ABD’nin mevcut başkanı Cumhuriyetçi Donald Trump ile Demokratların adayı Joe Biden arasında aylar süren yarışın ardından Amerikan halkının yeni başkanını seçmesine saatler kaldı. Ülkede yapılan son kamuoyu araştırmaları Biden’in koltuğa oturma ihtimaline işaret etse de; 2016’daki anketlerin neredeyse tamamının da Trump’ı rakibi Hillary Clinton karşısında geride gösterdiği düşünüldüğünde, iki adayın da başkanlık koltuğuna oturması halen olası.
Türkiye ile ABD arasında süregelen çok katmanlı kriz
Türk kamuoyunda ABD’deki seçimlerde görevi kimin devralacağı kadar tartışılan ikinci bir husus da, neredeyse her alanı krizlere sahne olan Türk-Amerikan ilişkilerinin ABD’nin yeni başkanının döneminde ne yönde etkileneceği. Zira, ABD tarafından S-400 hava savunma sistemi alımı sebebiyle Ankara’yı hedef alan pek çok adım atılmış olsa da, buna yenilerinin eklenmesi için ülkenin farklı kanatlarından yaptırım talepleri hız kesmiyor.
İkili ilişkiler iyiye mi yoksa kötüye mi gider?
Son yıllarda Türkiye’nin savunma stratejisinden, Doğu Akdeniz’de verdiği mücadeleye, Libya’dan Suriye’nin kuzeydoğusuna kadar pek çok alanda karşı karşıya gelen iki ülke arasındaki bu çok katmanlı kriz, ABD’deki seçimler sonrası daha fazla tırmanır mı yoksa durulur mu? Siyaset bilimci Onur Erim, Sputnik’in yanıt aradığı bu meselenin siyasi söylem boyutunu değerlendirdi. Erim’e göre, başkanlık koltuğuna oturacak isim bu alanda büyük değişiklikler yapmasa da, Erdoğan ile Trump arasındaki iyi ilişkiler krizlerin çözümünü belli ölçüde kolaylaştırır nitelikte.
‘Trump’la pek çok kriz çok daha kolay engelleniyor’
Erim “Amerikan başkanı kim olursa olsun, çok temel konularda çok ciddi bir değişiklikler beklemiyorum. Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Trump arasındaki şahsi ilişkiler pek çok konunun çabuk çözümlenmesine ve daha büyük krizlere yol açmasının engelliyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın elbette Biden’la da kötü bir ilişkisi yok. Ancak Amerika’da özellikle Rum ve Ermeni lobilerinin hem oy hem de finansal yardımlarını alan Biden, Türkiye’yi yıllardır rahatsız eden gerek Kıbrıs konusunda gerek sözde Ermeni Soykırımı ve şimdi de Azerbaycan konusunda Türkiye’ye, istese de istemese de, çok yakın davranamayacaktır. Bu ABD-Türkiye arasındaki ilişkilere çok büyük değişiklikler getirmese de; Trump’la bu tip konuların krize dönüşmesinin kolayca engellendiği gerçeği de unutulmamalı” diyor.
‘Trump haricinde hiçbir başkan F-35 ve S-400 konusunda ‘Türkiye de haklı’ demezdi’
Erim “Biden, bizim ‘derin devlet’ dediğimiz; Amerikalıların ise ‘establishment’ diye tabir ettiği yapıya daha fazla tabi olacaktır. Adamın tarzı da, tavrı da, tarihçesi de öyle. Trump’ın dışında şu ana kadar gelmiş hiçbir başkan S-400 ve F-35 konularında ‘Bu adamlar da haklı, biz de zamanında savunma sistemi vermemişiz’ demezdi. Ama Trump bunu söyleyebiliyor. Bu da, ilişkilerin en kötü zamanlarında bile umut ışığı bırakıyor. Trump gelirse iletişim biraz daha kolay, rahat olur diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘Yine de S-400’lerde ABD’nin tutumu değişmesi beklenmiyor’
Ancak Trump’ın S-400’ler konusunda Türkiye’ye dönük daha yumuşak söylemleri, meselenin çözümü için yeterli gözükmüyor. S-400 yaptırımları konusunda Eski Hava Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanı emekli Albay Gürsel Tokmakoğlu, Trump da seçilse Biden da seçilse S-400 konusunda ABD’nin devlet politikaları çerçevesinde Türkiye’ye yaptırımlar devam edeceğine vurgu yapıyor. Tokmakoğlu, ayrıca Türkiye’nin F-35 alması konusunun artık gündemde olmadığını ve bundan sonra olmayacağını da ekliyor.
Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Asist. Prof. Ali Burak Darıcılı da Türk-Amerikan ilişkilerinin tarih boyunca çıkar temelli bir ilişki olduğunun altını çizerek hangi isim seçilirse seçilsin, savunma alanında ilişkilerin karşılıklı çıkarlar temelinde ilerleyeceğini ifade etti. Asist. Prof. Darıcılı, S-400 konusunda Amerikan tarafından gelecek adımların, Türkiye’nin S-400’leri aktif etme ve kullanma seyrine göre belirleneceğini söyledi.
‘Trump’ın olası zaferi Türk varlıklarını olumlu etkiler, Biden Türkiye için her anlamda tehlikeli’
Meselenin ekonomi boyutunu ise Ekonomi Yazarı Recep Erçin değerlendirdi. Erçin, kamuoyu araştırmalarının aksine Trump’ın kazanacağı ve bunun da Türkiye açısından olumlu sonuçları olacağı görüşünde:
“Seçimleri Trump kazanırsa, ki bence kazanacak, durum Türk varlıklarını olumlu etkileyecektir. İsviçre merkezli finans kuruluşu Credit Suisse'in geçen hafta yayınladığı piyasa notunda da, Trump'ın zafer kazanması halinde Rusya ve Türk varlık fiyatlarının olumlu etkileneceği, Biden'ın galibiyeti durumunda ise zarar göreceği ifade edildi. Yatırımcılar böyle pozisyon almışlar. Elbette bunda Trump'ın söylemde saldırgan olsa da daha anakara merkezli bir dış politika benimsemesi etkili oluyor. Biden, Türkiye açısından her anlamda daha tehlikeli. Tam anlamıyla Demokratların eline geçen bir ABD yönetimi Ortadoğu'da yeni kıyımlar demek. Eylül ayının son haftasında TÜSİAD ekonomi ve dış politika konulu bir webinar düzenledi. Orada konuşan deneyimli dış politika yazarı Soli Özel'in şu notu önemliydi. Özel, Biden'ın ekibinin Türkiye'yi iyi tanıdığını belirtti. Bunun yanında aynı ekibin ABD'nin en büyük dış politika hatalarının sorumluları olduğunu ve bu hatalardan dolayı özeleştiri yapmadıklarını bildirdi.”
‘ABD artık kağıttan kaplan, Trump da Biden da Erdoğan’ı karşısına almak istemeyecektir’
Erçin “Trump'a dönelim, Bolton gibi bir saldırganı ‘her yeri bombalamak istiyordu’ diyerek görevden aldı. Trump, Pentagon'a da kafa tutuyor. Bence Trump, ABD hegemonyasının bittiğinin farkında ve bu süreçte ülkeyi bir arada tutmak için ulusalcı politikalar izliyor. Elbette Trump'ın Pastör Brunson olayınca yaptırım tehdidi unutulmamalı. Fakat bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Biden ve ekibi ise Erdoğan'a Trump kadar tahammülkar olmayacaktır. Şunu da unutmayalım; ABD artık kağıttan bir kaplan, Biden da gelse Trump da kalsa Erdoğan gibi bir lideri kimse karşısına almak istemez. Ben ilişkilerin inişli çıkışlı seyrinin sürmesini bekliyorum. İpler hiçbir zaman atılmaz. Bunun ekonomiye yansıması da Türkiye'nin dış sermaye akımlarına bağımlılığı sürdükçe yüksek dalga boylu olur” diye ekliyor.
‘Amerika’nın gücü dünyada büyük ölçüde dengelenmiş durumda, Türkiye’ye yapabileceklerinin sınırı var’
Son yıllarda Ankara-Washington hattındaki gerilimin bir ayağı da Türkiye’nin Mavi Vatan hedefleri kapsamında Doğu Akdeniz’de verdiği mücadele. ABD’nin Türkiye’ye karşı Yunanistan ve Güney Kıbrıs başta olmak üzere bölge içi ve dışı neredeyse tüm aktörleri desteklemesi sebepli kriz ne yöne evrilir? Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal’a göre Doğu Akdeniz meselesinde de Trump, Türkiye açısından ‘tercih edilebilir’ bir seçenek olarak gözüküyor ancak her iki ismin de Türkiye’ye yapabileceklerinin sınırı var:
“Biden ve ekibi çok daha Türkiye karşıtı görüşlerle muhtemelen iktidara gelecekler. Biden sadece Doğu Akdeniz’de değil, aynı zamanda PKK/PYD konusunda da Türkiye’nin epeyce başını ağrıtabilir. Ancak Amerika’nın gücü dünyada büyük ölçüde dengelenmiş durumda. Hangisi gelirse gelsin Türkiye’ye karşı yapabileceklerinin sınırı var. Bundan bir 20 yıl öncesi gibi olamaz. Yine de Trump yönetimi Türkiye’nin göreceli olarak daha lehinde, Biden yönetimi ise görece daha Türkiye aleyhinde olabilir.”
