CHP lideri Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyete 21 Nisan 2019'da Piyade Er Yener Kırıkcı'nın Ankara Çubuk'taki cenaze töreninde düzenlenen saldırıya ilişkin dava Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başladı.
Dava nedeniyle Çubuk Adliyesi önünde polis tarafından güvenlik önlemleri alındı. Mahkeme salonuna girmek isteyenler 3 ayrı arama noktasından geçti.
Davada CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, CHP Genel Başkan Başdanışmanı Deniz Demir, CHP çalışanı Barış Bozkurt, CHP’li Kenan Nuhut ve Cahit Yetişir ile tüzel kişilik olarak CHP müşteki sıfatıyla yer aldı. Davada 6’sı kadın 36 sanık 1 yıl 8 ay 15 gün ile 28 yıl 10 ay arasında değişen hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Kılıçdaroğlu’na yumruk atan Osman Sarıgün’ün kimlik tespiti yapıldı. Sarıgün savunmasında hakkındaki iddiaları reddederek, emniyette verdiği ifadesinin geçerli olduğunu söyledi.
ANKA'nın haberine göre Sarıgün, hakimin "Olay nasıl oldu, anlat” sözüne “Unuttum, çok zaman geçti” diye yanıt verdi. Hakim, Sarıgün’ün emniyetteki ifadesini okudu.
Sarıgün emniyet ifadesinde yer alan "Olaydan dolayı pişmanım, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan özür diliyorum” beyanını tekrarladı. Sarıgün’ün avukatı yumruğun taksirle atıldığını ileri sürerek, hakaret suçunu reddetti.
Avukat Çelik: Adam öldürmeye teşebbüsten yargılanmalı
Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik ise Sarıgün’ün suçtan kurtulmaya yönelik savunma yaptığını kaydederek, adam öldürmeye teşebbüsten yargılanması gerektiğini belirtti. Çelik, Sarıgün’ün olay günü attığı sloganların da suç işlemeye tahrik olduğunu vurguladı ve ek savunma alınmasını istedi.
Fotoğraflarda elindeki sopa ile Kılıçdaroğlu'nun olaydan sonra sığındığı eve doğru hamle yaparken görülen sanık Vahit Delibaş da, "Benim köyüm ile olay yerindeki köy arası 3.5 km. Oraya gidip gelen herkes kendini korumak için eline değnek alır. Köpeklerden kendimi korumak için değnek elimdeydi” dedi.
'Bizim öyle bir şeyimiz olsaydı, orada zaten öldürülürdü'
'PKK çık dışarı' diye slogan attığını kabul eden Delibaş, "Bizim öyle bir şeyimiz olsaydı, orada zaten öldürülürdü. Kışkırtmaya geldik. O anki kalabalığın yapmış olduğu bir iş. 'Gelme' denilmesine rağmen gelmiş. Bu kahvehanede cenaze gömüldükten sonra söylendi, 'cenaze evine gelme' denmiş. O da çıkmış gelmiş. Kılıçdaroğlu’nu öldürmek isteseydik zaten çıkamazdı. O kadar kalabalık vardı" ifadesini kullandı.
Davada yargılanan 36 sanığın isimleri şöyle:
Ayhan Bedava, Ayhan Onbaşı, Ayşe Ortapınar, Ayşe Resimci, Büşra Kırık, Cahit Köse, Cihan Karahisar, Elif Gölyeri, Engin Horat, Engin Üce, Eray Kuş, Fahrettin Abacı, Gurbet Sarıyer, Güngör Aşık, Halis Daştan, İrfan Topal, Koray Demirel, Mehmet Küçük, Metin Aslan, Mustafa Amir, Mustafa Baş, Mutlu Bedava, Niyazi Altuntaş, Oğuz Şimşek, Osman Sarıgün, Salih Ateşyürekli, Salih Azder, Salih Çataltepe, Sami Şekerci, Sevim Gölyeri, Vahit Delibaş, Yakup Karakoç, Yakup Karakoç (Yunus oğlu), Yunus Cansız, Yunus Karakoç ve Yusuf Bedava.
CHP'li Özkoç: Bizzat öldürmeye teşebbüs kastıyla hareket ettikleri kamera kayıtlarından tespit edildi
Öte yandan CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, davanın görüldüğü Çubuk Adalet Sarayı önünde basın açıklaması yaptı. Kılıçdaroğlu'na 'örgütlü bir linç girişiminde bulunulduğunu' söyleyen Özkoç, "Bu girişim bizim yaptığımız incelemeler, bilirkişi tutanaklarına göre ve orada yapılan kamera kayıtları incelendiğinde örgütlü bir linç girişimi olduğu ortaya çıkmıştır" ifadelerini kullandı.
