ABD'nin Sezar yaptırımlarının üzerine Kovid-19 krizinin bindiği Suriye'de İdlib'deki cihatçı olgusu ve kuzeydoğuda ABD destekli özerklik girişiminin eklendiği bir süreçte Şam Rusya'dan önemli bir konuk ağırladı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 2012'den bu yana ilk kez Suriye başkentini ziyaret etti. Moskova'dan Şam'a yapılan 'diplomatik çıkarmada' Rusya Başbakan Yardımcısı Yuriy Borisov da yer aldı. Görüşmelerde ABD yaptırımlarının etkisinin kırılmasından, İdlib ve Astana sürecine pek çok mesele ele alındı. Lavrov'un ziyaretinin zamanlaması, Rusya ile Türkiye arasında İdlib için sonuncusu 5 Mart'ta tazelenen Soçi mutabakatı nedeniyle sürecin donmuş olması ve kuzeydoğuda Kürt grupların ABD ile petrol anlaşması yapmaları ve Sünni aşiretlerin özerk yapı kurmaya soyundukları haberlerinin ardından geldi.
Gelişmeleri Şam'da görev yapan Evrensel gazetesi yazarı ve TAE TV yorumcusu gazeteci Hediye Levent ile konuştuk.
‘Lavrov'un ziyareti beklenmedikti, Şam'ın ağırdan alındığından şikayet ettiği İdlib'deki durum imardan nakliyata her şeyi etkiliyor'
Hediye Levent, Rusya ile Suriye arasında heyetlerin sık sık gidip geldiğini anımsatırken, Dışişleri Bakanı Lavrov'un gerçekleştirdiği ziyaretin ise 'beklenmedik' ve 'önceden planlanmamış' göründüğünü söyledi. Levent'e göre, ziyaret Şam ile Moskova arasında fikir ayrılıklarının belirginleşmeye başladığı bir süreçte gerçekleşti. Geçen sene İran'ın Suriye'deki varlığının sıkıntı kaynağı oluşturduğunu belirten Levent, son dönemde de İdlib'deki cihatçı grupların temizlenmesi sürecinde Türkiye'yle çözümün çok fazla zamana yayılmasının yarattığı rahatsızlıklara dikkat çekti. Levent, özellikle M4'ün hala açılamamış olmasının Suriye'deki ekonomik duruma etkilerinin altını çizdi:
“Rusya ile Suriye arasında zaten heyetler gelip gidiyor sık sık. Ancak Lavrov düzeyindeki ekipte oldukça dikkat çekici isimler de var. Çok geniş bir ekiple geldi Ruslar. Beklenmedik bir ziyaretti. Önceden planlanmış bir ziyaret gibi görünmüyor. Diğer taraftan Şam ile Moskova arasındaki fikir ayrılıkları iyice belirginleşmeye başlamıştı. Geçtiğimiz yıl en önemli konulardan biri İran meselesiydi. Şam’ın İran ile yakın olmasından Rusya hakikaten rahatsız oluyordu. Coğrafyada derinleştirmeye çalıştığı İsrail gibi ülkelerle müttefiklik ilişkileri düşünüldüğünde Rusya’nın bazı rahatsızlıklarının olduğunu biliyorduk. Ama son dönemde Suriye sahasındaki bazı gelişmeler Şam ile Moskova arasındaki çatlağı iyice büyütmeye başlamıştı zaten. Bunun başında İdlib geliyor. Şam’da son birkaç yıldır İdlib ile ilgili kısık sesle söylenen, resmi açıklamalara çıkmayan bazı rahatsızlıklar vardı. Bunlardan biri Rusya’nın Türkiye ile ilişkilerini gözeterek İdlib sorununun çözümünü çok fazla zamana yaydığı şeklinde birtakım rahatsızlıklar vardı. Çünkü Şam açısından İdlib’de sürekli bir askeri yığınak bulundurmak gerekiyor. Diğer taraftan İdlib’de cihatçıların varlığı sebebiyle aslında uluslararası düzeyde Şam’ın operasyonlarına çok sert tepkiler olmayacağını biliyor. Yeniden imardan nakliyata kadar her şeyi doğrudan etkiliyor. 5 Şubat’ta Türkiye ile Moskova arasında yapılan mutabakat güncellenmeli.”
