Doğu Akdeniz'de Türkiye ile Yunanistan arasındaki kriz hali NATO'nun devreye girmesiyle dindirilmiş görünürken, Kıbrıs'tan dikkat çekici haber geldi.
Kuzey Kıbrıs'ta 11 Ekim'de düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Başbakan Ersin Tatar, ani bir kararla 46 yıldır kapalı bölge Maraş'ın açılmasına karar verdi. Karardan Kuzey Kıbrıs Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay'ın da haberinin olmadığı belirtilirken bu olay, adanın kuzeyindeki hükümetin de çökmesine yol açtı. Koalisyon ortağı Halkın Partisi, Ulusal Birlik Partisi (UBP) liderliğindeki hükümetten çekildiğini duyurdu.
Kuzey Kıbrıs'ta seçim öncesi durum ve Maraş'ın açılması kararını Kıbrıs gazetesi yazarı da olan Prof. Mehmet Hasgüler ile konuştuk.
Prof. Mehmet Hasgüler, Maraş'ın açılmasına yönelik tartışmalar bir süredir devam ettiğini belirtirken koalisyon ortaklarının dahi bu meselenin seçimlere karıştırılmaması gerektiğini vurgulamasına rağmen alınan karar 'tuhaf bir açılma kararı' oldu. Hasgüler, Maraş meselesinin seçimle yakından alakalı göründüğünü belirterek, "Sanki birileri bir şeyler alacak gibi bir görüntü var" yorumunu yaptı:
“Maraş’ın bir süredir açılma tartışması vardı. Dışişleri Bakanı Özersay’ın da söylediği gibi onlar da bu işin seçimlere karıştırılmasının doğru olmadığını ifade ettiler. Zaten haberleri de olmadığını söylediler. Hükümetten de çekildiler. Tuhaf bir açılma kararı oldu. Seçim yasakları bir taraftan hükümet ortaklarının bu konuda birbirlerinden habersiz öyle bir şeye nasıl vardılar bir taraftan? Bu hafta sonu yapılacak seçimle çok alakalı görünüyor. Böyle de olması son derece doğal. Çünkü Maraş, iç politikada sanki birileri birilerinden bir şeyler alacak gibi bir görüntü var. Bir yol açıyorlar, yürüyüş yolu gibi. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi mülklere dokunulmayacak. BM Güvenlik Konseyi kararları var, uluslararası toplumun belli bir yaklaşımı var. 46 yıl sonra bir yol açılacak ve insanlar orada yürüyecekler. 46 yıllık bir hayalet kent müzesi gibi herhalde bir süre kullanılacak. Yabancı turist de gelirse bu pandemi döneminde oraları görecekler."
'Maraş ile diplomaside iş birliğinin yolu açılabilirdi'
Maraş'ın Doğu Akdeniz meselesinde diplomaside iş birliğinin yolunu açacak şekilde kullanışlı kılınabilecekken bu şekilde açılmasını eleştiren Hasgüler, kapalı bölgenin açılmasının da yeni bir gerilime yol açacağını vurguladı:
‘Seçmenin oy verme davranışı değişmez’
Hasgüler, seçim döneminde gündeme gelen Maraş’ın açılmasının Kıbrıslı Türklerin oy verme davranışına bir etkisinin ise olmayacağı görüşünde. Kuzey Kıbrıs'ta pandeminin de etkilediği işsizlik ve ekonomik çöküş yaşandığını dile getiren Hasgüler, karar alınırken Türkiye ile irtibat kurulmuş olunduğuna da dikkat ekti:
'Seçimlere müdahale olarak algılanır'
Türkiye'deki 'karar vericilerin' Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs seçimleri konusunda genellikle 'duyarlılık sergilediklerini' savunan Hasgüler, böylesi bir açma kararının koordinasyonsuz alınmasının mümkün olmadığı görüşünde. Bunun adada seçimlere müdahale olarak algılanacağını vurgulayan Hasgüler, adanın kuzeyindeki seçimlerin uluslararası toplum açısından algılanışına da dikkat etmek gerektiğini vurguladı. Kuzey Kıbrıs seçimlerinin uluslararası planda kabul gördüğünü belirtirken, seçilen toplum liderinin meşruiyetine atıf yapan Hasgüler, Maraş'ın açılma kararda ise oluşacak görüntünün pek dikkate alınmadığının anlaşıldığını dile getirdi:
