Azerbaycan ile Ermenistan arasında 27 Eylül'de başlayan çatışmalarda 10 Ekim Moskova mutabakatına rağmen ateşkes bir türlü tam olarak sağlanamıyor. Taraflar karşılıklı birbirlerini ateşkesi ihlal ile suçlarken, sivil kayıplar, cihatçıların varlığı tartışmaları eşliğinde gerilim devam ediyor. Azerbaycan, işgal topraklarının bir kısmında kazanımlar elde ederken, diplomatik girişimler de hız kazanmış durumda.
Cephenin Azerbaycan tarafındaki durumu Bakü'den yeni dönen Gazete Duvar yazarı ve Artı TV yorumcusu Musa Özuğurlu ile konuştuk.
‘Savunan saldırana göre birkaç kat daha avantajlı’
Azerbaycan ziyaretinde Bakü ve cephedeki bölgeleri de dolaşan Özuğurlu, Azerbaycan ordusunun belli kazanımlarına karşın, çatışmaların Ermenistan'ın da yıllardır tahkim yapmış olduğu bir bölgede devam ettiğini kaydetti. Özuğurlu Azerbaycan ordusunun düz araziden ilerlemeye çalışırken, Ermenistan tarafının kendisini dağlık bir bölgeden savunduğunu belirterek, İHA ve SİHA'ların öne çıktığı savaşta Bakü için zorlu denkleme dikkat çekti:
“Şu anda aslında topyekûn bir savaştan bahsedemiyoruz. O bölge ihtilaflı bir bölge ve belirli yerlerinde devam eden çatışmalar var. Bu her an daha büyük bir çatışmaya dönebilir. Azerbaycan ordusunun Ermenistan ordusunun savunmasını kırmaya yönelik saldırıları devam ediyor aslında. Dağlık Karabağ bölgesini düşünecek olursak kuzey tarafta Terter bölgesi var. Azerbaycan topraklarında kalan bir bölge. Oradan birkaç yeri Azerbaycan almış durumda. Bir de en önemlisi güneyde İran sınırında yer alan başta Cebrail olmak üzere 20’den fazla noktanın şu anda Azerbaycan ordusunun elinde olduğunu söylüyoruz. Güneydeki bölgeden biraz daha yer açmaya çalışıyor kendisine Azerbaycan ordusu. Fakat şu ana kadar çok somut bir ilerleme kaydedebilmiş değil. Çünkü askeri kuraldır, savunan saldırana göre birkaç kat daha avantajlı. Çünkü orada bir tahkim yapmış durumda. Yıllardır Ermenistan ordusunun bir savunması söz konusu, çok yoğun bir mayın döşenmiş. Azerbaycan ordusu düz bir araziden ilerlemeye çalışırken Ermenistan tarafı dağlık bir bölgede kendisini savunuyor. Dolayısıyla birtakım zorluklar var. Zaten haberlerde de hep havadan yapılan birtakım atışlardan bahsediyoruz, İHA ve SİHA’larla. Bunun yanında topçu ateşinden bahsediyoruz. Fakat hala iki taraf için de karadan herhangi bir ilerleme ya da bariz bir gerileme söz konusu değil. Cephedeki durum bu. Dağlık Karabağ bölgesi bir dikdörtgeni andırıyor. Aslında bunun orta kısımları iki taraf için de çok önemli. Yani Ermenistan orayı vermemeye çalışıyor. Azerbaycan da aslında o orta kısımlara kadar ilerlemek istiyor."
