Dünyada her 3 dakikada bir inme görülüyor; karşılaşılan vakaların yüzde 30’u ise ölümle sonuçlanıyor. RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programına konuk olan Nöroloji Uzmanı Dr. Metin Güzelcik, Türkiye’de yaygın görülen alışkanlıklar sebebiyle, Türk toplumunda inme riskinin yüksek olduğuna dikkat çekti.
İnmenin toplumda görülme sıklığı ve sebebini anlatan Güzelcik “İnmeneler beyin damarlarında kanama ve tıkanma sebepli olabilir, yüzde 80’i tıkanma temellidir. Dünyada ölüm sebeplerinde birinci olarak kalp damar hastalıkları, ikinci olarak kanser ve üçüncü olarak inme geliyor. Dünyada her üç dakikada bir inme vakası gerçekleşiyor. 100 bin kişilik bir toplumda yılda 200-300 inme vakası yaşanıyor. Bizim toplumumuzda sigara ve spor yapmama yaygın olduğu için bu sayı üç yüze yakındır. Yetişkin yaşta sakatlıkların çoğu inmeden kaynaklanıyor. İnme kalp krizi gibi bir beyin krizidir. Kalp krizi belirtileri görüldüğünde doktora koşulduğu gibi inmede de başvurulması lazım. İnme hep ani olur, bazen bir iki dakika ortaya çıkar ve geçer” dedi.
İnmenin belirtileri nelerdir?
Belirtiler üzerine zamanında müdahale edilmezse inmenin kalıcı sonuçlar doğurabileceğini aktaran Güzelcik “Belirtilerden sonra dikkat etmezsek yüzde 10 kalıcı inme gelişir. Bu belirtiler vücudun bir tarafında kuvvet kaybı, ağzın bir tarafa doğru kayması, çift görme, olağan konuşmada bozulma, vücudun bir tarafında duyu kaybı, dengesizlik, yutkunmada bozulma ve baş dönmesidir. Hepsi aksi ispat edilene kadar inme olarak kabul edilmelidir” ifadelerini kullandı.
İnme olduğu anlaşıldığında nasıl müdahale edilmeli?
Güzelcik “İnme geçiren bir insan, inme geçirdiğini anlamayabilir ama etrafındaki insanlar anlar. Ağızda kayma, kişilikte değişim, elindekini düşürme gibi belirtiler gözlendiğinde hastayı güvenli bir ortama götürüp yatırmak ve 112’yi aramaktır çünkü inmenin özel merkezleri vardır ve vakit çok önemlidir. Hastaya kesinlikle su ya da aspirin verilmemeli, sarımsak ya da kolonya koklatılmamalıdır” diye devam etti.
İnme riskini arttıran faktörler nelerdir?
Güzelcik, inmenin başlıca sebeplerini “İnmede risk faktörlerinin en başında hipertansiyon, ikinci sigara, Üçüncü olarak diyabet, dördüncü obezite, beşinci kolesterol yüksekliği ve son olarak egzersiz yapmamak gelir. Bunların çoğu önlenebilir risk faktörleridir. Hipertansiyon tedavisi görerek azaltılabilir. Sigarayı kesinlikle bırakmak gerekiyor. Sigara çok ciddi bir damar hastalığı etkenidir, damar sertliği yapar. Kalp damar ve ivme açısından sigaradan uzak durun” diye sıraladı.
Sağlıklı bir insanın geçirme riskinin oldukça az olduğunu söyleyen Güzelcik, sözlerine şöyle devam etti:
“Bazen hasta tarafından bilinmeyen kalp patolojileri ya da ritim bozuklukları olabiliyor. Kalbin iki bölümünün farklı çalışması durumu olabiliyor, bu da kalbin içinde bir miktar kanı bekletmesine yol açıyor. Bekleyen kanın pıhtılaşmaya meyli artar. İkinci kalp normal atışa döndüğünde kanı pıhtı olarak atmaya başlıyor, damarlara gidince inmeye neden olabiliyor.”
Kolesterolün damar sertliğine etkisi nedir?
Damar sertliğine kolesterolün etkisini Güzelcik “60 yaşından sonra damarda sertleşme gözlenebiliyor. Damar sertleşmesi LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) dediğimiz kötü kolesterole bağlıdır. Toplumumuz çok spor yapmadığı için bizde LDL miktarı yüksek, iyi kolesterol olan HDL (yüksek yoğunluklu lipoprotein) miktarı düşüktür. Kalp damar hastalıkları açısından tam tersi olması gereklidir” diye açıkladı.
Damar sertliği riskine karşı nasıl beslenmeli?
Kolesterolü kontrol altında tutmak için Güzelcik “Damar sertliğine karşı beslenirken Akdeniz usulü beslenmek iyi olur. Margarin tüketmemek gerekiyor. İnsanın günlük kalori ihtiyacı 1500-1800 arasındadır. Bunu tek öğünde alabiliyoruz. Öğünü ikiye bölüp sabah 1000 kalori, akşamüstü 800 kalori alabiliriz. Üç öğün çok fazladır insan bünyesine” tavsiyesinde bulundu.
Günde ne kadar su tüketilmeli?
Suyun önemine dikkat çeken Güzelcik “Su içmek çok önemlidir. Normalde kilograma 40 cc su tüketmek gerekiyor. 70 kilo olan bir insan için 2.6 litre, günde 3litreye yakın sıvı tüketmek gerekiyor. Yemekle su içilmez, 1 saat öncesinde ya da 2 saat sonrasında tüketilmelidir. Çay, kahve ve kola su değildir. Su yerine geçmez. Çay ve kahve su kaybettirici maddelerdir. Çay içenler içtiği çayın bir buçuk katı kadar, kahve içenler iki katı kadar su almalıdır. Sabahları aç karnına ılık su içmenin bağırsak aktivitesini çok arttırdığı biliniyor, güne iyi başlamanızı sağlar. Suya limon ve sirke koymak suyu bazikleştirir. Sabahları suda olmasının faydası vardır. Bardak suya bir çorba kaşığı sirke ve bir çorba kaşığı limon karıştırılarak içilebilir. Gün içinde limonlu su içmek çok önemlidir. Limonlu su içmek vücuttaki asitliği azaltır” dedi.
Uykunun inmeye etkisi nedir?
Uykunun da sağlıklı bir insan için öneminin vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Güzelcik, şunları söyledi:
“Uyku hormonu ve büyüme hormonu uykuda salgılanır ve bu belirli saatlerde gerçekleşir. Saat 12’de başlar ve gün ağarınca biter. Bu saatler arasında uykuda olmamız gerekiyor. Beynimizde epifiz denilen bir organ var. Bu vücudumuzun çalar saatidir. Biz istemesek de bizi uyandırır. İvmelerin çoğu sabah gün ağardıktan sonra 8-10 saatlerinde ortaya çıkar. Bu saatlerde kortizon en yüksek seviyelere çıkar. Uyumaya devam edersek aslında vücut kendini kesmeye başlıyor. Bu durumda hipertansiyon atakları olabiliyor. Mümkünse sabah saatleri uyumamamız, güne erken başlamamız gerekiyor.”