Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, kenevir bitkisinin kullanım alanlarını, faydalarını ve üretiminin karşılaştığı engelleri RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programına açıkladı. Dilipak, kenevirin halk arasında esrar olarak anlaşılması konusunu “Öncelikle ‘kenevir esrara eşittir’ anlayışı yanlıştır. Kenevirin filizinin içindeki uçucu yağ olan THC’nin beyin üzerinde kötü amaçla kullanılabilecek bir etkisi var. O da daha fazla mutluluk hormonu salgılatıyor. Ağrı kesici bir özelliği var. Adrenalini yükseltiyor. Bu insanlarda bağımlılık yapabiliyor. Böbrek bezlerini, karaciğeri ve beyni etkiliyor. İnsanın aklını bloke ediyor ve sanal bir dünyaya çekiyor. Aynı THC’yi kontrollü olarak kullandığınızda birçok psikolojik sorunun çözümüne de yardımcı oluyor. Alzheimer ve kansere yardımcı olabildiği gibi birçok hastalık için de şifadır. Bunun tek bir kötü kullanımından kaynaklanan yanlış bir şöhreti var. Bir başka konuda eğer THC maddesini ilaç haline getirirseniz bonzai ya da eroin bağımlılarının kurtulmaları içinde bir araç olabilir. Bağımlılar için nöbet geldiğinde nöbeti bypass etmek için esrarın etken maddesi uyuşturucuya karşı da bize bir imkân sunuyor” diye değerlendirdi.
‘Eğer esrarı tehdit olarak görüyorsanız bali de tehlike’
Dilipak, piyasada esrardan daha tehlikeli maddeler olduğunu “Tek riski dişinin tepesindeki o THC, onunda bin faydası, bir zararı var. Eğer esrarı tehdit olarak görüyorsanız bali de tehlike. Tineri her tarafta bulabilirsiniz. Bonzai ve kimyasal uyuşturucular var. Aseton tırnağı boyayan herkesin evinde bulunur, çekin bu kokuları. Çakmak gazından daha geçen gün bir çocuk öldü, iki çocuk hastaneye kaldırıldı. Niye yasaklamıyorsunuz çakmak gazını o zaman? Hangi kırtasiyeye giderseniz gidin içinde çözücü olarak bulunan yapıştırıcı vardır. Mendile döküp koklayınca tüm organları mahveder. Tedavisi de çok zordur ve suç riski oluşturur. Esrar kullanıcılarında çok ileri aşamada değilse biyolojik bağımlılık yapmıyor, psikolojik bağımlılığı var. Esrarın hiç mi biyolojik riski yok? Suç anlamında en alt seviyededir. Biri bonzai ya da eroin bulamıyorsa annesini de öldürür. Bu ağlar, yalvarır, sürünür, zararı kendinedir” diye belirtti.
‘Ormandan 7 kat daha fazla oksijen üretiyor’
Kenevirin oksijen üretiminde katkılarını Dilipak, şöyle açıkladı:
“Kenevir bitkisinin en hayati özelliği oksijendir. Dünyada çok ciddi bir oksijen azlığı var, bir kenevir bitkisi 2-6 metre arasında boy verebiliyor. Bir ormanı 6 metreye yükseltebilmeniz için 10 yıl beklemeniz gerekir. Kenevir dört ayda olgunlaşıyor, ormandan yedi kat daha fazla oksijen üretiyor. Bir ormanı 6 metreye yükseltmek için 10 yıl beklemeniz gerekir. Ama bu 4 ayda kenevir bitkisi erişkin hale gelebiliyor. Ormandan 7 kat daha fazla oksijen üretiyor. Tüm hastalıkların geriletilebilmesi için, obeziteye karşı direnç kazanılabilmesi için bizim daha fazla oksijene ihtiyacımız var. Bu adeta bir oksijen fabrikasıdır. Hiçbir özelliği olmasa sadece oksijen olarak çok büyük bir nimettir.”
‘Yüzde yüzü nimet olan bana dünyada beş tane bitki söyleyin deseniz biri bu’
Dilipak, kenevirin sanayi üretiminde kullanabileceği alanları “Lifleri mikrop barındırmadığı için antibakteriyel özelliği var. 700 derecede alev alıyor. Sigara kağıdı da bundan yapılır yoksa tütünden önce o yanar. Çimento torbası da ondan yapılıyor. 5 fotokopi kağıdı kalınlığındaki bir kenevir kraft torba 50 kilo kaldırıyor. Kâğıt, selüloz, mobilya ve sunta üretiminde neyi kullanıyorsunuz? Orman kullanıyorsunuz. İster yerli kullanın ister ithal edin, dünyadaki ağaç tüketimini etkileyen bir durum. Bakteri barındırmadığı için tüm gıda ambalajlarının bundan üretilmesi gerekiyor. Tabiatta çözülür ve zarar vermez. Demek ki bal üretiminin rekolte, kalitesi ve miktarı açısından da kenevir çok büyük bir nimet. Yüzde yüzü nimet olan bana dünyada beş tane bitki söyleyin deseniz biri bu” diye anlattı.
‘Allah’ın insanlara ikram ettiği en değerli bitkilerden biridir’
Dilipak, kenevirin faydalarına karşı siyasetçilerin duyarsız kaldığını söyledi:
“Allah’ın insanlara ikram ettiği en değerli bitkilerden biridir. Aylardır anlatmaya çalışıyorum ama yeteri kadar duyuramıyorum. Mecliste siyasetçiye duyuramıyorum. Muhalefetinde iş yok, iktidar anlamıyor. Bir kapı aralığı, 40 tane engel var. Boş bulduğunuz her yere ekin, yüzde yüz ekonomidir. Biyokütle yapın kömürden daha değerlidir. Yüzeyde üretirsiniz yerin altına inmenize gerek yok. Yaksanız değerdir. Tuğla yapın binanız kolay kolay yıkılmaz, ses geçirmez, haşerat girmez, radyasyonu emer. Bunu ilaca dönüştürebilirsiniz, uyuşturucuya karşı tedavi olarak kullanabilirsiniz. Bana içine kenevir koyamayacağınız hiçbir şey söyleyemezsiniz. Kenevir, dünyada her yerde yetişebilir; en ideal ülke ise Türkiye’dir.”
‘Teşvikler ve üniversite araştırmaları yetersiz’
Dilipak, Türkiye’de kenevir üreticilerinin karşılaştığı sorunlara “19 ilde kontrollü ekim yapılıyor ama teşvikler ve üniversite araştırmaları yetersiz. Tarımı ürettiniz sanayisi yok, sanayisini kursanız ürün yok. Milli tohumları toprak, hava ve su şartlarına uygun nasıl yapılır araştırma yetersiz. Emniyet engelliyor. Valilik farkında değil. Sakarya Belediyesi 100 dönüm keneviri moloz ve çöp döküm alanına ekti. Yemyeşil bir alan oldu, ne bir koku var ne gaz var. Gelecek dönem 300 dönüm ekmeyi planlıyorlar. Tüm belediyenin vahşi alanlarına kenevir ekseniz zehir saçan yerler oksijen fabrikasına dönüşecek. Traktörünüzü bununla çalıştırabilirsiniz, sıcak sıkım yapın petrole ihtiyacınız olmaz. Her şey mümkün ancak yasalara göre yasak” sözleriyle dikkat çekti.
