Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Danıştay kararıyla vakfiyesine uygun şekilde yeniden cami olarak ibadete açılmasına karar verilen Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde Cumhurbaşkanlığı kararının ardından 24 Temmuz'da ilk namazın kılındığını hatırlattı.
Bugüne kadar ayakta kalmış en önemli anıt eserler arasında yer alan Ayasofya'nın 1985'te UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne kaydedildiğine dikkati çeken Ersoy, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivlerinde Ebulfetih Sultan Mehmet Vakfı (Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı) adına kayıtlı bulduğunu söyledi.
Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'daki vakıfları ile ilgili en ayrıntılı bilgileri veren, Ayasofya Vakfiyesi adıyla da bilinen vakfiye doğrultusunda gerekli çalışmaları yapmanın Vakıflar Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda olduğunu dile getiren Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vakıflar Genel Müdürlüğü, Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde kurulup, bugün yöneticileri hayatta kalmamış 59 bin vakfın temsilcisi ve idarecisi durumunda olan bir kurumdur. Fatih Sultan Mehmet Han'ın vakıfları da bu kapsamda yer almaktadır. 1934'te vakıf eseri müzeye dönüştüren kararla Genel Müdürlüğün eser üzerindeki tasarrufu da başka bir kamu kurumuna bırakılmıştı. Geçtiğimiz temmuz ayında alınan Danıştay kararıyla Ayasofya-i Kebir Camisi aslına rücu etti. Böylece Vakıflar Genel Müdürlüğümüz yüzlerce yıl önceden kendisine devredilmiş yükümlülükleri yerine getirmeye başladı."
Ersoy, vakfiyesine uygun şekilde cami fonksiyonunu yerine getirmeye başlayan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde öncelikle yapının mevcut durumunun kontrolünü yapmaya başladıklarını anlatarak, "Daha uzun yıllar boyunca ayakta kalabilmesi, gelecek nesillerimize ulaştırılabilmesi için mevcut durum analizinin bize çıkartacağı yol haritasını izlemek üzere statik durumun incelenmesi ve özellikle minarelerin kontrolünün yapılması gerekiyordu." dedi.
Olası bir yangın durumunda ya da deprem halinde mevcut senaryoların neler olabileceğini görmenin, kapsamlı restorasyon için önemli izlekler oluşturacağına işaret eden Ersoy, cami olarak ibadete açık ve kullanılır olduğu için elektrik ve mekanik projelerin çizilmesine ve lavaboyla tuvalet ihtiyacı için artan talebi karşılamaya yönelik projelendirme çalışmalarına öncelik verildiğini bildirdi.
Ersoy, Ayasofya ile ilgili çalışma yapmış veya yapmış olması muhtemel tüm kurumlarla yazışmalar yaparak, ellerinde olan projeleri talep ettiklerini belirterek, yeni projelendirmeler için faydalı çıktılara ulaşmayı ve Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi ile ilgili arşiv oluşturmayı amaçladıklarını vurguladı.
İmarethane eski günlerine dönecek
Cami ve etrafındaki yapıların Fatih Sultan Mehmet Han'ın vakfiyesi ile vakfedilmiş eserler olduğuna dikkati çeken Ersoy, Külliye içinde bulunan imarethane biriminin de bunlar arasında yer aldığını dile getirdi. Ersoy, şunları kaydetti:
"Burası Genel Müdürlüğümüzce yaklaşık 6 senedir Halı Müzesi olarak değerlendirilmekteydi. Ayasofya'nın aslına rücu etmesini müteakip biz de Halı Müzesi'nde sergilenen halılarımızı oradan çıkarttık. İmarethanenin Fatih Sultan Mehmet Han'ın vakfiyesine uygun şekilde asli hizmetini yerine getirmesini sağlamak üzere çalışmalarımıza başladık. Fatih Sultan Mehmet Han'ın vakfına Danıştay ve Cumhurbaşkanlığı kararları ile verilen can suyunun ardından biz de gayretle ve heyecanla elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz."
Fatih Medresesi de ayağa kaldırılacak
Ersoy, Ayasofya Külliyesi içinde yer alan Fatih Medresesi'nin, Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğünce devam ettirilen rekonstrüksiyonunun da Vakıflar Genel Müdürlüğünce devralındığını bildirdi.
Medresenin kullanım amacına istinaden uygulama projesinin revize edileceğini belirten Ersoy, ilgili Koruma Kurulunun onayının ardından çalışmalara hızla başlanılacağını söyledi.