Van'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 yılında büyüklükleri 7.2 ve 5.6 olan 2 deprem meydana geldi. Her iki depremde 644 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.
9 yıl önce meydana gelen her iki yıkıcı depremde birçok bina oturulamaz hale geldi. Türkiye'de herkesin depremle yaşamayı bilmesi gerektiğini söyleyen İnşaat Mühendisleri Odası Van Şube Başkanı Fırat Durmaz, şöyle konuştu:
"Deprem yaşandıktan kısa süre sonra acılarımızı unutabiliyoruz. Yakın zamanda Başkale'de deprem yaşadık. Başkale’de küçük bir deprem olmasına rağmen maalesef can ve mal kayıpları yaşadık. Kısa süre önce İzmir'de bir deprem meydana geldi. Gelişmişlik açısından şehirlerimiz ne kadar gelişmiş olursa olsun, maalesef depremlerle alakalı gerekli tedbirler alınmadığı zaman, deprem eylem planları yeterli olmadığı zaman bu tür felaketlerde insanlarımız mağdur olabiliyor ve felaketler kaçınılmaz oluyor.”
‘9 yıl geçmesine rağmen, biz binaların yıkımını gerçekleştiremedik’
İzmir'de yıkıma neden olan depreme ilişkin de konuşan Durmaz, "İzmir'de yaşanan depremi bugün Van'da yaşasak maalesef bir felaketin yaşanması kaçınılmaz olur. Van'da da depreme halen hazır değiliz. Depremin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen, biz binaların yıkımını gerçekleştiremedik. 2011 yılında yaşanan depremin izlerinin tamamen silinmesi gerekir" diye konuştu.
‘Yeniden hasar tespit yapılmalı’
Van için yeni bir hasar tespit çalışması yapılması gerektiğini anlatan Durmaz, bununla ilgili de girişimlerde bulunduklarını söyledi.
Durmaz, "Hasar tespit çalışmaları için yeni bir komisyon oluşturulup, inşaat mühendisleri olarak gerekli izinleri alıp, hasar tespit çalışmalarının yeniden yapılması, mevcuttaki ağır hasarlı binaların yenilenip yenilenmediğinin kontrolü, yapı stokunun tekrar değerlendirilmesinin önemli bir çalışma olacağını düşünüyoruz. Bununla ilgili gerekli girişimleri yaptık. En kısa zamanda bu çalışmayı tamamlayıp kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz" dedi.
Van'ın bazı mahallelerinde zeminden kaynaklı riskli bölgelerin olduğunu anlatan Durmaz, şu ifadeleri kullandı:
“İlimizin bazı bölgelerinde zeminden kaynaklı riskli bölgeler var. Tabi bu riskli bölgelerde yapı yapılmamalı tabiri yanlış olur. Elbette yapı yapılabilir. Ama gerekli zemin iyileştirilmelerinin yapılması lazım. Deprem sırasında salınımlardan kaynaklı zeminin sıvılaşma riskinin yüksek olduğu bölgeler var. Bunları nerden biliyoruz. Jeoloji mühendislerinin yapı inşasından önce yapmış oldukları jeoloji çalışmalarının sonuçlarından, raporlarından rahatlıkla görebiliyoruz.
‘Maalesef şehir de o taraflara doğru kayıyor’
Bu bölgelerde kesinlikle zemin iyileştirilmesi yapılmadan, gerekli önlemler alınmadan yapı yapılmaması gerekir. Aksi takdirde bir deprem esnasında zeminin sıvılaşma riskinden kaynaklı yapıların daha fazla hasar alması, can kayıplarının olması kaçınılmazdır. Bu bölgelerde özellikle yapı inşaatlarının yapılması gerekiyorsa, bununla alakalı gerekli zemin iyileştirilmesinin yapıldıktan sonra yapılması gerekiyor. İmar çalışmalarında özellikle yereldeki yöneticilerin bu bölgelerden zemin olarak daha sağlam olan yerlerin imara açılması deprem esnasında oluşabilecek felaketler açısından çok daha önemli. Özellikle Van Gölü'ne yakın olması itibariyle ve zeminin yeraltı su seviyelerinin yüksek olması nedeniyle bu bölgelerde zemin sıvılaşma riski çok daha fazla. Ama maalesef şehir de o taraflara doğru kayıyor.”