Netflix'te yayınlanan ve Beren Saat'in başrolünü üstlendiği Atiye dizisi için intihal davası açan yazar Buket Uzuner, gazeteci Ali Eyüboğlu ile Seher Kılıç’ın birlikte hazırlayıp sunduğu Magazin Noteri’ne konuk oldu.
Burada açtığı davayla ilgili olarak açıklamalarda bulunan Uzuner, "Defne Kaman’ın Maceraları, daha sonra ‘Toprak’, ‘Hava’ ve şu anda sonuncusunu yazdığım ‘Ateş’ dörtlemesiyle devam etti. Netflix’te yayınlanan Atiye dizisinin senaryosunun, bu kitaplarımdan intihal edilmesi nedeniyle bir hukuk mücadelesine başladım" dedi.
Oda TV'nin aktardığına göre Uzuner, şöyle devam etti:
- "Benim için intihal yani fikri hırsızlık maddi hırsızlık kadar önemli. Hatta ülkemizde soyut şeylerin daha az görünürlüğü ve telif haklarının görmezden gelinmesi nedeniyle çok önemli bir dava. Ve fikir özgürlüğünü nasıl savunuyorsak fikir hırsızlığına da aynı şekilde karşı olmamız gerektiğini düşünen bir yazarım.
- Bu ülkede Sabahattin Ali’den, Tevfik Fikret’ten Nâzım Hikmet’e hep düşünce özgürlüğü için mücadele edildi. Fakat aynı zamanda düşünce hırsızlığına karşı da mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum. 2012 yılında başladım bu romanları yazmaya.
- Bu romanlardan Atiye dizisinde karakterlerin özellikle; Defne Kaman, onun şifacı eczacı anneannesi Umay Nine ve özellikle Toprak romanındaki Arkeolog Güneş Aytan’ın şifreler kitabı olarak kullandığım Kutadgu Bilig’in farklı biçimde kullanımıyla birçok unsurda intihal edildiğini gördüm."
'Netflix, Defne Kaman'ın maceralarını dizi yapmak istedi'
2019 yılında Atiye dizisinin yapım şirketi OG’nin prodüktörlerinden birinin kendisine Defne Kaman’ın maceralarını Netflix dizisi yapma teklifinde bulunduğunu belirten Buket Uzuner süreci şöyle anlattı:
- "2019 yılında Atiye dizisinin prodüktörlerinden biri mektup yazarak Defne Kaman’ın Maceralarını Netflix dizisi yapmak istediğini duyurdu. Ben de yaptığım incelemede son derecede güvenilir bulduğum bu beyefendi ile görüştüm. Yani Defne Kaman’ın maceralarının bir Netflix dizisi olarak yapılmasına olumlu yaklaştım. Bu görüşmelerimiz 8 ay kadar devam etti.
- Bu sırada bu beyefendi, OG şirketinin, Atiye dizisini yapan şirketin prodüktörlerinden olan bu beyefendi bana Göbeklitepe’de bir dizi çektiklerinden bahsetti. Ben bununla hiç ilgilenmedim. Onu, kendi başka projesi olarak düşündüm. Daha sonra bu görüşmelerimiz devam ederken geçen sene Aralık ayında Kıbrıs’ta bir çevre ve kadın konulu bir panele davet edilmiştim konuşmacı olarak. O gün otele döndüğümde, o gece yüzlerce sosyal medya mesajı ile karşılaştım ve çok şaşırdım. Meğer o gün Atiye dizisi yayına giriyor.
- Neredeyse 15 yılı bulan emeklerim sonucu ortaya çıkan Defne Kaman’ın maceraları, Defne Kaman ve anneannesi Umay Nine'nin okurları, sosyal medyanın değişik alanlarında bana mesajlar yollamışlardı. Çok şaşırdım tahmin edeceğiniz gibi… Nasıl bu kadar benzerlik var, 'Siz Defne Kaman’ı Atiye dizisine mi verdiniz, siz yayın kurulunda mısınız, senarist misiniz?' diye sorular vardı. Daha sonra diziyi izlediğimde ağzım açık kaldı. Defne Kaman başka bir adla Çorum’daki Hitit kazı alanından çıkmış Göbeklitepe’ye gitmişti. Tabii çok üzüldüm bu duruma. Prodüktörlerle yazışmalarım sonucunda o kadar önemli bir benzerlik olmadığını bana söylediği kayıtlar elimde mevcut.
