Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de üçüncü pik yaşayan şehirler içinde İzmir’i, hastaneleri alarm veren şehirler içinde de Ankara’yı işaret etti. RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası, bu iki ilin Tabip Odası’na salgında son durumu sordu.
Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Baytemur: Yoğun bakımlar dolu, telefonla sıraya giriliyor
Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Muharrem Baytemur şunları söyledi:
“Salgının başından beri sürekli söylediğimiz bir şey var; birlikte yönetelim dedik ama bu hiçbir zaman karşılık bulmadı. Ankara’da, temaslı ve pozitif hasta açısında filyasyon rakamı 12 – 13 bin civarında. Günlük 3 bin 500 civarında vaka var. Aile sağlığı merkezlerinde ciddi artış var. Bugün konuştuğum bir aile sağlık merkezinde 18 sağlık çalışanından 7’si pozitif. Bugün orada hasta kabulü gerçekleşmedi. Diğer arkadaşlarımızın da bulgusu yok ama bulaştırma potansiyeli var. Hemşire pozitif ama birlikte çalıştığı kişiye test bile yapılmıyor, çalışmaya devam ediyor.
Gerçek sayıları açıklamazsanız, vatandaşta rehavet oluşuyor. Sayının açıklanması en azından vatandaş düzeyinde, bu iş ciddi duygusunu uyandırdı. Ankara’daki yoğun bakımlar dolu, servislerde bekletiliyor insanlar. Sağlık Bakanı’nın dün Ankara için servis doluluk oranının 62.3 ve yoğun bakım doluluk oranının 75.4 açıklaması özel ve dahil bütün yoğun bakımları kastediyor. Pandemi hastanesi olan hastanelerde yer yok. Vatandaşlara, ‘’evine git, yer boşalınca biz sana telefon açacağız’’ deniliyor. İnsanların temel gereksinimlerini karşılayıp, tam kapatılma yapılması şart.''
İzmir Tabip Odası Başkanı Çamlı: İl pandemi kurulunda yokuz, sürecin dışında tutuluyoruz
İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise ''İzmir’de Covid- 19 için ayrılmış olan yoğun bakımların tamamına yakın dolu olduğu, pandemi servislerinde de ciddi bir yoğunluk yaşandığı, yeni yoğun bakımlar oluşturtulması için girişimlerin olduğunu biliyoruz. Acillerde bekletilen yoğun bakımın boşalmasını bekleyen vatandaşların olduğunu biliyoruz. Bu zamana kadar veriler ne kamuoyuyla, ne de İzmir Tabip Odasıyla paylaşılmadı. Bizler aynı zamanda İl pandemi kurulunda yokuz. Aynı zamanda il hıfzıssıhha kurulundan da çıkartıldık. Sürecin başından beri Sadece İzmir değil Türkiye’deki bütün tabip odalarının büyük bir çoğunluğu bu sürecin dışında tutulmak istendi. Deprem sürecinde de bizi sürecin yönetilmesinin dışında tutulmak istendik. Görüyoruz ki bazı veriler şeffaf şekilde paylaşılmamış. Bizim içlerinde olmamız verilerin şeffaflığını belki daha erken gündeme getirebilecekti. Biz il hıfzıssıhha kurulundayken halı sahaların açılmasına şerh düştük. Pandemi vakaları artarken halı sahaların açılması uygun olmaz dedik ama bunu takiben il hıfzıssıhha kurulundan çıkarıldık. Farklı bir ses farklı bir görüş istenmiyor. Bizler görüş bildirmek, fayda sağlamak istiyoruz. Katkılarımız dinlenmek istenmiyor.
'En iyi ben bilirim, herkes benim söylediklerime biat etmeli, benim söylediklerimi kabul etmeli' derse örneğin sağlık meslek örgütlerini ve tabip odalarını figüran yerine koyarsa, sadece onaylayan, her söyleneni kabul eden bir hale getirilmeye çalışılırsa bir araya gelinmesi gerçekten mümkün değil.'' ifadelerini kullandı.