'Kaçkınlar travması Aliyev yönetimi üzerinde büyük baskı oluşturuyor'
Özuğurlu, Azerbaycan'ın aslında işgal topraklarının tümünü almak istediğini ancak meselenin Ermenistan’ın 'ilerisi için pazarlık unsuru' olarak kullanılabilecek topraklar üzerinden bir strateji güttüğünü dile getirirken, bunun Azerbaycan halkında yarattığı etkilere dikkat çekti. Özuğurlu'ya göre, bölgeden sürülmüş olmak Azerbaycan halkında travmaya neden olmuş durumda, bu da Aliyev yönetimi üzerinde büyük baskı oluşturuyor:
"Aslında tümünü almak istiyor. Fakat Ermenistan’ın stratejisiyle ilgili orada anlatılan şu. Ermenistan rayon dediğimiz ilçe olarak tarif edebiliriz, o bölgenin dışındaki birtakım yerleri de hakimiyeti altına almış. Onu ileride bir pazarlık unsuru olarak kullanmak üzere almış. Bugünlerde masaya oturulsa ve iki tarafın bir anlaşması gibi bir durum olacak olsa Ermenistan buraların bir kısmını vermeye hazır. Bu Azerbaycan’a yeter mi yetmez mi, soru işareti olarak duruyor. Çünkü Azerbaycan halkına baktığımızda onlar için bunun bir ukde olduğunu görüyoruz. Yıllardır bir şekilde buraların gasp edildiğini düşünüyorlar. Buraların geri alınamamış olması da kendileri için çok büyük bir travma yaratmış. Halkta çok büyük travma var. Azerbaycan’ın dışarısıyla ilgili olarak ya da halkın konuştuğu veya yönetimin öyle gösterdiği tek sorun Dağlık Karabağ meselesi. Bunu çok önemsiyorlar. Bu nedenle bugünlerde yaşanan gelişmeler de Azerbaycan halkının bir beklentisi var. Bunun ötesinde aslında kendi yönetimlerinin biraz buna itmeye çalışıyorlar. Hocalı katliamı gibi diğer birtakım gelişmeler gibi kendileri açısından anılması çok zor olan yani hala bunu çok büyük üzüntüyle, acıyla anlattıkları gelişmeler var. Bir de üzerine toprak kaybı olduğu için oradan göçmek zorunda kalanlar var. Kaçkınlarla birlikte Azerbaycan toplumu açısından bir travma oluşturmuş durumda. Bu nedenle beklentileri de var, bunu da istiyorlar. Ama sorun şu. Acaba böyle bir şey olabilecek mi, olmayacak mı? Hem çok taraflı aktörleri olan bir mesele bu hem de fiziki açıdan da birtakım zorluklar söz konusu.”
‘Bakü milliyetçi duyguları ayakta tutarken çok büyük beklenti içine girilmemesi yönünde çaba sarf ediyor’
Bölgenin karmaşık tarihi ve siyasi geçmişine atıf yapan Özuğurlu, Bakü için topyekûn bir savaşın risklerine dikkat çekti. Rusya'nın arabulucu tutumunu da hesaba katan Aliyev yönetiminin dikkatli adımlarına atıf yapan Özuğurlu’ya göre, Azerbaycan bir yandan halkın milliyetçilik duygularını ayakta tutarken, diğer yandan da çok büyük bir beklenti içine girilmemesi yönünde çaba sarf ediyor:
“Birtakım hazırlıkları vardı, Ermenistan bunları gördüğü için harekete geçti. Ama Azerbaycan tarafında baktığımızda da hayır Ermenistan saldırdı. Bu çatışmalara Ermenistan’ın bu saldırısı yol açtı. Fakat zaten belki Ermenistan saldırmasaydı da Azerbaycan’ın bir atağını bekleyecekti. Azerbaycan sonuç itibariyle orasını kendi toprağı varsayıyor ve her an orayı alma girişiminde bulunacağı sinyallerini dev veriyordu. Bu yumurta tavuk hikayesi biraz da. Kim daha önce oradaydı, nasıl bölündü, Sovyetler döneminde ne oldu, hepsi tartışma konusu. Fakat son döneme gelecek olursak, bu