İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, devlet televizyonunda ABD'nin İran'a yönelik bu geceden itibaren hayata geçireceğini açıkladığı silah ambargosuyla ilgili değerlendirmede bulundu.
ABD'nin uluslararası kamuoyunda İran aleyhinde bir konsensüs sağlayamadığı için İhtilaf Çözüm Mekanizması'nı kullanarak İran'a baskı uygulamaya gayret ettiğini savunan Zarif, "ABD'liler hedeflerine ulaşmak için propaganda yapıyor, Pompeo 2231 sayılı kararı okursa orada İhtilaf Çözüm Mekanizması'nın olmadığını görecektir" dedi.
ABD'nin İran'a karşı uygulamaya geçireceğini açıkladığı kararın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından onaylanmadığı dile getiren Zarif, "ABD, zorbalık yaparak İran'a silah satan herkese yaptırım uygulayacağını söylüyor. Çünkü bunun dayandıkları karar BMGK'nin değil. O yüzden diğer devletler de onunla iş birliği yapmayacak. ABD, adet edindiği üzere yeniden zorbalığa başvurabilir ve biz diğer devletleri bizimle hareket etmeye mecbur edemeyiz. Fakat uluslararası camia bu zorbalığa karşı nasıl bir tepki göstereceğine karar vermelidir" diye konuştu.
'Yaptırım ABD için bir silaha dönüşmüş halde'
ABD'nin 1945'ten bu yana 120 defa yaptırım uyguladığını hatırlatan Zarif, "Yaptırım ABD için bir silaha dönüşmüş halde. ABD'liler de İran'a yönelik BMGK yaptırımlarının uygulanması noktasındaki iddialarının geçersiz olduğunu biliyor" ifadesini kullandı.
BMGK, 2010 yılında aldığı kararla, İran'ın nükleer programıyla ilgili tartışmalar nedeniyle ülkenin büyük çaplı silah sistemleri satın almasını yasaklamıştı. Öncesinde ise ülkenin silah ihracatına ambargo getirilmişti.
İran'la uluslararası güçler arasında 2015'te imzalanan nükleer anlaşmada silah ambargosunun 18 Ekim 2020'de kaldırılmasını öngören bir hüküm bulunuyordu.
ABD, nükleer anlaşmayı destekleyen 2231 sayılı BM Güvenlik Konseyinin İran'a yönelik birçok BM yaptırımını kaldırdığını ancak yaptırımların tekrar uygulanmasına imkan tanıyan yasal bir mekanizma da yarattığını, İran'ın anlaşmayı 10 yıl içinde ihlal etmesi durumunda yaptırımların yeniden uygulanması mekanizmasının hayata geçirilebileceğini ve bunun için BM Güvenlik Konseyine ihtiyaç olmadığını savunuyor.