‘İdlib'de durumun ağırdan alınmasından duyulan rahatsızlığa SDG'ye yönelik girişimler eklendi'
Levent, Suriye yönetiminin şimdiye dek resmi düzeyde Rusya'ya karşı rahatsızlıklarını dile getirmediğini vurguladı. Moskova'nın Suriye'nin kuzeydoğusunda ABD nüfuzunu kırmak için yeni Kürt oluşumu girişiminde bulunmasına atıf yapan Levent, Kadri Cemil liderliğinde başlatılan girişimin Şam'da rahatsızlığı artırdığı görüşünü aktardı. Levent'e göre, bu girişimlerin ABD'ye ek olarak Kürtlerin Rusya'yı da arkalarına alarak bağımsızlık yahut özerkliğe gidecek sürece dönüşmesi tedirginliği mevcut. Levent, Kürtlerin bulunduğu coğrafyanın ülkenin petrol kaynağı ve tarım arazilerinde olduğunu da anımsattı:
“Genel başlıklarla İdlib meselesiyle ilgili olarak Rusya’ya yönelik iki yıldır yaklaşık rahatsızlıklar vardı ancak resmi bir düzeyde açıklamaya yansımamıştı. Bu sefer var. Buna ek olarak başka bir konu daha var. Suriye’nin kuzeyindeki öz yönetiminin ve Suriye Demokratik Güçleri’nin ABD ile yakınlaşması zaten Şam nezdinde ciddi bir huzursuzluk sebebiydi. Rusya’nın son girişimiyle birlikte Moskova’da Kadri Cemil liderliğinde yeni bir hareketi kurması ya da kurulmasına yardım etmesi, öz yönetimden, PYD çevresinden ya da DSG’yi de revize edecek şekilde, Şam’ın bakış açısı çerçevesinde, Moskova’nın böyle bir girişimde bulunması Şam’daki rahatsızlığı iyice arttırdı. İdlib meselesine ek olarak bir de Suriye’nin kuzeyi meselesinden dolayı Rusya’ya yönelik tepkinin tırmandığını söyleyebiliriz. Çünkü Moskova’nın Kürtlerle ilgili girişimi Kürtlere ABD’ye ek olarak Rusya’yı da arkalarına alıp bir bağımsızlığa belki özerkliğe gidecekleri bir sürecin zeminini meşrulaştırdı gözüyle bakıyor Şam. Şam’dan bakıldığında ya da Şam’ın görüşü çerçevesinde şöyle bir noktaya varıyorlar. Rusya, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve ulusal egemenlik hakları vurgusunu sürekli yapıyor. Ama bundan kayma var. Çünkü Rusya ile Türkiye arasındaki anlaşmalarda İdlib operasyonu ertelendikçe Türkiye’nin desteklediği grupların Afrin, El bab ve diğer bölgelerde giderek köklendiklerini de dile getiriyorlar. Bunun üzerine bizde, Kürtler ya da öz yönetimin elinde tuttuğu bölge petrol açısından çok kıymetli bir bölge, canlı hayvan ve tarım açısından da çok değerli. Şu an Şam’da, Halep’te benzin, mazot sıkıntısı var.”
'Şam, kuzeydoğuda toprak bütünlüğüne aykırı zeminler oluşabileceğinden rahatsız'
Şam'ın kuzeydeki öz yönetim bölgesinin tamamıyla Suriye'nin toprak bütünlüğü çerçevesinde çözülmesini istediğini anımsatan Levent, özellikle ABD'nin son girişimlerinin dengeleri etkilediğine dikkat çekti. Son dönemde özellikle SDG’nin Amerika ile imzaladığı petrol anlaşması, siyasi atakları, ENKS ve PYD arsındaki uzlaşma görüşmelerinin zorlanması, ABD’nin arabuluculuk yapması gibi gelişmelerin Rusya’nın Suriye’nin kuzeyinde aslında oyun dışı kalmasına yol açtığını söyleyen Levent, buna karşı Rusya'nın hamlelerinin Suriye için toprak bütünlüğüne aykırı zeminler oluşturabileceği kaygılarına atıfta bulundu:
“Şam’dan bakıldığında şöyle bir manzara ortaya çıkıyor. Yönetim açısından da şöyle bir rahatsızlık var. Suriye’nin kuzeyinde öz yönetim bölgesi ile ilgili sorun Suriye içinde çözülmesi, Suriye’nin toprak bütünlüğü korunarak çözülmeli şeklinde bakılıyor. Bu noktada Rusya şimdiye kadar hep esnek davrandı. Şam ile Kürtler arasında arabuluculuk yaptı, toplantılar düzenledi. Ama son dönemde özellikle SDG’nin Amerika ile imzaladığı petrol anlaşması, birtakım siyasi ataklar, ENKS ve PYD arsındaki uzlaşma görüşmelerinin zorlanması, ABD’nin arabuluculuk yapması; bütün bunlar Rusya’nın Suriye’nin kuzeyinde aslında oyun dışı kalmasına sebep oldu. Şam da burada diyor ki, Rusya’nın Moskova’da başlattığı girişim Suriye kuzeyindeki Kürtleri muhatap alıyor yönetim düzeyinde bir parti bir hareket, Suriye içindeki bir unsur şeklinde değil, Rusya, bağımsızlık belki ya da daha fazla talepte bulunmalarına sebep olabilecek meşru zemini de veriyor şeklinde bir bakış açıları var. Şam, Rusya’yı şununla suçluyor: Rusya kendi ajandasıyla gidiyor. Orada Rusya’nın yapmaya çalıştığı şey Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesine tamamen aykırı. Rusya kendi ajandasını güderek sürekli dahil olmaya çalışıyor şeklinde bakıyorlar. Sonuçta Suriye sahasında Rusya’nın en fazla rahatsız olduğu taraf Amerika."
'Rusya ile ekonomik anlaşmalar umut verici ama ne kadar pratiğe döküleceği önemli'
Levent, özellikle Borisov ile görüşmelerde gündeme gelen ekonomik anlaşmaların ise ciddi ekonomik sıkıntılar içinde bulunan Suriye açısından 'umut verici' olduğu görüşünde. Ancak Levent, bu anlaşmaların ne kadar pratiğe döküleceğinin belirleyici olacağının da altını çizdi:
"Ziyaret sırasında bir takım anlaşmalar yapıldı. Açıkçası Suriye’de ciddi ekonomik sıkıntılar var. Artık bir şey yapılmazsa 2011’i aratmayacak bir süreci bekliyor Suriye. Gerçekten ekonomisi çok kötü durumda. Oldukça büyük anlaşmalar var, Suriye’nin buna parası yok, enerji ihtiyacı var. İç tüketim için deli gibi ihtiyacı var buna. Şu anda Şam’da gerçekten benzin, mazot krizi var. Aynı zamanda yaptırım olduğu için herhangi bir uluslararası kurum enerji işleri için arama çalışmalarına katılamıyor Suriye’de. Bu anlamda oldukça umut verici ama ne kadar sürede pratiğe dökülecek bu anlaşmalar, önemli olan orası.”