pratik içerisinde iki taraf da birbirini suçluyor bu çatışmaların başlamasıyla ilgili olarak. Ama bunun ötesinde artık bir şekilde çatışmalar başladı. İki tarafın diğer tarafın kayıplarını çok yüksek göstererek kendi kayıplarını neredeyse sıfır göstererek çatıştıklarını görüyoruz. Gerçekten Azerbaycan yönetimi üzerinde bir baskı oluşturuyor. Ermenistan, Azerbaycan’a göre askeri ve mali açıdan daha güçsüz bir ülke. Ama asıl bu savaşta psikolojik üstünlük Ermenistan’da şu anda. Çünkü Aliyev’in önünde birtakım sorunlar var. Birincisi, eğer gerçekten topyekûn bir savaş girerse, karşısına belki Rusya çıkacak. Başka şekilde belki bir engel oluşturacak. Rusya şu ana kadar tarafsız görünüyor olsa da tavrını değiştirebilecek. İki tarafı sürekli ateşkese zorluyor Rusya. Bu meselenin bu şekilde masada halledilmesini istiyor. Diğer yandan daha ağır bir saldırıyı başlatıp bu işten zararlı çıkmak da var. Böyle bir risk söz konusu. Gerçekten karadan ilerleme söz konusu olmazsa iç taraflara ulaşılmazsa bu Azerbaycan açısında bir başarı oluşturmayacak. Azerbaycan yönetimi kendi halkına bir başarı hikayesi sunamayacak. İkincisi eğer bunu yapmaz da bu şekilde devam ederse ve bu iş sürüncemede kalırsa bu sefer yine yönetime yönelik bir rahatsızlığın oluşabileceği düşünülüyor. Azerbaycan da her devlet gibi birtakım sorunları olan bir ülke. Orada da bir muhalefet söz konusu. Fakat bu konjonktürde herkes yönetimle birlikte hareket ettiğini söylese de birtakım problemler duruyor. Bu Aliyev’in aleyhine dönebilir. Somut bir şekilde bir başarının elde edilememesi, hele hele Ermenistan’ın son dönemde Gence’ye yapmış olduğu füze saldırısı sonrası sivillerin hayatını kaybetmesi. Ermenistan’ın bir şekilde Dağlık Karabağ bölgesinin dışında bir Azerbaycan şehrini ki ikinci büyük şehridir, orayı vurmuş olması Azerbaycanlıların daha da moralini bozmuş durumda. Nasıl ve ne zaman bir cevap verilecek diye bekliyorlar. Bu açıdan Aliyev’in önünde bir ikilem söz konusu. Bu nedenle zannediyorum burada Türkiye’nin de akıl hocalığı etkili. Mümkün olduğunca bu meseleyi suhuletle götürmeye çalışıyor Azerbaycan. Her ne kadar söylemde orayı alacağız, orası bizim gibi ifadeler kullansalar da saha gerçeklerine uygun olarak hareket ediyorlar. Aynı zamanda iç kamuoyunda hem bir yandan milliyetçilik duygularını ayakta tutmaya çalışıyorlar, diğer yandan büyük bir beklenti yaratmamaya da çalışıyorlar. Böyle bir beklenti yaratılması ya da herhangi bir somut adımın önümüzdeki günlerde atılmaması Aliyev’i sorgulatmaya doğru gidebilir, en azından yönetime yönelik eleştirilerin artmasına sebep olabilir.”
‘Azerbaycan halkında Türkiye'ye yönelik çok büyük bir sevgi var, yönetim Türkiye'nin yardımlarının çok telaffuz edilmesini istemiyor'
Özuğurlu Azerbaycan halkı ve kamuoyu açısından Türkiye'nin önemine de dikkat çekti. Azerbaycan halkının Türkiye'nin desteğini çok önemsediğini belirten Özuğurlu, diğer yandan 'Ankara'nın yardımlarından çok da bahsedilmemesinin telkin edildiğini' dile getirdi. Özuğurlu, uluslararası medyaya yansıyan Suriye'den cihatçı grupların Karabağ cephesine taşınması konusunda ise sıradan halkın bilgisinin bulunmadığının anlaşıldığını vurguladı.