Her şehit cenazesine katıldıklarını, Kırıkcı'nın cenazesine katılmak için de gerekli makamlara bilgilendirme yapıldığını dile getiren Özkoç, Kılıçdaroğlu'nun cenaze töreninin yapıldığı alana girişinden sonra bölgede bulunan su deposu üzerinde bir grup insanın halkı galeyana getirmek için hazırlık yaptığını belirtti.
Saldırıyı yapanların Kılıçdaroğlu'nu öldürme kastıyla hareket ettiklerini savunan Özkoç, şöyle konuştu:
"Bu şahısların birbirleriyle irtibatlı olduğu, belirli sloganlar attığı, genel başkanı öldürmek kastıyla linç girişiminde bulundukları kayıtlarda. 'Öldürün onu, buradan çıkartmayın, ona vurun', sığındığı eve ulaştığındaysa camları kırarak, 'Evi ateşe verin' diyerek bizzat öldürmeye teşebbüs kastıyla hareket ettikleri açık olarak kamera kayıtlarından tespit edilmiştir."
Kılıçdaroğlu'nun mahsur kaldığı evde bir saati aşkın zaman zarfında güvenliğinin sağlanamadığını belirten Özkoç, ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalındığını aktardı. Kılıçdaroğlu ve beraberindekilerin bölgeden ayrılırken de araçlarının taşlandığını söyleyen Özkoç, jandarma ve polisin her şehit cenazesinde alması gereken önlemleri almadığını söyledi.
Yaşananlara ilişkin açılan davada sanıkların 'düşük fiillerden' yargılandığına dikkati çeken Özkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kişilerin bugün 36 kişi reşit, 10 kişi suça teşvik edilmiş ve kullanılmış çocuk olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kişilerin 'adam öldürmeye tam teşebbüsten', 'hürriyeti kısıtlamaktan', 'halkı kin ve nefret duygularına doğru kışkırtmaktan' yargılanmaları gerektiği halde Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığı bununla ilgili bir işlem başlatmamış ve daha düşük fiillerden yargılama başlatılmıştır."
Sanıklara isnat edilen suçlamalarla ilgili dönemin Çubuk Cumhuriyet Başsavcısı, güvenlikten sorumlu tümen komutanı, Ankara Emniyet Müdürü ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında suç duyurusunda bulunduklarını vurgulayan Özkoç, yaşanan olaylara ilişkin bir rapor hazırlayarak kamuoyunu bilgilendirdiklerini anımsattı.
'Kendimiz için istediğimiz adaleti Türkiye için istiyoruz'
Saldırı olayının ardında siyasi iradenin bulunduğunu öne süren Özkoç, Kılıçdaroğlu'na yumruk attığı belirtilen Osman Sarıgün'ün de AK Parti üyesi olduğunun altını çizdi ve parti tarafından hakkında işlem yapılıp yapılmadığının tespit edilmediğini anlattı.
İşlenen suçlar bakımından yargılama yapan Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin yetkisiz olduğunu savunan Özkoç, "Az önce Genel Başkanımızın avukatı Celal Çelik bu mahkemenin yetkisiz olduğunu, işlenen suçların bu mahkeme tarafından değil ağır ceza mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğini ifade etmiştir. Biz de bu ifadenin arkasında duruyoruz. Ama Türkiye buradaki gerçekleri ortaya çıkartmadan asla özgür, adaletli bir ülke olamaz" diye konuştu.
Hiçbir kimsenin ölümle tehdit edilemeyeceğini vurgulayan Özkoç, "Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kendimiz için istediğimiz adaleti Türkiye için istiyoruz, bütün insanlar için istiyoruz. Bunun için de mücadeleye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
'Bir sanık bile tutuklanmadı'
Özkoç, "Bugün bir mafya bozuntusunun kendisini Twitter'dan eleştirdiği için eleştiren kişi derhal tutuklanmış, cezaevine konmuştur ama ana muhalefet partisinin genel başkanına, genel başkan yardımcılarına linç girişiminde bulunan, yumruk atan, evin camlarını kıran yangın çıkarıp evi yakmak isteyen 36 sanık ve 10 reşit olmayan kişinin hiçbiri tutuklu değildir. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu adalet anlayışı tam da budur" dedi.