Nihat Güneri, iş hayatındaki zor bir dönemde gökyüzünü gri görmeye alışmış milyonlarca insandan biriydi. Değerlilik duygusu düşüktü ve gelecekten endişe duyuyordu. Değerlilik inancının başkalarının bize gösterdiği değerden daha çok ‘kendi değerimizin farkına varmak’ olduğunu anladığı günden itibaren hayatı değişti! Artık kuralları başkalarının değil kendisinin koyabileceğini anlamıştı. Yaşamında önce göklerin eşsiz maviliğini gördü sonra da kalıcı mutluluk ve başarıya ulaştı. Yazarın yaşamından izler taşıyan ve kendini buluş serüvenini aktaran Gökyüzü Gri Değil Maviymiş, konular eşliğinde verilen meditasi ve testlerle de okuruna bir yol haritası çiziyor.
‘Bilinçaltımız bizi koruyan bir mekanizma fakat ilkel, mantıktan uzak’
Güneri, “Yaşamımızın yüzde 80’inini bilinçaltımız yönetiyor ancak yüzde 20’si bilinçüstü tarafından yaşanabiliyor. Daha önce yaşamış olduğunuz korkular, sevinçler farklı duygular hep bilinçaltı tarafından yönetilir. Bilinçaltımız bizi koruyan bir mekanizma fakat ilkel, mantıktan uzak bir biçimde bizi koruyor” dedi.
Güneri, “Günümüzde insanların iki önemli problemi olduğunu düşünüyorum: Biri insanların kendini değerli hissetmeme meselesi diğeri ise anksiyete. Bizim kendimizi değersiz hissetme durumumuz çocukken başlıyor. Hem aileden hem de çevreden alınan ‘hetero telkinlerle’ vücut buluyor. Bu, bilinçaltına da değersizlik olarak geçiyor” şeklinde konuştu.
‘İçinizdeki çocuk canlıysa siz de canlı oluyorsunuz’
“Gelecekten inanılmaz korkuyoruz” diyen Güneri, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İçinizdeki çocuk canlıysa siz de canlı oluyorsunuz. İçinizdeki çocuk küskünse bu, sizin davranışlarınıza da yansıyor ve kendinize şefkat gösteremiyorsunuz. Şefkat kelimesinin anlamını bilmiyor, sevgi göstermek olarak düşünüyoruz. Şefkat kelimesinin anlamı acı çeken birine sevgi göstermektir. Kendi ruhunuz yaşadığınız birtakım olaylardan dolayı acı çekiyorsa kendinize şefkat göstermeniz çok önemli. Çünkü o zaman kendi içinizdeki çocuğa da şefkat gösteriyorsunuz ve özgüveniniz fazlalaşıyor.”