MHP lideri Bahçeli’nin Türk Tabipleri Birliği’ni hedef alan açıklamalarının ardından Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da yazılı bir açıklama yapmış ve TTB’yi “Marksist” olmakla suçlamıştı.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç, ‘Marksist misiniz?’ sorusuna şu yanıtı verdi: “Biz seçimlere girip yüzde 70 oy aldık. Kendimizi hiç Marksist olarak ifade etmedik. Siyah kurdele takıyoruz çünkü dikkat çekmek istiyoruz. Tabi ki iyi yapılan olumlu şeyleri de alkışlıyoruz.”
İşte Atilla Güner’in sorularına Dr. Kılıç’ın yanıtları:
AG: Siyah kurdele takarak bize ne anlatmak istiyorsunuz? Ankara’ya ne söylüyorsunuz?
"Biz dikkat çekmek istiyoruz. Bu süreç tüm dünyada başladı ve Türkiye’ye de geldi. Bu bir salgın hastalık ve dünya kurulduğundan beri var, ilk defa da yaşanmıyor. Epidemiyoloji diye bir bilim var ve halk sağlığının bir kolu. Bu tür durumlarla karşılaşınca ne yapılacağı belli. Onun kurallarına göre davranır ve yönetirsiniz. Bilimle yönetilen ülkeler bunu böyle yapıyorlar. 'Vatandaşı umutsuzluğa sevk ediyor mu' dendi hayır gerçeği söylersiniz. Salgın da böyle bir şeydir, üzerini örtemezsiniz, bir süre sonra ortaya çıkar. Bizde de sorun ortaya çıktığı zaman hükümeti suçlamadık, işbirliği yapalım dedik."
AG: Siyah kurdeleyi neden takıyorsunuz?
"Bu salgın hastanelerde karşılanamaz. Bu salgının mutlaka sayısını azaltarak hastanelerin bu yükün altından kalkabilecek hale getirmek durumundasınız. Bu yapılmadı. Birinci dönem iyi kötü idare edildi. Çünkü İstanbul ile sınırlı kalmıştı şuan Anadolu’ya vaziyette. İnanılmaz hasta başvurusu var ve meslektaşlarımız risk altında. Siyah kurdeleyle tabi ki çözülmeyecek ama sorunun altını çizeceğiz. Biz bu salgın döneminde 40 meslektaşımızı kaybettik. Toplumun geri kalanından 10 kat daha fazla. Bu hastalığı sağlık çalışanları arasında bulaştırıcı olduğunu gördük. Meslek hastalığı olarak kabul edilmeyi gereken durumdur. Sosyal Güvenlik Kurumu bunu reddetti, bu olamaz."
AG: İyi şeyler yapıldığı zaman bunları da söyler misiniz?
"Kesinlikle böyle bir rezervimiz yok. Tabi ki iyi yapılan olumlu yapılan şeyleri hep beraber alkışlıyoruz. Hiçbir sıkıntı yok. Hep beraber yapacağız. Sağlık Bakanlığı kamuyu temsil ediyor ve siyasi iktidar sağlığı yürüyor. Bizim temel iddiamız sağlığın kamu eliyle yürütülmesi iddiasıdır. Dolayısıyla burayı yürütmekle yükümlü olan, sorumlu olan kadroların yürütmesini biz söylüyoruz zaten hiçbir sıkıntı yok burada ama iktidar bu yükü üzerinden atmak istiyor, bu alanı özelleştirmek istiyor. Şehir hastaneleri gibi şu anda içine düştükleri bataklıkta boğuşuyorlar. Biz o uyarıyı on yıl önce yaptık, 'Yapmayın önünüze çıkacak bu tablo sizin' dedik şimdi onun farkına vardılar. Olur olmaz her hastaneye 'şehir hastanesi' adı konuluyor. Daha doğrusu o yöntemle yapılmayan hastanelere 'şehir hastanesi' denilerek hedef şaşırtılıyor. "
AG: Marksizm hâlâ Tabipler Birliği içerisinde yaşayan bir düşünce kalıbı da olabilir ama hekimlerin böyle tanımlanması bazılarında rahatsızlık ediyor olabilir diye soruyorum. Sizin durumunuz nedir?
"İstanbul Tabip Odası Türkiye’nin en büyük tabip odasıdır. Biz burada seçim yaptık. Biz de aday olduk, karşımızda da bir grup aday vardı. O arkadaşlarımız rahatlıkla iktidarın ya da bugünkü ittifakın temsilcisi olduklarını söylediler. Milliyetçi Hekimler Derneği ve Hekim Hakları diye birlikte ittifak yaparak seçime girdiler. Biz kendimizi Marksist hekimler diyerek ifade etmedik. Biz, Demokratik Katılım Grubu olarak seçimlere girdik. İstanbul’daki hekimlerin yüzde 70’inin oyunu aldık."