Giresun'da yaşanan sel felaketindeki ihmalleri, 2014 ile 2018 yılları arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarlığını yürüten ve AK Parti 24. dönem Hatay milletvekili Prof. Mustafa Öztürk, RS FM'de Atilla Güner'le Akşam Postası'na değerlendirdi.
"Giresun'da bazı derelerin çok düşük kotlu olduğunu görüyoruz. Bu tür derelerin üzerindeki köprülerin tarihte olduğu gibi yüksek kotta olması gerekiyor. Dereli, beton yığını içerisinde dere yatağının ortasında" diyen Öztürk, "Dereli demişler ama betonlaşarak dereleşmiş. Doğayla bütünleşerek dereleşmemiş. Dereler kesinlikle betonlaştırmamalı. Dere yatağı tamamen betonlaştırılmış" ifadelerini kullandı.
'Su kanunu hazırladık, çıkartamadık'
Öztürk, şöyle devam etti:
"Türkiye'de su ile ilgili 16'ya yakın kurum var. Ben müsteşar yardımcısıyken su kanunu hazırladık. 'Suyun Türkiye'de bir tane patronu olsun' dedik. Atık suda, içme suyunda veya sel olaylarında. Böyle bir kanun hazırlandı ama maalesef çıkartamadık. Kurumlarda sağ-sol yıkılamıyor, yıkılması lazım. Herkes kendi tarafını koruyor. Taassubu yıkamıyoruz."
"Yazılarımda hep şeffaflık üzerinde duruyorum. Şeffaflık, hesap verilebilirlik ve buna benzer demokratik yapıların daha güçlendirilmesi ve bilgilerin tüm yönleriyle paylaşılabilir yapıya dönüştürülmesi lazım, bilgi paylaşılmalı" şeklinde konuşan Öztürk, "Dereli'de yaşayan vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz ama o şehir orada olmaz. Burası ile ilgili çözümler bulunmalı" diye kaydetti.
'Küçük küçük otoriteler ile çevre ve şehircilik sorunu çözülemez'
Güner'in, "O 16 birim kendilerini koruyorlarsa, su kanunu çıkmıyorsa ölsün mü Karadenizli yani ne yapalım çözüm ne?" şeklindeki sorusuna Öztürk, şu yanıtı verdi:
"Avrupa ülkelerinin çoğunda su ile ilgili bakanlıklar var. Avrupa Birliği'yle müzakereler esnasında da bunu dile getirdiğimizde onların da bize söylediği suyun ve çevrenin Türkiye'de bir patronu olması gerektiği. Dereli Belediyesi'nin proje, denetleme ve bu projelerin doğru uygulanması bakımından kurumsal kapasitesi olabilir mi? Olamaz. Büyükşehir belediyesi statüleri Türkiye’de 81 ilde oluşturulmalı. Küçük küçük otoriteler ile çevre ve şehircilik sorunu çözülemez."
'Particiliğe gerek yok'
Öztürk, "Peki sizin görev sürenizde böyle bir olayla karşı karşıya kalmış olsaydınız atacağınız adım ne olurdu?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
"Bu tip olaylarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, çevre kısmının Avrupa Birliği normlarında olduğuna inanıyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarlığı yaptım. Türkiye'de otopark yönetmeliği yoktu, otopark yönetmeliği çıkarttırdım. Şehirleşmede temel olay otoparktır.
Sel felaketini tetikleyen olayları tespit edemezsek çözüm üretemeyiz. Particiliğe gerek yok. Bu ülke bizim, birlikte çözüm üretmemiz lazım. Bazıları diyor ki, iklim değişikliğinden dolayı böyle olaylar çok oluyor. İklim değişikliği lokal olarak meydana gelmesini tetikler. Şehir kötü yapıldıysa, barajlar kötü yapıldıysa, köprüler kötü yapıldıysa ve alt yapı kötü yapıldıysa iklim değişikliğinde bu olayların anormallikleri artar ve sıkıntılar daha büyük olarak yaşanır."