticareti açısından Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmemesinden faydalanıyor. Gümrük Birliği'ne üye bir ülkenin üçüncü bir ülkeyle serbest ticaret anlaşması yapmasının aslında ortaklık hukukuna aykırı olduğunu belirten Kaygusuz, ancak Türkiye'nin Britanya ile mevcut ticaret hacmini koruyacağı anlaşmayı çoktan hazır ettiğini kaydetti. Kaygusuz, bu konuda Ankara'nın serbest ticaret anlaşmasını AB ile müzakere yürüten bir ülke ile yapar görünümüyle hareket ettiğini vurguladı. Bunda bir yaptırım mekanizmaması bulunmasının etkili olduğunu belirten Kaygusuz, Türkiye'nin Venezüella ile yapmış olduğu anlaşmaya da atıfta bulundu:
“Aslında ortaklık hukukuna aykırıdır gümrük birliği üyesi bir ülkenin üçüncü bir ülkeyle serbest ticaret anlaşması. Fakat Türkiye yaptı bile. Maalesef ileride bir gerilim konusu olabilir. Yaklaşık 2-3 senedir Türkiye’de farklı sektörler hükümetten anlaşmasız çıkış durumunda Türkiye ile Britanya arasındaki ticaret hacminin korunacağı bir anlaşmanın hazırlanmasını istiyorlar. Ticaret Bakanlığı’nın çok ciddiye aldığı bir süreç bu. Gerçekten çok da yoğun bir hazırlık yapıldığı bir anlaşma metni var bildiğim kadarıyla. Tabii ki henüz yürürlüğe girmedi. Bunun için Britanya’nın çıkması gerekiyor. Türkiye bunu nasıl yapıyor bir gümrük birliği üyesi ülke olarak? Şöyle bir boşluktan yararlanıyor: Eğer AB’nin müzakere halinde olduğu bir ülkeyse serbest ticaret anlaşması yapacağınız ülke, siz de yapabilirsiniz anlamına geliyor. Şu anda halihazırda Britanya, AB’nin müzakere yürüttüğü bir ülke olduğu için, Türkiye de AB ile müzakere yürüttüğü için bu boşluktan yararlanarak yapabiliyor. Türkiye’nin tamamen ortaklık hukukuna aykırı olarak yaptığı Venezüella ile yaptığı bir serbest ticaret anlaşması var. O yürürlüğe girdi. Türkiye, Venezüella pazarına gerçekten çok avantajlı bir erişim sağladı. Fena değil, makro büyüklüğüne baktığımızda. Bunu nasıl yaptı? Çünkü bir yaptırım mekanizması yok. AB, Türkiye bir ihlal yaptığında, nasıl yaparsınız bunu diyor. Türkiye de siz gümrük birliğini güncellemiyorsunuz, ben de yapıyorum diyor. Türkiye çok yararlanmış oluyor gümrük birliğinin güncellenmemesinden. Dolayısıyla Türkiye gümrük birliğinin güncellenmesini istiyor mu, buraya bir soru işareti koyabiliriz. Katıldığım bazı toplantılarda sektör temsilcileri bilgi verirken bazı notlar aldım. Ticaret bakanlığından da yetkililer vardı. Bildiğim kadarıyla mevcut ticaret hacmini tamamen koruyabilecek bir anlaşma şu anda tamamen hazır Türkiye ile Britanya arasında. Türkiye’nin bugüne kadar Avrupa’nın sıkı kuralları nedeniyle satamadığı bazı malları bile satmaya başlaması mümkün. Mesela Türkiye, AB’de dondurma satamıyormuş. Ama şimdi Britanya’ya satacak. Türkiye normalde AB kurallarıyla bağlı bir ülke gümrük birliği üyeliği açısından. Türkiye eline böyle bir aldığı zaman Almanya’nın üzerindeki baskısı yaptırımı ne olur? Ama sanki en son Doğu Akdeniz kriziyle yaşadığımız gerilimin üzerine bir de bu mesele gündeme gelir mi, AB ne tepki verir bu sefer? Britanya ile yapılacak serbest ticaret anlaşması, Venezüella ile yapılmış olana benzemez. Gerçekten birbirini takip edecek değişik gelişmeler yaşanacak.”