Cumhurbaşkanı Aun, Lübnan Devleti'nin kuruluşunun 100. yıl dönümü münasebetiyle halka hitaben yaptığı televizyon konuşmasında, ülkedeki mezhepsel yönetim sistemine dikkati çekti.
Ülkedeki yönetim sisteminin geliştirilmesi ya da değiştirilmesi gerektiğini dile getiren Aun, şunları kaydetti:
"Lübnan'da mevcut mezhep eksenli yönetim sistemi geçmiş zamana uyuyordu, bugün ise her türlü gelişme ve kalkınmanın yanı sıra reformları hayata geçirme ve yolsuzlukla mücadeleye engel olduğu gibi, ülkeye yönelik tehditler için fitne ve bölünmenin kaynağı haline geldi."
Aun, Lübnan'da yeni sistemin ulusalcılık ve seküler devlete dayalı olması gerektiğinin altını çizerek, Lübnanlı gençlerin değişim talebinde bulunduklarını ve kendilerinin de bu gençlerin geleceği için değişime "evet" diyeceklerini belirtti.
Lübnan'da anayasa değişikliğiyle sonuçlanacak bir formül için tüm siyasi ve dini liderleri diyaloğa çağıracağına işaret eden Aun, "Lübnan'da sadece seküler devlet, çok kimlikli ulusal birliği sağlayacaktır" dedi.
Lübnan'ın bu dönemde eşi görülmemiş bir krizden geçtiğine vurgu yapan Aun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Lübnanlılar, uzun yıllardan beri yaşadıkları acıların ardından niteliğin ölçü alındığı, herkesin hukuk karşısında eşit olduğu ve mezhep liderleri yerine vatana aidiyet hissi beslenen bir devlete kavuşmayı hak ediyorlar. Ülkemizde bir sistem değişikliği ihtiyacı var. Lübnan'ın seküler bir devlet olarak ilan edilmesi çağrısında bulunuyorum."
Ülkedeki yönetim şekli
Lübnan'da yönetim şeklini belirleyen anayasa, 23 Mayıs 1926'da işgalci Fransız manda yönetimi tarafından hazırlandı. Fransız mandasındaki Lübnan Temsilciler Meclisi'nin anayasayı onaylamasıyla "Büyük Lübnan" olan ülkenin adı "Lübnan Cumhuriyeti" olarak değiştirildi.
Arap milletçiliği akımına yakın manda rejimi başbakanları Bişare Huri ile ülkenin Fransızların himayesinde Hristiyan bir devlet olmasından yana olan Emile Edde arasında yaşanan süreç, Lübnan'ın 22 Kasım 1943'te bağımsızlığa kavuşmasıyla sonuçlandı.
Lübnan'da 1943 yılındaki bağımsızlık sırasında farklı din ve mezhep gruplarının yan yana var olmasının temellerini atan yazılı olmayan bir anlaşma sağlandı. "Ulusal Pakt" adıyla anılan bu anlaşmada cumhurbaşkanının Maruni Hristiyan, meclis başkanının Şii Müslüman, başbakanın Sünni Müslüman olması ve parlamentoyu oluşturan 128 üyenin Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında yarı yarıya paylaşılması öngörüldü. Lübnan'da hala bu sistem uygulanıyor.
Lübnan'ın 1926'da hazırlanan ve 1943 yılındaki Ulusal Pakt ile devam eden anayasası, karar mekanizması konusunda cumhurbaşkanının geniş yetkilere sahip olmasını sağlıyordu. Ancak daha sonra bazı maddeleri anayasanın bir parçası haline gelen Taif Anlaşması'yla cumhurbaşkanının yetkileri kısıtlandı ve karar mekanizması bakanlar kurulunun onayına bırakıldı.
Lübnan'ın çok unsurlu dini ve etnik yapısında Sünni, Şii, Alevi ve Dürziler Müslüman kesimi oluştururken, Hristiyan kesim ise Maruni, Rum Katolik, Ermeni Ortodoks, Ermeni Katolik, Süryani Ortodoks, Süryani Katolik, Keldani, Aşuri, Kıpti Ortodoks ve Kıpti Katolik gibi mezheplerden oluşuyor.