'Acaba ben mi yanılıyorum diye 'Dünyanın Uyanışı' romanını okudum'
- Önce bu esere yani Atiye dizisine kaynak olduğu söylenen, esinlenilen bir roman var, 'Dünyanın Uyanışı' diye, acaba ben mi yanılıyorum diye, yüzlerce ve binlerce Defne Kaman okuru mu yanılıyor diye, kitabı satın aldım ve okudum. Roman bambaşka bir karakterden bahsediyor. Romandaki Atiye, bir köyde evlatlık olarak büyütülmüş ve İstanbul’a gelip beyaz yakalı olarak çalışan bir kadın. Sevgilisi de bir ajan.
- Oysa Atiye dizisinde ve Toprak romanında Defne Kaman, İstanbullu bir aileye sahip eğitimli bir genç kadın ve bir anneannesi var. Esin kaynağında olan romanda böyle bir anneanne yok, metafizik bazı kavramlar var. Kendi içinde kendine göre tutarlılığı olan bir roman. Benim romanımda bir eczacı anneanne, beyaz saçlı bilge, bir de arkeolog Güneş Aytan adında bir erkek arkadaş var.
- Şimdi edebiyatçılar iyi bilir, aslında edebiyatçı olmaya da gerek yok, bir eserin temeli omurgası, onun ana karakterleridir. Hep verdiğim bir örnek; İnce Memed’den İnce Memed’i çıkarıp yerine Kuyucaklı Yusuf’u koyun. Bambaşka romanlar olur. Bunları Hamlet için yapabilirsiniz, Madam Bovary için yapabilirsiniz. O yüzden bir romanın can alıcı yeri, omurgası mekanı ve karakterleridir. Şimdi benim bu dörtlememde Defne Kaman dört romanda da karakter. Ve aynı zamanda da bu dizide de karakterler üzerine kurulduğu için Atiye’yi o köyde büyümüş bir kız olarak yapsalar bambaşka bir dizi olacak. Ve dizi devam ettiği sürece sezonlar boyu intihal de devam ediyor. Evet 'Türkiye burası' denilebilir ama biz de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız, biz de yazarlarız ve emek veriyoruz. Bu kadar kolay hırsızlık yapılmamalı.
- O yüzden bu davanın büyük ihtimalle kazanılacağını düşünüyorum. Çünkü yaz ayları boyunca bilirkişiler çalıştılar. Üç eseri de karşılaştırdılar bilirkişi raporları çıkardılar. Edebiyattan anlamanıza sinemadan anlamanıza hiç gerek yok. Bunları baktığınızda siz de görüyorsunuz. Son derece açık ve seçik. Bu davanın kazanılması büyük bir emsal olacak. Bundan sonra burası bir intihal cenneti olarak anılmayacak diye ummak istiyorum. Bu benim edebiyatçı olarak çok arzu ettiğim bir şey. Umarım diğer edebiyatçılar da destek verir. Yazarlar dernekleri, yayıncılar birliği… Çünkü bu hepimizin meselesi.
- Hep beraber bunu sadece Buket Uzuner’i seversiniz sevmezsiniz meselesi yapmamak lazım. Bu bir hukuk meselesi. Ben başkasının kitabına yapılsaydı destek verirdim ve veriyorum da. Fikir hırsızlığı bu kadar kolay olmamalı. Hep birlikte göreceğiz. Şunu yürekten söylüyorum. Ben 30 yıldır yazarak geçinmeye çalışan bir kadın yazarım ve 'Haklı olan kazansın' diyorum."