ABD, Güney Kıbrıs’a 33 yıldır uyguladığı silah ambargosunu kaldırdı. Washington’ın uzun süredir gündeminde olan bu karar, Türkiye ile Yunanistan arasında gerilimin yaşandığı dönemde alındı. Türkiye’den ABD’ye tepki gecikmedi. Türk Dışişleri Bakanlığı “ABD'nin bu kararını gözden geçirmesini, bölgede barış ve istikrarın tesisi için mevcut çabalara destek vermesini bekliyoruz. Aksi takdirde Türkiye, garantör ülke olarak, hukuki ve tarihi sorumluluğuna uygun olacak şekilde Kıbrıs Türk halkının güvenliğini garanti altına alacak gerekli mukabil adımları kararlılıkla atacaktır” açıklamasını yaptı.
‘ABD’nin adımı, önünde seçimler olan Kuzey Kıbrıs’ta büyük tartışma yarattı’
Peki, karar Kuzey Kıbrıs’ta nasıl yankı buldu? Kıbrıs Postası yazarı, gazeteci Ulaş Barış Sputnik’e anlattı. Barış’a göre Washington’ın bu hamlesi Kuzey Kıbrıs’ta da büyük tartışmalara yol açsa da, konunun bu denli tartışılması yaklaşan seçimlerle yakından ilgili:
“Ambargonun kaldırılmasına sağdan sola her kesimden tepki geldi. Buna Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı ve diğer parti liderleri de dahildir. Ancak Kuzey Kıbrıs şu an seçim sürecinde, 11 Ekim'de bir seçim var. Dolayısıyla bu gelişmeye tümünün bu şekilde cevap vermesi biraz da seçimle ilgili bir durum. Normal zamanda olsaydık, bir gün konuşulur, ertesi gün unutulurdu diye düşünüyorum.”
‘Rumlar saldırıya hazırlanıyor algısı doğru değil’
Silah ambargosunun kaldırılması kararının yeni bir gelişme olmadığını hatırlatan Barış “Öncelikle, 33 yıldır uygulanan ambargonun kaldırılması ile birlikte Rumların F-35 ya da başka saldırı silahları alacağı sonucunu çıkarmayalım. Çünkü yapılan şey, savunma amaçlı kullanılan bir takım silahların hammaddesinin ambargosunun kaldırılmasıdır. Dolayısıyla 'Rumlar silahlanıyorlar da saldıracaklar' şeklinde bir algı, doğru bir algı değildir. Dolayısıyla Kuzey Kıbrıs'ta hamaset üzerinden siyaset yapanlar, federal çözüm karşıtı olan odaklar oldukça güzel bir propaganda malzemesi olarak bunu hemen aldılar ve durumu 'federalistler Rumlarla çözüm yapmak istiyor ama onlar silahlanıp saldırıya hazırlanıyor, bunlarla çözüm olmaz' şeklinde bir söylemle çoğalttılar ve bütün seçim süreci boyunca bu malzemeyi kullanacaklardır. Bu noktada kararın Kıbrıs iç siyasetine etkisi bu şekilde olacaktır” diye anlattı.
‘ABD’nin bu kararı barış umutlarına darbe vurmaktan başka işe yaramayacak’
Barış “Öte yandan, sebebi her ne olursa olsun, hem de Dünya Barış Günü olan 1 Eylül'de ABD'nin böylesi bir karar alması son derece manidardır. Kıbrıs sorunu zaten yeterince komplike ve gergin durumdayken alınan bu karar işleri daha da germekten, daha da komplike hale getirmekten ve barış umutlarına darbe vurmaktan başka hiçbir şeye yaramayacaktır. Bence alınan karar yanlıştır, barışa hizmet etmemektedir” dedi.
‘Kıbrıs sorunu, Doğu Akdeniz ve Ege’ye ulaşan uluslararası bir sorun’
ABD’nin bu adımının bölgesel dinamiklere olası etkisini de anlatan gazeteci Barış “Bir kere kesin ve net olarak anlamamız gereken şey, Kıbrıs sorunu denen şeyin aslında Doğu Akdeniz genelinde hatta Ege sorununa kadar uzanan bir uluslararası sorun olduğudur. Yanlış anlaşılmasın, her şeyin odağında Kıbrıs vardır demiyorum ama bölgesel dengelerin huzura ermesi, tüm tarafların kazan kazan formülüne gelmesi için bu sorunun net olarak çözülmesi gerekmektedir. Şimdi bu ambargo kararı ile gördüğümüz şey, bu bölgede bulunan uluslararası sorununun aslında en tepesinde dünyanın süper güçlerinin bulunduğunu gerçeğini bir kez daha göstermesidir” dedi.
ABD’nin ambargoyu kaldırılmasının Güney Kıbrıs’a, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye karşısında “senin yanındayım” mesajı verdiğini söyleyen gazeteci, ABD’nin bu destek karşısında Rumların Doğu Akdeniz’deki Rus varlığını hedef alacak adımlar atılmasını şart koştuğunu anlattı.
‘Başta Yunanistan, Kıbrıs’ın iki tarafı ve Türkiye’nin oturduğu diyalog masası şart’
Bölgede artan çatışma riskine işaret ederek çözümün bir diyalog masası kurulmasından geçtiğine işaret eden Kuzey Kıbrıslı gazeteci şunları söyledi:
“Sonuç olarak ambargo kararı elbette ki dengeleri değiştirme açısından, durumları germe açısından son derece kritiktir demek mümkündür. Belki sembolik sayılabilecek bir düzeydedir ama kabul edilebilir bir yanı yoktur. Belli ki bölgede kartlar bir kez daha dağıtılmakta, saflar belirginleşmektedir. Ancak Doğu Akdeniz'in bu kadar gerginliği kaldırması mümkün değildir. Yapılması gereken şey, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'ın iki tarafı başta olmak üzere, AB gibi aktörlerle belki BM Güvenlik Konseyi üyelerinin de olacağı bir diyalog masası kurulması ve Doğu Akdeniz denkleminin burada çözülmesi olacaktır.
‘Savaş tehlikesinin hiç bu kadar yakın olduğu bir zaman hatırlamıyoruz, umarım bu gerçek olmaz’
Bunun dışında elimizdeki diğer seçenek maalesef çatışmadır ve açıkçası bir gazeteci olarak, konuyu uzun süredir takip eden birisi olarak, savaş tehlikesinin hiç bu kadar yakın olduğu bir zamanı yaşadığımızı hatırlamıyorum. Umarım içimdeki bu kötü düşünce asla hayat bulmaz, çünkü biliyoruz ki en kötü barış, savaşlardan iyidir.”