Kıbrıs meselesi konusunda hiçbir tarafın üzerine düşeni yapmadığını belirten Hasgüler, günü kurtarmaya yönelik geçici çözümlere son verilerek, uluslararası toplumda pozitif yaklaşım oluşturma konusunda kamu diplomasisi eksikliğinin giderilmesi gerektiği kanaatinde:
“Bu konularda çok dikkatli ve özenli olmadığımızı ve Türk kamuoyunda yapılan tartışmaların büyük çoğunluğunun da bilgi eksikliğinden kaynaklanan daha çok duygusal değerlendirmeler. Objektif olarak baktığımızda burada yapılacak olan Kıbrıslı Türklerin önümüzdeki 5 yıl cumhurbaşkanlığını ama daha önemlisi toplum liderini seçecektir. O da bugüne kadar olduğu gibi Türkiye ile Kıbrıs uyuşmazlığını çözüme götürme konusunda bir inisiyatif alacaktır. Bu çözümün içinin nasıl doldurulacağı konusunda herkesin tezleri var. Türk tezi olan federasyondan eğer uzaklaşılacaksa, oturulup konuşulması gerekiyor. Ama uluslararası topluma biz bir şekilde federasyonla ilgili birtakım sözler verdik, açıklamalar yaptık. Bu sözleri yerine getirmeyen Güney Kıbrıs olabilir ama bunu ne kadar anlattık? 2004, 4 Nisan’dan sonra oluşan BM, AB, ABD, Birleşik Krallık’ta izolasyonla ilgili verilen sözlerin yerine getirilmesi konusunda Türk Ankara ve Lefkoşa ne kadar üzerine düşeni yaptı? Hiçbir şekilde yapmadık. Hep konjonktürel ve birtakım mevzularla ilgili palyatif yaklaşımlarla hareket ediliyor. Halbuki böyle değil. Doğu Akdeniz’de de mücadeleye geç başlandı. Hayati bir seçim görmüyorum. 2005, 2010, 2015’teki cumhurbaşkanlığı seçimleri nasılsa biz öyle görüyoruz. Bununla ilgili bilmediğimiz bir şey varsa, bunu da öğreneceğiz. 11 adayın da söylemlerine ve Türkiye’nin açıklamalarına baktığımda hayatiyet arz eden bir seçim olarak görülmüyor. Halk pandeminin yaratmış olduğu sosyo-ekonomik, psikolojik yepyeni bir hayata adapte olmaya uğraşıyor. Seçimlerin hayatiyetinden çok, seçim sonrası bu hayatın nasıl düzenleneceğiyle ilgili insanların kafasında çok soru işareti var. Su projesi başladı tekrardan. Türkiye’nin gerçekten Kıbrıslı Türkler açısından önemli bir kaynağıydı. Su bütün bölgenin en önemli meselesidir. Bir su, bir Maraş, bir Doğu Akdeniz’de doğal gaz diplomasisi üzerinde biz aktörleri etkileme ve bize dönük daha pozitif yaklaşım oluşturma konusunda bir kamu diplomasisi eksikliğimiz vardır. Bunun bu seçimlerde bir önemi varsa Kıbrıs Türkleri adına KKTC cumhurbaşkanı olarak seçilecek olan liderin kamu diplomasisini de Kıbrıs Türklerin laikliği, demokrasisi ve çözüm ve barışa olan duyarlılığını uluslararası topluma daha fazla anlatmak lazım. Onlar bizi ne kadar duyar diye bakarsak, o onların sorunudur. Önemli olan burada sürdürülebilir ekonomi, üniversite ve turizmle Kuzey Kıbrıs’ın kendi ayakları üzerinde duracağı bir hattı belirlemek ve buranın üzerinden eğer başarılı olunabilirse müzakerelerle çözüme gitmek. Başarılı olunmazsa da artık bir ayrılığın konuşulması. Ama seçimlerin içerisinde bu tür normal olmayan tartışmalar, seçim yasakları içine girebilecek olgulardan bugüne kadar uzak duruldu, bundan sonra da uzak durulması gerekiyor.”