‘Türkiye-İsrail ilişkileri düzelmeden durum ya kötü ya da daha kötüye gider’
Prof Ünal “Trump ise Türkiye konusunda hem İsrail’in yapılabilecekleri yapmaya çalışır hem de Türkiye lehinde dengelemeye çalışır diye düşünüyorum. Ama İsrail ile bu şekilde ideolojik kavgalı bir Türkiye’nin Amerika ile ilişkilerinin düzelmesinin hemen hemen imkanı yoktur. Yani durum ya kötü ya da daha kötü olacaktır” diye ekliyor.
‘Seçimler, Suriye ve Irak politikalarını doğrudan etkileyecek’
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan ise Suriye konusunda da Trump’ın Türkiye açısından daha iyi olabileceği görüşünde. Bunun temel nedeninin Trump’ın bölgede işbirliği yapma konusunda daha istekli olmasının olduğunu ifade eden Orhan, “Bu da özellikle ABD’nin PYD/YPG ile olan ilişkilerinde Türkiye’nin hassasiyetlerini daha fazla dikkate alan bir yaklaşımı beraberinde getiriyor” değerlendirmesinde bulundu. Trump’ın Suriye ve Irak’tan çekilme konusunda kararlı olduğunu ifade eden Orhan, yeniden seçilirse bu sürecin daha da hızlanacağını belirtti.
‘Biden, Trump’ın Suriye’den çekilme kararını rafa kaldıracaktır’
Buna karşın Biden’ın, Trump’ın Suriye’den çekilme kararını büyük bir hata olarak değerlendirdiğinin altını çizen Orhan, Biden’ın, PYD/YPG konusunda ‘daha hassas’ bir lider olduğunu söyledi. Biden’ın Türkiye’ye ve mevcut iktidara karşı eleştirilerini kamuoyu önünde de ifade eden bir isim olduğunu söyleyen Orhan, “Biden’ın seçilmesi Türkiye açısından daha riskli gibi görünüyor. Muhtemelen ABD’nin Suriye’den çekilme kararını rafa kaldıracaktır. Fırat’ın doğusundaki PYD/YPG bölgesinin siyasi bir statü kazanması konusunda daha kararlı bir duruş sergileyebilir. Bu sağlanana kadar ABD askerlerinin Suriye’de kalmasını isteyecektir” dedi. Biden’ın Irak’taki Kürt yönetimi ile yakınlığı olduğunu vurgulayarak Amerikan güçlerinin ağırlıklı olarak Kürt bölgesine kaydırılmasının daha olası göründüğünü ekledi.
‘İran politikasında değişiklikler olabilir’
İran konusunda da Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilerek İran’a tam baskı uygulamayı seçtiğini hatırlatan Orhan, “Trump’ın ikinci döneminde, İran’a tam saha baskı politikasında bir değişikliğe gitmesi mümkün. Kampanya döneminde, İran’la yeni şartlar üzerinde anlaşabileceğini ifade etti” ifadelerini kullandı. Biden’ın seçilmesi durumunda da İran’a karşı nükleer anlaşmanın yeniden devreye alınabileceğini söyledi.
‘BAE’ye F-35 satışının gerçekleşmesi bekleniyor’
Trump’ın seçim öncesinde olduğu gibi Arap ülkelerine İsrail ile normalleşme konusunda yoğun bir baskı yapmasını beklemediğini söyleyen Orhan, “Trump’ın aşırı İsrail yanlısı politikalar devam edecektir” dedi. Seçimden sonra Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) F-35 satışının olabileceğini de ekledi. Biden’ın seçilmesi durumda ise İsrail, BAE ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle olan ilişkilerde daha dengeli bir politika olacağını ifade eden Orhan, “Trump dönemindeki kadar, bu ülkelere aşırı müsamaha gösteren bir ABD olmayacağını düşünüyorum” dedi. Biden’ın BAE’ye F-35 satışları konusunda bir itirazı olmayacağını ifade etti.