Hitit Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Ömer Halis Demir Üniversitesi’nde görevli bilim insanları tarafından Murat Nehri üzerine inşa edilen Alparslan 2 Barajı’nda su tutulmasıyla birlikte oluşan adacıklarda mahsur kalan yaban hayvanlarının tahliyesine ve koruma altına alınmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.
Alpaslan 1 ve 2 barajlarında su tutulmaya başlanmasıyla birlikte Urartulara ait olan 3 bin yıllık kaya mezarı baraj gölünde oluşan ada içerisinde kalacak. Kaya mezarında yaşamlarını sürdüren yarasalar koruma altına alına alınırken, Prof. Dr. Ahmet Karataş ve Hitit Üniversitesi Biyolojik Çeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şafak Bulut koordinesinde Arş. Gör. Kadir Ulusoy ve Süreyya İsfendiyaroğlu yürütülen proje kapsamında yarasalardan alınan örnekler üzerinde korona virüs gibi yarasaların taşıyıcı olduğu hastalıklarla ilgili çalışma yapılacak.
3 farklı türde 2 bin yarasa yaşıyor
Hitit Üniversitesi Biyolojik Çeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Şafak Bulut, Urartulara ait kaya mezarında 3 farklı türde 2 bin birey yarasanın yaşadığını açıkladı.
Bu tür mekanları yarasaların sığınma alanı olarak kullandığını anlatan Dr. Öğr. Üyesi Bulut, “Sığınakta 3 ayrı yarasa türü kaydettik. Burayı yarasalar tüneme ve üreme amaçlı kullanıyor. Mezar içerisinde bir odada 2 bin birey yarasa var. Genç birey yarasalarda görüyoruz. Aşağıdaki bölümlerlerdeki yarasa sayısının varlığını bilemiyoruz. Ülkemizdeki ve Avrupa’daki tüm yarasa türleri koruma altında. Bu ve buna benzer mağaralar turizme açıldığından ve insanlarda merak uyandırdığından yarasaların yaşam alanları tahrip edilmekte. Definecilerin verdiği tahribatlarla da yarasa tüneklerine zarar verilmekte.Bu kaya mezarı baraj gölünün içerisinde bir ada olacak. Sadece botla erişilebilecek. İnsanların kolaylıkla ulaşamadığı bir yer olacak. Bu yüzden de yarasalar için iyi bir sığınma alanı olacak. Yarasalar artık rahatsız edilmeyecek” dedi.
'Hastalıklara ilgili çalışma yapılacak'
Hitit Üniversitesi’nda görevli Araştırma Görevlisi Kadir Ulusoy ise, kaya mezarında yaşamlarını sürdüren yarasalardan topladıkları örneklerin yarasaların taşıyıcı olduğu hastalıklara karşı çalışmalarda kullanılacağını dile getirdi.
Kaya mezarında bulunan mağarayı insan aktivitelerinin bitmesiyle birlikte yarasaların kullanmaya başladığını kaydeden Ulusoy, “Uzun yıllardır yarasalar burayı kullanmaya devam ediyor. İçeride yaklaşık 3 bin civarında yarasa olduğunu tahmin ediyoruz. Yarasalar kışın geldiğimizde uyku, şimdi ise üreme davranışları sergiliyorlar. İçerisinde bulunduğumuz kısım ada olmaya devam edecek. Burası doğal bir koruma alanı olacak. İnsanlar bu tür mağaraları gerek define gerek yarasa gübresi için çok fazla talan ediyor. Bu yüzdende canlıları da rahatsız ediyorlar. Burası koruma alanı olduğu için içerideki yarasalar da yaşamlarına kolaylıkla devam edecek. İçeride yarasalardan topladığımız örnekleri de yarasaların taşıyıcı olduğu hastalıklar ile ilgili çalışmalarda kullanacağız” ifadelerini kullandı.
'Alpaslan 2 barajı binlerce su kuşuna ev sahipliği yapacak'
Muş Ovasına hayat verecek olan Alpaslan 2 barajı aynı zamanda ekosisteme de katkı sağlayacak. Su tutulmaya başlanan barajda önümüzdeki yıllardan itibaren binlerce su kışının kışın baraj gölünde kışlayacağı ifade ediliyor.
Alpaslan 2 baraj gölünde su tutulmaya başlandığını hatırlatan Ulusoy, “Su tutma işlemi devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda baraj gölünün binlerce su kuşu bireyine ev sahipliği yapmasını bekliyoruz. Baraj gölleri oluşturduğu sulak alanlarla bir sürü kuş türüne ev sahipliği yapmakta. Yeni ekosistemler oluşturuyor. Alpaslan 2 barajı gölünde önümüzdeki kış mevsiminde onlarca farklı türden binlerce kuşun burada kışlamasını beklemekteyiz.”