Kommersant’a konuşan Sarkisyan, “1994 yılında ateşkes imzaladık ve Minsk süreci başladı. Ermenistan ‘Süreci zorlaştırmamak için Dağlık Karabağ’ı tanınmasını askıya alacağız, müzakerede bulunacağız ve sonunda da Dağlık Karabağ’ın statüsü üzerinde anlaşacağız’ açıklamasını yaptı. Yani Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanımaması, meseleyi barışçıl müzakereler yoluyla çözmek istemesiyle bağlantılı” ifadelerini kullandı.
Sarkisyan, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bu böyle bir tünel. Tünelin sonunda, Dağlık Karabağ ile ilgili sorunların barışçıl yolla çözümüne ilişkin ışık varsa ileriye doğru gidilebilir. Işık yoksa, Azerbaycan’ın Türkiye’nin desteğini alarak hiçbir şekilde müzakere yoluna girmeyeceği açık hale gelirse, Ermenistan doğal olarak Karabağ’ın bağımsızlığını tanıyacaktır.”
‘Moskova’daki anlaşmalar uygulanmazsa kriz neredeyse Suriye’deki gibi bir savaşa dönüşebilir’
Rusya’nın arabuluculuğuyla Moskova’da varılan anlaşmaların yalnızca iki tarafın da istemesi halinde işlemeye başlayacağını kaydeden Sarkisyan, aksi takdirde Dağlık Karabağ’daki krizin neredeyse Suriye’deki gibi geniş çapta bir savaşa dönüşebileceğini vurguladı.
Moskova’da Rusya’nın arabuluculuğuyla yapılan görüşme çerçevesinde Azerbaycan ile Ermenistan cenaze ve esirlerin değişimi için insani yardım amaçlı bir ateşkes üzerinde anlaşıldı. Ateşkes yürürlüğe girse de çatışmalar tamamen durmadı, esir ve cenaze değişimi de henüz başlamadı.
İki taraftan da çatışmaların sürdüğüne dair açıklamalar gelmeye devam ediyor.
Resmi olarak tanınmayan Dağlık Karabağ’ın savunma ordusu da Stepanakert ve Şuşa’ya füze ve topçu saldırılarının gerçekleştirildiğini ileri sürmüştü.
